Resul Tosun

Resul Tosun

Suriye?!

Suriye?!

Tunuslu Buazizi'in zabıtalara tepki olarak kendisini yakmasıyla başlayan ateş tek adam yönetimlerini tutuşturmaya devam ediyor.

Tunus ve Mısır diktatörleri pes etti. Libya lideri çok kötü bir imtihan veriyor. Ateşe benzin dökerek cevap veren Libya liderinin bu intihar girişimi ibret verici bir durum.

Bahreyn, Yemen ve Ürdün'de ortam gergin.

Ateşin sıçramasından endişe eden Suudi krallığı kesenin ağzını açtı. Gösteri yapma ihtimali olan kesime bu sene bütçeden aslan payını vereceğini ilan etti!

Cezayir aynı endişe ile 19 yıllık olağanüstü hali kaldırıyor.

Fas krallığı halkın beklediği reformları acilen yapacağını açıkladı.

Kuzey Irak bile hareketlenirken dikkat ediyor musunuz, Suriye'da yaprak kıpırdamıyor.

Bu durum, Suriye halkının yönetimden memnuniyetini mi yoksa fırtına öncesi sessizliği mi işaret ediyor kestirmek güç.

11 Aralık 2010 tarihinde Suriye Ankara Büyükelçisi Dr. Nidal Kabalan'ı Birlik Vakfı'nda misafir ettik. (Kültür Komisyonu başkanlığını yürüttüğüm Birlik Vakfı'nın Çemberlitaş'taki merkezinde her Cumartesi saat 14.00'te önemli bir hatibi dinleme imkanı var. Mesela bugün Ertuğrul Düzdağ ve Mustafa Fayda beyler Ali Ulvi Kurucu merhumu, önümüzdeki hafta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bey demokratik açılımı anlatacak.)

Büyükelçi öyle güzel bir konuşma yaptı ki salondakiler sık sık konuşmasını alkışlarla kestiler. Konferans sonrasında yapılan sohbette Suriye halkının durumu özellikle de ülkesine dönemeyen Suriyeliler hakkında sorulan sorulara verdiği cevaplar da ümitlendirici idi.

Evvelki gün Mazlumder, İstanbul Reşadiye Otel'de bir basın toplantısı düzenledi. Suriye Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Riyad Şıkrı ve yardımcısının katıldığı bu toplantıda son gelişmeler ışığında Suriye konuşuldu.

Genel sekreterin çizdiği tablo büyükelçinin çizdiği tabloyu nakzediyordu.

İki milyona yakın Suriyelinin ülkesine dönemediğini, sırf Müslüman Kardeşler'e mensup veya sempatizan oldukları için terörist muamelesi gördüklerini örneklerle anlattılar. Müslüman Kardeşler'in demokratik bir sitemden yana olduğunu, halkın iradesinin egemen olmasını, seçimle işbaşına gelen ve seçimle giden hükümetlerle yönetilmek ve her şeyden evvel de ülkelerine dönmek istediklerini açıkladılar.

Ortadoğu'daki gelişmeleri takip edenler Suriye'deki durumu da üç aşağı beş yukarı bilirler. Suriye yönetiminin özellikle de Hafız Esed döneminin nasıl demir bir yumruk politikası güttüğünü bilmeyen yoktur. O defterleri hiç açmayalım.

Fakat Beşşar Esed'in yönetime geldiği günden bu yana hissedilir bir değişim yaşandığı da inkar edilemez. Benim yakından tanıdığım ve yıllarca ülkesine dönemeyen kimi Suriyeli dostlarımın Beşşar döneminde memleketlerine döndüklerini, işkence ile değil ama çay ikram edilerek Muhabarat'ta ağırlandıklarını ve memnun kaldıklarını bizzat ben biliyorum.

Fakat bunun yanı sıra Müslüman Kardeşler'e mensup veya sempatizan olduğu için ülkesine dönemeyen yüz binlerin bulunduğu da bilinen bir gerçek.

Müslüman Kardeşler'e mensup olmanın cezasının idam olduğunu emreden 49. sayılı kanun hâlâ yürürlükte.

Müslüman Kardeşler muhalif olduklarını gizlemiyorlar. Ama artık bu muhalefetin demokratik muhalefet olacağını bunun da en tabii hakları olduğunu söylüyorlar. Şiddete bulaşmamış yüz binlerce vatandaşın ülkeye dönmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyorlar.

Beşşar Esed yönetiminin bu sese kulak vermesini bekliyorlar.

Ben şahsen, tek adam yönetimlerinin dönüşmediği takdirde yıkılacağını Beşşar Esed'in gördüğünü en azından bu son gelişmelerden sonra göreceğini düşünüyorum.

Beşşar Esed'in babasından farklı olduğunu, Londra'da tahsil yapmış bir doktor olarak ötekiyle bir arada yaşama bilincinin ne demek olduğunu, demokratik muhalefetin ne anlama geldiğini, Hyde Park'ın ne işlev gördüğünü en iyi bilen Arap yöneticilerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Gazze'nin Müslüman Kardeşler Lideri Halid Meş'ale ev sahipliği yaparak -onlara siyaseten de olsa- hoş görü gösteren Beşşar'ın kendi vatandaşlarına da aynı hoşgörüyü gösterebileceğini düşünüyorum.

En azından düne kadar Müslüman Kardeşler'e nefes aldırmayan Mısır'daki değişimi iyi okuyacağını tahmin ediyorum.

Mısır'da yönetimi devralan Yüksek Askeri Konsey üyesi generaller, geçen hafta televizyonda yayınlanan röportajlarında Müslüman Kardeşler sorulduğunda, onların da diğer Mısır vatandaşları gibi eşit haklara sahip olduklarını ideolojik değerlendirmelerin geride kaldığını söylediler.

Nihayet Mısır'daki Müslüman Kardeşler "Özgürlük ve Adalet" adında bir parti kurarak demokratik yarışa katılacaklarını açıkladılar.

Demokrasinin beşiği İngiltere'de tahsil yapmış olan Beşşar Esed'in Tunus ve Mısır'dan ders çıkardığına Kaddafi konumuna düşmemek için gerekli reformlar yapacağına, demokratik reformları diğer ülkelerden daha çabuk gerçekleştireceğine ve demokrasiye geçiş için halkın ayaklanmasını beklemeyecek kadar demokratik bilince sahip olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum.

Dileğim, Suriye ne Tunus ne Mısır ne de Libya gibi olsun.

Suriye yönetimi halk hareketine fırsat vermeden, 49 sayılı kanun gibi insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan yasaları bir an önce değiştirip önce ülkesine dönemeyen iki milyona yakın vatandaşına kapıları açsın sonra özgür seçimler yaparak halkın iradesine saygı göstersin ve diğerlerine örnek olsun.

Beşşar bunu yapsın kahraman olsun biz de alkışlayalım. Aksini düşünmek bile istemiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi