Firavun, Neron ve El Hakim Biemrillah
Mısır Firavun’u, sırasını savdı. Sırada Libya’nın modern ve çağdaş Hakim Biemrillah’ı var. Bilindiği gibi, Kaddafi sürekli olarak kendisini ve düzenini Fatimiler’e benzetmiştir. Bazen kendisini Afrika’nın ‘krallar kralı’ olarak ansa da ona en fazla yakışan sıfat, kendisi gibi deli ve uluhiyet iddiasında olan Fatimiler’in halifesi Hakim Biemrillah olmalıdır. Neron gibi olan Hakim Biemrillah da çılgınca işler yapmış ve yaşadığı şehri yakmıştır. Fatimiler, Libya ve Tunus’a ve ardından da Mısır’a hükmetmişlerdi ve bu çerçevede Kaddafi de isabetli bir şekilde kendisini Hakim Biemrillah’a benzetmiştir. Hakim Biemrillah şuzuz (aykırı, teamül dışı) olarak adlandırılan tavırların sahibidir. Garip yasaklar getirmiş ve Muluhiyye olarak anılan yemeği halka yasaklamıştır. Hakim Biemrillah (996-1021), Halife el-Aziz’in oğludur. Kendisine halife olarak biat edildiğinde on bir yaşındadır. Halifeliğinin ilk dönemlerinde çoğunluğu Sünni olan halk arasında Şii-İsmaili inançları yaymaya çalıştı. Bu amaçla “Darülhikme” adıyla bir akademi kurdu (1005). Sünnileri, Hıristiyanları, Musevileri baskı altında tuttu. Hatta bir kısmını zorla Müslümanlaştırdı. Gittikçe artan keyfilik eğilimi Beni Kurre, Zenate, Kitame kabilelerinin desteklediği bir ayaklanmaya yol açtı. Mısır’ı ve başkenti tehdit eden bu ayaklanma güçlükle bastırılabildi. Hâkim, muhtemelen bu ayaklanmanın ve yıllardan beri süren kıtlığın etkisiyle Sünnilerle uzlaşmaya vardı. İsmaili mezhebi ile ilgili ibadetleri kaldırarak açıkça Sünniliğe geçti. Bundan sonra sürekli değişen fermanları ile bazen İsmaililiğe bazen Sünniliğe meyil ve eğilim gösterdi. 1017’de İsmailiye öğretisi ileri gelenleri Hamza bin Ali ve Muhammet el -Derezi’nin etkisiyle uluhiyetini ilan etti. Bu yeni inancın açıkça propagandasının yapılmasında Müslüman halkın tepkisiyle karşılaştı. Dürziler, ayaklanmanın başladığı Fustat’a karşı bir intikam hareketine girişti; ama kargaşa gittikçe arttı. Hâkim bu ortamda 23 şubat 1021 gecesi esrarengiz bir biçimde kayboldu.
¥
Filistinli düşünür Azmi Bişare ve birçok Libyalının belirttiği gibi, Kaddafi de zımni olarak uluhiyet iddiasında bulunan şahsiyetlerden birisidir. Ve bu açıdan da Hakim Biemrillah’ın gecikmiş bir kopyasıdır. Sırasıyla Bin Ali, Mübarek ve Kaddafi’nin yıkılması veya yıkılma aşamasında olması tarih açısından ne anlama gelmektedir? Libyalı akademisyen Halit Varfelli’nin de belirttiği gibi, anlamı Arap dünyasında ideolojiler devrinin kapandığı gerçeğidir. Devrimlerle ideolojilerin bağı kopmuştur. Fransız Devriminden itibaren devrimler daima ideolojilerin hizmetinde olmuştur. Lakin ilk defa devrimler ve devrimciler ideolojik bir kimliğe bürünmeden ideolojik rejimleri yıkıyorlar. Bu bağlamda, Arap devrimleriyle alakalı olarak Joost Legandijk’in tespiti yerinde olmalıdır: Mısır 1979’un değil 1989’un tekrarı gibidir. Libyalı akademisyen Halit Varfelli’nin de belirttiği gibi, bu devrim ideolojilerin sonunu getiren devrimdir. Bu devrim ideolojilerin panzehiri olmuştur. İran ise tekil ve son bir devrimdir. Dolayısıyla Mısır devrimi bu anlamda bir ideolojik devrim değil, esasında devrimleri yıkan bir devrimdir. Yahut Fransız Devriminin uzantısı olan jakoben ve totaliter cumhuriyet anlayışının sonu ve yıkılmasıdır. Ve Libya bağlamında sahte cemahiriyye ideolojisinin yıkılmasıdır. Seyfülislam ve ardından baba Kaddafi, ikinci cemahiriye döneminin başladığına dair umuda kapılsa da halkın o taraklarda bezi yoktur.
¥
1989 ise 1789 yılında başlayan Fransız Devriminin uzantısı olan ideolojiler devrini kapatmıştır. Böylece 200 yıllık ideolojiler devri tarihe karışmıştır. Şimdi 23 yıl sonra Arap dünyasındaki ideolojiler devri de kapanmıştır. Ve yüzyıllar sonrasında ideolojiler gitmiş geride sadece sekülerizm ile din kalmıştır. Doğu Avrupa gibi Arap dünyası da ideolojiler dönemi sonrasına geçmiştir. Gorbaçov da Arap dünyasında yaşanılanları komünizm sonrasına benzetmiştir. 2011 yılında Arap Doğu Bloku çözülüyor. (Gorbaçov bu hususta şunları söylüyor: “He said that the uprisings that toppled the leaders of Tunisia and Egypt, and continue spreading across the Arab world had many things in common with the collapse of Communism...”) Yani Arap rejimlerinin devrilmesini komünizmin çözülüşüne benzetiyor. Bununla birlikte, yine de Gorbaçov, Kaddafi’ye sahip çıkan kankası Putin rejimini komünizmin kötü bir kopyası olarak görüyor ve kurduğu sistemi kurumlar değil şahıslara dayalı bir rejim olarak nitelendiriyor (and Prime Minister Vladimir Putin for the state of Russian democracy, calling its institutions “fake.”). Halit Varfelli de Kaddafi rejimi hakkında aynısını söylüyor. Kurum rejimi değil, şahıs bazlı rejim. Şahıs çökünce rejim de peşinden gidiyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.