Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Oniki Ada’yı hatırlayanınız var mı?

Oniki Ada’yı hatırlayanınız var mı?

15 Şubat (1947) Rodos ve diğer adaların Yunanistan’a “hibe” edildiği tarihtir. Güncel olaylardan kendimizi biraz kurtarıp tarihin labirentlerine girebilirsek, göreceğiz ki, günümüz dünümüzün etkisindedir.
Hatalı her politika sadece kendi dönemini değil, daha ziyade geleceği etkiliyor. Bu çerçevede Oniki Ada olayını irdelemekte fayda var: Belki “tâbsıra-i ibret” olur.
Hemen belirteyim ki, Lozan görüşmeleri başladığında, Oniki Ada, hukuken İtalyan işgali altında bir Türk toprağıydı.
Gerçi İtalya, adaları Türkiye’ye iade etmeyi yazılı olarak taahhüt etmişti; ancak, bu taahhüdünü yerine getirmiyordu. Lozan görüşmelerine gidilmesinden önce, Mustafa Kemal (Atatürk), İsmet Paşa (İnönü) Başkanlığında Lozan’a gidecek heyete verilecek talimatı TBMM’de tartışmış ve önemli gördüğü hususları 12 madde halinde heyete bildirmişti. Bu maddelerden birinde, Türkiye sahillerine yakın olan adaların, güvenlik açısından, Türkiye’ye bırakılmasının sağlanması vurgulanıyordu. Maddede tek tek ada ismi belirtilmiyor, ama Türkiye’de kalması gereken adaların başında Oniki Ada’nın geldiğini herkes biliyordu.
Türk görüşmeciler de Lozan’da bunu savundular: Anadolu kıyılarına yakın küçük adalarla, İmzor, Bozcaada ve Semadirek Adası’nın Türkiye’ye bağlanmasını, ayrıca da, işgal altındaki diğer adaların asker ve silahtan arındırılmasını istediler. Böylece, Türk tezi, Anadolu’nun güvenliği açısından adaların “silah ve askerden arındırılması” esasına oturtulmuş oluyordu. Yani Türkiye, hukuken kendisine ait olan Oniki Ada ile diğer bazı adaların kesin surette kendisine verilmesi konusunda çok fazla ısrarcı olmuyordu.
Ayrıca, Lozan’a giden delege ve danışmanlar, özellikle Oniki Ada konusunda çok hazırlıklı değillerdi. O kadar ki, Ege Adaları sorunu komisyonlarda görüşülürken, Ege Adaları’nın en önemlilerinden biri olan Limni Adası unutulmuş, danışmanların hazırladığı rapora konmamıştı...
Bu durum, milli çıkarlarımız açısından anlaşılabilir bir durum değildir. Bu olay üzerine Lord Curzon, komisyonda Türk heyetine alaycı imalarda bulunmuştur.
Türk Heyeti’nde yer alan bazı delegeler ise konunun önemini kavrayamamıştı. Bunlardan biri de Lozan’da “ikinci adam” konumunda olan Dr. Rıza Nur’du. Almanya’da basılan hatıralarında, Oniki Ada ile ilgili düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“Bunların bir kısmı Yunanlıların, bir kısmı da İtalyanların elinde... Ahali ekseriyetle Rum... Vakıa Anadolu sahilleri için kaçakçılık ve eşkıyalık, iktisadi vaziyet cihetiyle adalar mühimdirler. Hatta Anadolu’ya tecavüz için mükemmel hareket üssü olabilirler. Fakat Türkiye’de onları ne almak ne de sonra muhafaza etmek kuvveti var. Deniz aşırı muhafazalar büyük masraflar ister. Yalnız Çanakkale Boğazı’nın ağzını tıkayan bir iki adayı almalıyız ve alabilirsek kâr. Öbür tarafı uğraşmaya değmez. Yunan veya İtalya, kimin elinde olursa olsun... Bizde olmayınca kimde olursa olsun. İkisi de bize tecavüz edecek mahiyette... Sade buraları gayri askeri yapabilirsek (askerden arındırabilirsek) yeter...
“Bize ‘Meis Adası sahilimize pek yakın olduğundan verilmemesini’ Rauf (Orbay), hükümet namına ısrarla yazdı. Fakat bu ufak kayalık yer neye yarayacak? İtalyanlara harekât üssü ise Rodos ve Kuşadası’dır. Burası o işe yaramaz. Bu adaların hepsi de Oniki Adalardandır. Bunları 1912’de Türkiye Uşi Muahedesi ile İtalya’ya zaten vermiş. (Bu çok yanlış bir yorumdur) Bize şimdi burada tasdikinden başka çare yok. Binaenaleyh kara sularımızdaki adaları aldık.”
Lozan Heyeti’nde yer alanların çoğu, Oniki Ada’nın önemini kavrayamazken, ondan yıllar önce, Trablusgarp Savaşı çıkıp, İtalyanlar Oniki Ada’yı işgal ettiğinde, devrin sadrazamı Said Paşa adaların önemini şu cümlelerle vurgulamıştı:
“Adaların ehemmiyeti çok fazladır. Binaenaleyh adaların kurtarılmasına çalışmalı. Hatıra gelecek şeyler vücuda gelecek olursa yalnız İstanbul değil, Anadolu sahilleri de tehlikeye girer. Önceden de söylediğim gibi bu adalar İstanbul ve Anadolu’nun karakollarıdır.”
Sonuçta, Lozan’da Oniki Ada İtalya’ya bırakıldı. Antlaşmanın 15. maddesine göre Türkiye bu adalar üzerindeki her türlü hak ve hukukundan İtalya lehine tamamen feragat etti. Adaların İtalya’ya aidiyetini kabullendi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi