Şu bizim Trablusgarp
Barbaros Hayreddin Paşa’nın; “Benden yeğdir!” dediği Turgut Reis, Trablusgarp Fatihi olarak anılır…
Osmanlı Devleti’nin Menteşe (Muğla) Sancağı’na bağlı Saravuloz köyünde, Çoban Veli’nin oğlu olarak dünyaya geldi (tahminen 1485).
17 Haziran 1565’te, St. Elmo kuşatması esnasında, burçlara yapılan bir hücumda, başından yaralanarak beş gün baygın yattıktan sonra, 23 Haziran 1565’de St. Elmo’nun fethedildiği gün şehit oldu.
Türbesi bugünkü Libya’nın Trablusgarp kentinde kendisinin yaptırdığı caminin yanındadır.
Trablusgarp, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle 15 Ağustos 1551’de Turgut Reis tarafından fethedildi. 1912’de ise elimizden çıktı. “Libya ile neden ilgileniyoruz?” diyenlere en iyi cevap işte bu tarihlerdir: İlgileniyoruz, ilgilenmeliyiz, çünkü bölge 361 sene hâkimiyetimiz altında yaşadı. Bu süre içinde kan ve gözyaşı dökülmedi. Herkes huzur içindeydi. Meşhur deyişle, âdeta “kurtla kuzu” yürüyordu.
Sonra bölgeye İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle İtalya geldi (1912)…
İngiltere, Fransa ve Portekiz gibi zengin sömürgelere sahip olmadığından sürekli sızlanıyor, zaman zaman sömürgeci Fransa ve İngiltere’den pay istiyordu…
Hele de Fransa Tunus’u (1881), İngiltere Mısır’ı (1882) ardı ardına işgal edip sömürgeleştirince huzursuzluğu arttı. Kuzey Afrika’da kalan son Osmanlı toprağı olan Trablusgarp’ı (Libya) işgal için destek istedi.
Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp Eyaleti’ni “sus payı” olarak İtalya’ya verdiler.
Aslında İtalya, dillendirmemekle birlikte, Doğu Roma İmparatorluğu'nu hortlatmak istiyordu.
Avrupalı sömürgecilerin desteğini kazandıktan sonra, İtalya, Osmanlı Devleti’ne sert bir nota vererek, 48 saat içinde Trablusgarp’ın İtalyan yönetimine bırakılmasını ve İtalya’ya yıllık vergi verilmesini talep etti.
İşin bahanesi Osmanlı Devleti’nin kendi toprağı olan Trablusgarp’a bir gemi ile cephane sevk etmesiydi.
Tabiatıyla Osmanlı Devleti notayı reddetti. Bunun üzerine İtalya, İngiltere ve Fransa’nın da desteğini arkasına alarak Trablusgarp’a saldırdı.
Savaş, Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz’de iki yıl kadar sürdü (1911-1912).
30 Eylül'de Trablus Kenti İtalyan uçakları (bombardıman uçağı ilk kez bu savaşta kullanıldı) tarafından bombalandı.
Kenti eski silahlarla savunmaya çalışan 8 bin kişilik Osmanlı kuvveti dayanamadı ve 5 Ekim’de İtalyanlar şehri ele geçirdi.
18 Ekim’de Derne, 20 Ekim’de de Bingazi düştü.
Osmanlı Hükümeti, Kurmay Binbaşı Enver (meşhur Enver Paşa o sırada Kurmay Binbaşı’dır), Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, Kurmay Albay Neşet, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) gibi yetenekli subaylarını Trablusgarp’a gönderdi (Mustafa Kemal, “gazete muhabiri Şerif Bey” adıyla Mısır üzerinden bölgeye ulaşmıştır). Bunun bir sonucu olarak mevzii bazı zaferler kazanılmakla birlikte kesin sonuç alamadılar. İtalya ordusu püskürtülemedi.
Hilafetin de gayretiyle yerli halkın çoğu kazanılmış, özellikle Sunusi Tarikatı şeyhi ve müritleri Osmanlı savunmasına büyük destek vermişti.
Bölgeyi savunmak kolay değildi: Eski silahlarla donatılmış 20 bin civarında Osmanlı askeri, modern silahlara sahip 100 bin kişilik İtalya ordusuyla savaşıyordu.
İtalyanlar Mart’ta Bingazi’yi tamamen ele geçirdiler.
5 Mayıs’ta İtalya kuvvetleri, Rodos Adası’na çıktı. On gün içerisinde Rodos’u, iki hafta kadar sonra da Oniki Ada olarak bilinen adalar grubunu ele geçirdiler.
389 sene Osmanlı yönetiminde kalmış, yönetim merkezi Rodos Adası olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti (Oniki Ada) tamamen İtalya’nın eline geçti.
Gerisi yarın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.