Yanlış ‘zam’la düzelmez
Türkiye, AB üyeleri içinde 1,90 avro ile benzinin en yüksek fiyattan satıldığı ülke olarak bu konudaki liderliğini hiç bir ülkeye kaptırmak istemiyor. Mevcut halden herkes şikâyetçi olduğu halde, dün yeni bir ‘zam’ haberi daha geldi ve liderliğimizi iyice pekiştirdik.
Türkiye’deki benzin fiyatlarını 1,58 avro ile Yunanistan, 1,56 avro ile Hollanda, 1,50 avro ile Danimarka, 1,48 avro ile Finlandiya, 1,47 avro ile İsveç ve Almanya izliyor.
Son zamlarla birlikte 95 oktan kurşunsuz benzinin litre satış fiyatı Ankara ve İstanbul’da 4,03 liraya, İzmir’de 4,02 liraya, Van’da ise 4,11 liraya yükseldi. Yakın zaman önce “Benzinin litresi 4 TL oldu” haberleri duyulunca, Türkiye’yi ‘idare eden’ler; “Hayır, nerede? Kim söylüyor? 4 TL ‘psikolojik’ bir sınırdır. Şu anda 4 TL değil” diye açıklama yapmışlardı. Şu anda ise ‘idareciler’in açıkladığı şekliyle benzin fiyatlarında “psikolojik sınır” aşılmış oldu.
Şunu hatırda tutmak lâzım ki, benzin fiyatlarının artması tek başına bir ürünün fiyatının artması anlamına gelmez. Yıllardan beri şahit olunduğu üzere, benzine gelen her zam daha sonra ‘iğneden ipliğe’ her şeye zam gelmesini netice veriyor. İlgili olsun ya da olmasın, durum bu. Yani bu zam, ete de, süte de, ev kiralarına da, tomruk fiyatlarına da bir şekilde yansıyor. Dolayısı ile “Bir kalem mala gelen zammı niçin bu kadar abartıyorsunuz?” denilemez...
“Petrol fakiri bir ülkeyiz. Uluslar arası piyasalarda petrolün fiyatı artınca mecburen biz de zam yapıyoruz. Elimiz kolumuz bağlı” tesbiti de inandırıcı değil. Şunun için: Geçmişte uluslar arası piyasalarda petrolün nisbeten ucuzladığına da şahit olmuştuk. O günlerde de benzine zam gelmeye devam etti. Şaşırıp iki kuruş ucuzlatıldığı da oldu, ama ardından mutlaka beş kuruş zam geldi ve toplamda hiç bir zaman petrol ürünleri ucuzlamış olmadı. Anadolu Ajansı’nın 20 Şubat 2011 tarihli haberine göre 2000 yılında 0,58 TL olan benzinin litre fiyatı 10 yılda yüzde 534.5 (yüzde beşyüz otuz dört) artışla 3,68 lira oldu. Son zamlarla bezninin litre fiyatının 4 TL’yi aştığı düşünülürse durumun vahameti daha iyi anlaşılır.
Bakınız, bugün itibarıyla Yunanistan’ın neredeyse ‘iflas ettiği’ konuşuluyor. Buna rağmen benzin fiyatları bizden daha ucuz. O halde bu işte bir yanlışlık olduğunu görmek lâzım. “Petrol fakiriyiz” diyerek durumu izah etmeye çalışmak hiç de inandırıcı gelmiyor. Çünkü bizden daha çok petrol fakiri olan ülkeler var ve benzin fiyatları yine de Türkiye’den ucuz. Her ne kadar petrol fakiri olduğunuz söylense de, tüketimimizin yüzde 10’unu kendi ‘kuyu’larımızdan çıkardığımız da biliniyor. Yani hiç petrol çıkarmıyor değiliz... O halde bu iddia inandırıcı değil.
Hadisenin temelinde ‘akaryakıt istasyonları’nın birer ‘vergi dairesi’ gibi görülmesi yatıyor. Gerçek anlamda kazanandan alınması gerektiği kadar vergi alınamıyor ve kolay yol olan akaryakıta zam yapmak tercih ediliyor. Vergi tabana yayılıp, kayıt dışı ekonomi kayıt içine alınabilse belki de cep yakan benzin zamları olmayacak.
Türkiye’yi idare edenler ‘kolay’ yol olan benzin zamları yerine, zor ama gerekli olan ‘kayıt dışı ekonomi’ye el atsa çok daha iyi ederler. Yanlışların ‘zam’larla düzelmesi mümkün değil vesselâm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.