“Çokça varıp gelme sevdiğin yere”
Karac’oğlan faydalı bir hatırlatmada bulunuyor:
“Çokça varıp gelme sevdiğin yere
Ya muhabbet kalkar, ya bir hal olur.”
Bir haller oluyor geçmişin milli kahramanlarına...
Birisi tacı-tahtı bıraktı, kaçtı başını kurtardı...
Tunus’un büyük diktatörünü yıkmış, onun sarayına kemali dehşetle çıkıp oturmuştu.
Halk sel suyuna benzer...
Burgiba’nın gidişine, Zeynel Abidin Bin Ali’nin gelişinde bayramlar yapmıştı...
Tunus’u idare eden şeytanın birisi gitmiş, bir diğeri gelmişti... Nöbet değişikliğini bayram yapacak ne vardı ki şaşaa-tantana ile esas şeytan alkışlarla takdis ediliyordu...
Karac’oğlan herkese yapıyordu uyarısını... “Varıp-gelme” dışında, çok kalma çıktığın makamda demek istiyordu...
30 yıl, 40 yıl halkı çoban gibi gütmek ha?
Aç kalır, susuz kalır, canları bir başka yaylada otlamak ister...
Ve oldu olacak... Bin Ali akbabası havalandı, konacak yer bulamadı... Soydaşı, candaşı, belki de kader yoldaşı olacak Suudi Kralı, “Gel buraya” dedi... Şimdi orada hayal ile hakikatın arasında, çırpınıp duruyor...
Firavun Hüsnü de çokça kaldı çıktığı yerde...
Ne halkın muhabbeti kaldı, ne de bir miktar seveni...
Fena şekilde yolcu edildi... Şimdi nerede ne haltlar karıştırıyor bilen yok...
Bir zamanlar Mısır’a sultan idi...
Sonra ne oldu?
Kendi halkı tarafından kuduz köpek kovalanır gibi kovalandı...
İbret olsun ibret!..
Amma ibret alan yok denecek kadar azdır... Saddam Hüseyin aşıkları bilahare Amerika zebanileri ile birlikte olup kocaman heykellerini yıktılar... Heykelin bir halt etmeyeceğini görenler maalesef durmadan heykel dikmekle meşgul...
Sıradaki aktör Muammer Kaddafi...
Kaddafi ve darbe arkadaşları Kral Senusi’yi devirip, Libya’nın kontrolünü ele geçirdiklerinde Kaddafi yüzbaşı idi... İhtilalci olur da yüzbaşılıkta kalır mı?
Her yaptığı kanundu, her sözü emirdi... Ve kendi kendini Albay olarak ilan etti...
Devlet başkanlığına, başbakanlıklara talip olanları gelişmiş sağlık kurumlarında enine-boyuna muayene ederek “Şimdilik aklı, şuuru yerinde” raporu alan yok...
Adamlar merdivenin en üst basamağına çıkınca dünyayı başka türlü görmeye başlıyorlar ve daha aşağıya inmek akıllarına bile gelmiyor...
“İn oradan” diyenlerin hepsine “nankör” nazarıyla bakıyorlar...
42 yıl...
Bir insan ömrü... Ne var ki 42 yıl milletin başına dikta çorabı örmek doyurmuyor hırs zebunlarını...
“Ölürüm de gitmem” diyorlar... Bununla kalsa iyi... Ayrıca “Hepinizi öldürürüm, yine gitmem” korkutucu tehdidi savuruyor...
El insaf yani...
Hele bir de Türkiye’ye dön bak diyenler olacak elbette...
Doğrudur, bakmam gerekir...
Yahu bizde diktatörlük henüz yok gibi gözüküyor, lakin siyasete giren hiçbir muhterem acaba niçin kendi gönülleri ile vazgeçip köşesine çekilmez veya başka işlere bakmaz?
Muhabbetin kalktığını, bir haller olduğunu görmüyorlar mı, görmek mi istemiyorlar?
Ben içinden çıkamadım bir türlü...
Demirel’in, Erbakan’ın, Cindoruk’un ve bilumum eski tüfeklerin siyaset meydanından çekilme arzuları niçin yoktur?
Yeni gelecekler daha mı iyi olacak endişesine kapılmayalım... Belki olur, belki olmaz amma değişiklikte ferahlık yok mu?
Galiba erken gidecek Muammer Kaddafi...
Hiç olmazsa bir 50 yıl daha demi/devran sürmeliydi evlatlarıyla birlikte...
Muhtemelen Genç gidecek, amma nereye gidecek? Suudi ülkesine sığınan orayı da rezil ederse çaresi nedir?
==================
Tökezleyen at belirler savaşın encamını
Bir akılsız serseriden milli kahraman çıkar.
Kimi can derdi düşünmez, kimi saklar canını
Açın bakın çok heykelin yüreği saman çıkar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.