Faruk Çakır

Faruk Çakır

Güzel teklif, ama yetmez

Güzel teklif, ama yetmez

2011 seçim yılı olması sebebiyle, ‘kadın’ konusu medyanın gündeminde. Siyasî partiler ilgisiz görünse de medya dünyasında ‘başörtülü vekil’ tartışması alevlendi.
Tartışma, anayasa hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı’nın “Partiler başörtülü aday göstersin” (Taraf, 9 Mart 2011) çağrısıyla alevlendi. Kürşat Bumin, haklı olarak siyasî partilerin bu çağrıyı duymazdan gelmesini eleştirdi. (Yeni Şafak, 12 Mart 2011) Serdar Kaya da, bazı derneklerin “kadın milletvekili [500 vekilin yarısı kadın olsun] sayısı artsın” yollu kampanya açmalarına; “275 kadın milletvekilinin 137’si başörtülü olmalı mı?” sorusuyla dahil oldu. (Taraf, 13 Mart 2011)
Elbette tartışmalar bu kadarla sınırlı değil. Çok sayıda kişi tartışmaya katıldı ve müsbet ya da menfi olarak görüşlerini beyan etti. En önce fikir beyan etmesi gereken siyasî partiler ise susmayı tercih ediyor. İfade etmek gerekir ki, başörtülü olmayı ‘vekil’liğe engel gören hiçbir parti tam anlamıyla ‘hür ve demokrat’ sayılamaz...
Kadınlarla ilgili ‘vekil’ tartışmasının yanında, başka önemli bir tartışma daha başladı. Yıllardan beri medyadaki ‘kadın’ istismarından, kadınların reklâm vesilesi ve vasıtası yapılmasından, onların ‘ticarî gaye’ler için ‘vitrin’e konulmasından şikâyetçi olanlar için bu gelişmeler de çok önemli.
Fatih Çekirge, “Arka sayfa güzeli için bir kurtuluş önerisi” başlıklı yazısında, “Ve kendimizden başlamak için işte öneriyorum: Meselâ arka sayfalardaki o çıplak kadını kaldırsak artık. O arka sayfa güzelini özgür bıraksak. Örneğin Hürriyet yapabilir mi bunu?” diye sormuş. (Hürriyet, 12 Mart 2011)
Çok güzel bir teklif, ama yetmez. Çünkü problem sadece “arka sayfa güzeli”nde değil! Madem ‘müstehcen yayın’ları tartışmaya başlıyoruz, bunu sadece bir fotoğraf ile sınırlandırmamak lâzım. “Arka sayfa güzeli” diye isimlendirilen, ama gerçekte “çirkin” olan bu uygulama ile birlikte bütün medyadaki “müstehcen fotoğraflar” masaya yatırılsın. “Arka sayfa güzeli” yayınlamak “kadın”a kötülük ise (ki öyledir,) “iç sayfa güzeli” yayınlamak iyilik olabilir mi?
Kadınları her fırsatta ‘vitrin’e çıkaran bir gazeteden böyle bir teklif gelmesini takdir ediyor ve bir an önce uygulanmasını bekliyoruz. Aynı zamanda böyle bir adımın ‘müstehcen fotoğraf’ yayınlamakta birbiriyle yarışan ‘bir kısım medya’ya da örnek olmasını istiyoruz.
Bütün medya yöneticilerinin başka bir sorumluluğu da var. Uygun bir lisan ile reklâm sektörü mutlak surette ikaz edilmelidir. Niçin her reklâmda ‘kadın’ unsuru ve özellikle de ‘cinsellik’ ön plana çıkartılır? Türkiye’de yaşayan hanımların büyük çoğunluğu başörtülüdür ve başörtülüler umumiyetle reklamlarda da yer almaz, alamaz. Elbette bunu engelleyen bir ‘kanun’ yoktur, ama sistemi elinde bulunduranlar buna imkân vermez. Firmalar da sanki başörtülü müşterileri yokmuş gibi davranır, başı örtülü olanları düşünmeden reklâm materyalleri hazırlar. Bu da yetmez, ‘mütedeyyin iş adamları’ da ürettikleri ürünleri ‘müstehcen kadın fotoğraflarıyla süslenen’ (gerçekte kirletilen) reklâmlarla pazarlamaya çalışır. Hiç kimse kusura bakmasın, ama bu tavır tek kelimeyle kadına, bilhassa da ‘başörtülü kadın’a haksızlık ve hakarettir.
Yanlış anlaşılmasın, ‘başörtülü kadın’ların reklâm malzemesi olarak kullanılmasını teklif ediyor değiliz. Çünkü bu konuda da yanlış yapanlar var. Güya başörülü, ama gerçekte tesettürün anlamını dejenere eden reklamlara da itiraz ediyoruz ve edeceğiz.
Medya, kadını ‘vitrin’ malzemesi olarak kullanma yanlışından vazgeçsin, müstehcen fotoğraflarla insanların ve bilhassa gençlerin kalbini bombalamasın! Baharla birlikte gerçekten ‘güzel’ yaratılan çiçekler, meyveler, yıldızlar, akarsular “arka sayfa güzeli” olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi