Resul Tosun

Resul Tosun

Bir tuhaf adam

Bir tuhaf adam

Tunus'ta başladı, Mısır'a sıçradı. Yemen, Bahreyn, Cezayir, Fas, Ürdün ve Kuzey Irak'ta yankılandı. Libya ise şaşırttı, şaşırtmaya devam ediyor.

Osmanlı'dan ve işgalden sonra Libya yönetimini elinde bulunduran Senusi hareketinin merkezi olan Bingazi'de eski Libya bayrağını (orta kuşaktaki siyah zemin içinde ay yıldızı) gören oğul Kaddafi'nin, ülkeyi İtalyan ve Türklere bırakmayacağı yönündeki beyanatları yönetimin kendi halkından bile ne kadar uzak ve kopuk olduğunu göstermesi açısından düşündürücü.

Kaddafi garip bir adamdır. Yetmişli yıllarda Türkiye'dek İslamcı gençlik onu bazı sloganvari söylemlerinden yola çıkarak bayraklaştırmaya çalışmıştı. Türkiye'ye gelen başbakanına Eyüp Sultan Camii'nde hutbe bile okutmuştu. Ama Necip Fazıl, o zaman "Kazzafi" başlıklı bir yazı yazmış ve Kaddafi'nin İslami bir örneklik teşkil edemeyeceğini izah etmişti. Zamanla fikirleri Yeşil Kitap'la yaygınlaşınca Kaddafi'nin tuhaf bir adam olduğu ortaya çıkmıştı.

Cemahiriye diye anlaması ve anlatılması zor bir sistem inşa etmiş, zaman zaman halkın ve dünya mazlumlarının hoşuna gidecek sözler söylemiş, Afrika'ya öncülük etme politikası gütmüş, ülkesini geliştirme konusunda birçok projeyi hayata geçirmiş, ama bütün bunların yanısıra tek adam yönetimini sürdürmüş, hülasa hem olumlu hem olumsuz yönleri bulunan tuhaf bir adam.

Libya kalkınmasında pastadan en büyük payı alanların arasında Türkiye geliyor. Şirketlerimizin orada üstlendikleri projelerden yirmi milyar doların üzerinde gelir sağladığı biliniyor. Gelire göre cüzi sayılacak alacaklarda çıkarılan zorluk ise Kaddafi yönetiminin tuhaflıklarından.

Bir misal vereyim. 2007 yılının ocak ayında Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'nin başkanlığında benim de milletvekili olarak içinde bulunduğum resmi bir heyet Libya'yı ziyaret etti. Çok önemli görüşmeler yaptık. Bu arada müteahhitlerin alacakları konusunda da hayli mesafe kat ettik. İlgili bakanla heyet halinde görüşürken birden önümüze iki tane gazete kupürü koydular. Türk basınında iki köşe yazarı o günlerde Afrika zirvesinde çadırıyla tuhaflıklar sergileyen Kaddafi'yi eleştiren yazı yazmışlar. Libyalı yetkililer, biz size kolaylık sağlamaya çalışıyoruz ama bakın sizin gazeteleriniz bizim liderimiz hakkında neler yazıyor diyorlardı. (3 Şubat 2007 tarihli yazımda bu konuya değinmiştim.) O gazeteler bırakın başka ülkeyi bizzat kendi başbakanları hakkında bile benzer hatta daha ağır yazılar yazıyorlar desek de adamların anlamaya niyetleri yoktu. Sadece bu örnek bile ülke içinde ne denli bir baskı ortamı kurulduğunu ve basının yönetimin hoşuna gitmeyecek haber ve yazılar yazamayacağını isbat için yeterli olsa gerek.

Libya'da kaliteli devlet adamlarının varlığını da inkar etmemek gerekir. Ülkeyi kalkındırmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için önemli projeler üretiyor ve yönetiyorlar. Ama bu arada Kaddafi'nin tuhaflıklarına da katlanıyorlardı.

Kaddafi'nin ülkesini kalkındırmaya çalıştığında şüphe yok ama tek adam yönetimini ayakta tutmak için diktatörlerin yolunu takip ettiği hatta onları bile solladığı son olaylarda ortaya çıktı. Ne Tunus ne Mısır diktatörleri halkın üzerine ateş açtırmadı, açtıramadı. Ama 'gösteri olursa ben de onlara katılırım' diyen tuhaf adam Kaddafi göstericilere ateş açtırdı savaş uçaklarına ateş emri verdi!

Tunusun başlattığı domino etkisi bölgeyi saracak ve Kaddafi de diğer tek adam yönetimleri de er veya geç tarihe karışacak, bu artık çok net bir şekilde görünüyor. Bunda şüphe yok.

Ama benim asıl düşündüğüm ve tereddüde düştüğüm, endişelendiğim ve çok da umutlu olmadığım husus ikinci merhaledir. Yani tek adamların dönemi bittikten sonraki merhaledir.

Diktaya karşı duyulan öfke diktatörü yıkıyor ama diktatör gittikten sonra yeri halk tarafından doldurulamıyor ve yönetim yine diktanın adamlarının elinde kalıyor.

İşte Mısır örneği ortada.

Mısır halkı tarihin belki en medeni en sivil halk hareketini gerçekleştirerek Mübarek'i uzaklaştırdı. Ama Mübarek'in yerine kimseyi oturtup yönetimi teslim alamadığı için yönetim şu anda Mübarek'in adamlarının elinde ve Mübarek'in talimatıyla görevine devam ediyor. Evet öncesi gibi olmaz ama yönetim hâlâ Mübarek'in adamlarının elinde olduğu için de Mübarek'in arkasındaki güçler Mısır'ı hâlâ kontrol ediyor düşüncesine kapılmamak mümkün değil.

Mısır'ın önemli fikir adamlarından Haseneyn Heykel, "Mübarek'in Şerimişşeyh'te bulunmasının, mevcut yöneticilerle sık sık görüşüyor ve talimatlar veriyor olmasının, sular durulunca eski yönetimin kazanımlarını koruma yoluna gideceğini ve devrime gölge düşeceğini" söylüyor ki ben baştan beri aynı noktaya parmak basmakta ısrarcı oldum.

Hareket Mısır'da halkın istekleri doğrultusunda neticeler üretir de Mısır müsbet bir numune teşkil ederse sadece Kuzey Afrika değil bütün Arap ülkelerine örneklik ve önderlik eder.

Bence Mısır önemini hâlâ koruyor.

Libya sürpriz yaptı, başka sürpriz yapar mı orasını bekleyip göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi