Medyada Kadın Algısı
“Medyada kadın algısı” başlığı altında yer alan “kadının istismar ve istihdam” meselesi, dar dairelerde konuşulmaktan çıktı.
Böyle meseleler, dar dairede konuşulunca, haliyle hep oralarda kaldı ve kimse meselenin enine boyuna tartışılmasına ön ayak olmadı.
Oysa ister kabul edelim ister reddedelim, tüm dünya milletlerinin; “değer yargılarına” göre kadın, hemen her meselenin başında yer almaktadır.
Ülkemizde ise kadın istihdamının ve istismarının yapıldığı zirve nokta, medyadır.
İşte “Bu âlemde kadın ne âlemdedir” meselesi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Kadın Platformu tarafından; “Medyada Kadın Algısı: İstismar ve İstihdam” başlığı altında Bolu’da masaya yatırıldı.
Medya yöneticileri, yazarlar, programcılar, yapımcılar, akademisyenler, çeşitli sivil toplum örgüt temsilcileri ve öğretim üyelerinden oluşan kalabalık bir davetlinin katıldığı çalışma iki gün sürdü.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, böylesine bir meseleyi gündeme getirmekle yine çok önemli bir meseleye parmak basmış oldu.
Bu toplantı; “İnsan tanımadığının düşmanıdır” sözünü kaldırarak; “Sırt sırta değil, yüz yüze konuşalım” sözüyle yer değiştirtti.
Ayrıca; “Aslında birbirimizi anlayabiliyormuşuz, niye şimdiye kadar bir araya gelmedik, getirilmedik ya da getirtilmedik” dedirtti.
İki gün süren seviyeli tartışmaların sonucunda, platforma katılanların ortaklaşa dile getirdikleri sonuç ve öneri bildirisinden özet sunmak istiyorum.
…………
-Medyada kadın yanlış ve eksik temsil edilmektedir. Kadın, çoğunlukla özne değil tüketim nesnesi olarak sunulmaktadır.
-Reklâmlarda tüketim maddesi olarak kullanılırken, birinci ve arka sayfalarda bedenleriyle, üçüncü sayfada mağdur olarak yer almaktadırlar.
-Medyada kadına karşı önyargı, cinsiyetçi yaklaşımlar, şablon ifadeler (fettan kadın vs.), nefret söyleminin yaygınlığı söz konusudur.
-Erkek egemen medya diliyle ayrımcı ve ötekileştiren bir dil kullanılmaktadır. Kadına yönelik suçları (şiddet, taciz, tecavüz, cinayet) olumlayan tarzda bir dil kullanılmaktadır.
-Yaftalama ve etiketleme yoluyla kadın itibarsızlaştırılarak; ideolojik, dini, sosyal, sınıfsal, ekonomik, kültürel ve etnik temelli ayrımcılık yapılmaktadır.
-Medyada özdenetim mekanizması iyi işlememektedir. Kadın ve erkeklerin, insan haklarına uygun çalışma koşulları, istenilen ve beklenilen seviyede değildir.
-Kadınların; dini, kültürel veya geleneksel yaşam tarzları veya cinsel yönelimleri nedeniyle istihdamda ayrımcılığa uğraması engellenmelidir.
-Nefret üreten, kadına yönelik olarak işlenen suçları onaylayan ve meşruiyet kazandıran medya diline son verilmelidir.
-Medyada kadın aleyhine yapılan haberlerin tespiti, teşhiri ve takibi yapılarak; kadına karşı şiddet, sadece bedensel değil, ruhsal travma boyutuyla da ele alınmalıdır.
-Kadının teşhir ve tüketim nesnesi olarak sunumuna ve istismarına son verilmelidir.
-Kadın cinayetlerinin önlenmesi ve sebeplerinin araştırılması için sivil toplum örgütleri, devlet ve medya acil ve somut bir çözüm konusunda işbirliği yapmalıdır.
-Şiddete uğrayan kadınlar için kurulan “Alo 183” hattı medyada yaygın olarak işlenmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.