AK Parti seçimle devrilmezse, ne olur?

AK Parti seçimle devrilmezse, ne olur?

Seçimlere doğru riskler artıyor. En büyük risk ise AK Parti'ye karşı desteklenen CHP'nin şimdiden seçimden umudunu kesmesi. Risk, çünkü bu, AK Parti'yi ne pahasına olursa olsun devirmek isteyen bazı iç ve dış çevreleri 'alternatifler' aramaya sevk ediyor.


Söz konusu çevreler aslında neredeyse son bir yıldır bu işin 'sandıkta' olabileceğini düşünüyorlardı. Zaten Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ellerini kollarını bağlamış, anti-demokratik yolların önünü ciddi olarak kapatmıştı. Bu nedenle CHP'yi İstanbul'da yüzde 33'e taşıyan ekibin Baykal'ın ardından anamuhalefetin başına gelmesinden memnundular. Medyanın da yarattığı havayla CHP'nin bir rüzgâr yakaladığı izlenimi de umutlarını artırmıştı.

Anayasa oylaması bir ön prova olacak, AK Parti karşıtı tüm oylar 'hayır'da toplanacak, haziran seçimlerinde de 'indirici darbe' vurulacaktı iktidar partisine. Ancak hesaplar 12 Eylül'de bozuldu. Bütün muhalefetin birleştiği bir yerde bile AK Parti'nin anayasa değişikliği paketi yüzde 58 destek buldu. Fark biraz daha düşük olsa hâlâ umutlanacaklardı ama, yüzde 58-42 aritmetiği moralleri bozdu. Ardından kamuoyu yoklamalarında MHP'nin baraj altı görülmesi ve CHP'nin yüzde 30'lardan geri düşmesi tam bir bozgun havası yarattı. Sonuç; kendi geleceklerini AK Parti'nin iktidardan düşürülmesine bağlayanlar bir kez daha seçimlerden umutlarını yitirdiler.

Erken gelen bir bozgun psikolojisi bu. Ben, benzer bir durumun seçimlerin ardından ortaya çıkacağını düşünüyordum. Üçüncü defa sandıkta kaybetmenin psikolojik yıkımıyla birtakım 'maceralar'a kalkışılacağını bekliyordum. Bu yüzden de, asıl, seçimlerin değil, seçim sonrasının şimdiden yönetilmesi kanaatindeydim. Ama erken pes ettiler... Yenilgi psikolojisi ve çıkış arayışıyla 'sorunları'nı seçim öncesi, seçim yenilgisi görmeden çözmek isteyebilirler.

Olayın bir de bölgesel ve küresel boyutu var. Ortadoğu'da meydana gelen gelişmeler bir yandan Türkiye'nin profilini yükseltirken bir yandan da riskler yaratıyor. Bölgede etkisi yükselen Türkiye'ye karşı kıskançlıklar ve düşmanlıklar da artıyor. İsrail, Türkiye'nin ardından bölgedeki önemli bir ülkeyi, Mısır'ı da 'kaybetti'. Mısır ile Türkiye arasında 'sandviç' olmaktan korkuyor. Artık Gazze'de Hamas'a istediğini yapmakta zorlanacak, Batı Şeria'da FKÖ'yü parmağında eskisi gibi oynatamayacak. Dahası, yeni Mısır yönetimi de Türkiye gibi iki Filistinli grubu uzlaştırma politikası izlediğinde karşısında 'birleşik Filistin' bulacak. Yani bu gelişmelerle İsrail'in hem bölgede hem de Filistin'de hayatı zorlaşacak.

İsrail, böyle bir sıkışmışlıktan çıkmak, Türkiye'yi yeniden 28 Şubat günlerinde olduğu gibi koşulsuz yanına çekmek için AK Parti karşıtı bazı 'organizasyonlar'ı destekleyebilir. Arkasına ABD'nin güçlü İsrail lobilerini ve AK Parti'den uzun süredir kurtulmak isteyen 'neo-con'ları alarak Türkiye'deki bazı 'çılgın Türkler'e 'yürü' diyebilir. Bana kalırsa son zamanlarda böyle bir ihtimalin zemini hazırlanıyor. İçte ve dışta 'demokrasi dışı' arayışların böylesine kesiştiği bir durumda herkesin dikkatli olması gerek.

Süreci yönetmenin şartlarından biri Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında, sulandırma girişimlerine fırsat vermemek. Bu davalar Türkiye için hayati. Demokrasinin kurumsallaşması, devletin şeffaflaşması bu davaların akıbetine bağlı. Yargı ve emniyet mensuplarının bu davaların salt teknik boyutuyla ilgilenme lüksleri yok. Bu işleri yürütenler aynı zamanda kamuoyunun algısını da yönetmek zorunda. Kamuoyu desteği arkalarından çekildiğinde, siyasi irade de dağılır. O aşamadan sonra süreci sürdürmek de imkânsızlaşır.

Dünyada ve Türkiye'de basın özgürlüğü, hukuk devleti konusunda kafaların karışması anti-demokratik girişimlere davetiye çıkarır. Seçim öncesi zemin kaygandır; çünkü o zemine çalışan çok kişi var. Bazıları seçimlerin sonucunu beklemeyi 'çok geç' görebilir ve işi seçim öncesinde bitirmek isteyebilir.

Diyeceğim şudur: Aymazlığın âlemi yok. Seçime doğru riskler artarken 'demokratlar' saflarını tutmak ve genişletmek zorundalar. Sonra pişman oluruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi