Piramitin arka yüzü
Arap isyanlarının odağında şimdi Libya var. O nedenle isyan ateşinin biraz küllendiği ülkeler neredeyse gündemden düştü.
Tunus'la artık pek ilgilenen yok. Mısır'la da. Oysa otoriter liderlerini devirmiş iki ülkede de ilginç gelişmeler oluyor.
Cumhurbaşkanı Gül bugün bu iki ülkeden birinin başkentine, Tahrir Meydanı'nı turistik çekim merkezine dönüştürmeye çalışan Kahire'ye gidiyor. Günübirliğine. Bir "İş" ya da "Çalışma" ziyareti diyebiliriz.
Önce ikinci paragraftaki ifademizi biraz açalım: Tunus ve Mısır, otoriter liderlerini devirdiler ama yerine ne getirdiler?
Cevap:
Tunus'ta devrimi gençler yaptı, iktidara yaşlılar el koydu: Cumhurbaşkanı Vekili (Meclis Başkanı) Fuad Mebaza 78 yaşında, Başbakan Beyci Cahid Essebsi 85 yaşında!
Mısır'da devrimi siviller yaptı, iktidara askerler el koydu: İktidar üye sayısı tam olarak bilinmeyen ama 20 civarında olduğu tahmin edilen Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi'nin elinde. Başında Savunma Bakanı Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi bulunuyor. İkinci kilit isim Genelkurmay Başkanı General Sami Enan. Rejimin üçüncü adamı ise Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman.
Yüksek Konsey ülkeyi bildirilerle yönetiyor.
Ve Tahrir Meydanı'nda günlerce-gecelerce taleplerini haykıran milyonların çığlıklarını duymazlıktan geliyor: Ne olağanüstü durumu kaldırıyor, ne siyasal tutukluları serbest bırakıyor...
Dahası, devrik lider Hüsnü Mübarek'in son talimatlarını hâlâ geçerli kabul edip uygulamaya devam ediyor.
Bu tabloya bakınca ister istemez sormak gerekiyor: Tunus ve Mısır'da devrim mi oldu, yoksa darbe mi?
Cumhurbaşkanı Gül bugün Kahire'ye yapacağı ziyarette bu sorunun yanıtını alabilecek mi, bilmiyoruz; ama Mısır'ın ufuklarında henüz demokrasi yıldızları göz kırpmıyor.
Tam tersine... Gelenekler, toplumsal yapı ve ordunun konumu, ülkenin "Batı modeli bir demokrasi"ye geçmesi olasılığını neredeyse sıfırlıyor.
Mısır'ın 83 milyon nüfusunun en az yarısı okuma-yazma bilmiyor ve günde 2 dolar gelirle hayata tutunmaya çalışıyor.
Silahlı kuvvetler ise sadece iç ve dış güvenliği değil, ekonomiyi de yönetiyor: Geniş topraklara, inşaattan otomotive kadar birçok sanayi dalında yüzlerce şirkete sahip. Sıradan bir Mısırlı ayda 60 dolarla geçinirken subaylar dolgun maaşla, yüksek standartlarla (Vergi muafiyeti, en kaliteli sağlık hizmeti, özel kulüpler, özel sitelerde konutlar) halktan kopuk bir dünyada yaşıyor.
Ah unutmadan; ABD'nin her yıl düzenli olarak yaptığı 1.5 milyar dolarlık yardım da cabası. Olduğu gibi silahlı kuvvetlerin kasasına aktarılıyor bu paralar. Ve de hesap sorulamıyor. ABD tarafından bile.
Mısır'la ilgili son bir not: Halk bugüne kadar hiç sivil bir devlet başkanı görmedi ve toplumsal yapı kesinlikle çoğulcu değil.
Tüm bu etkenleri alt alta sıraladığınızda, Mısır'daki yeni rejimin karakterini de kestirmeniz pek zor olmaz.
İngiltere eski Başbakanı Sir Winston Churchill, "Savaş askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir" diyordu.
Mısırlı generaller bunu biraz değiştirerek uyguluyorlar: "İktidar sivillere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.