M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hürriyet Var Ama...

Hürriyet Var Ama...

Bizde şu zamanda basın hürriyeti var mı? Var... Gazete ve dergi çıkartmak serbest mi? Serbest... Haberler, resimler, yazılar resmi sansüre uğruyor mu? Uğramıyor...

Bu kadar hürriyet olmasına rağmen acı gerçekler, suçlar, kötülükler, pislikler niçin yüksek sesle hep bir ağızdan ifşa ve protesto edilmiyor?

En cesur kalemlerin bile bazı gerçekleri yazmadığını, yazamadığını düşünüyorum.

Korkuyorlar mı, işlerine mi gelmiyor?

Bizde resmi sansür yok ama başka sansürler var...

Birincisi: Viran olası hanede evlad ü iyal var... düşüncesi. Ayda yirmi bin lira maaş alan bir köşe yazarı, şu veya bu gerçeği yazdığı takdirde işinden olacak, hayat düzeni bozulacak, karısı ciyak ciyak bağıracak, kızının kolej taksitlerini bile ödeyemeyecek...

Bazı gazeteciler ve yazarlar hışma uğramaktan korkuyor.

Kimin/kimlerin hışmına... Mesela patronun hışmına... O yazıyı yazdın, başımı belaya soktun, şu kadar ziyan ettim, gözüm görmesin seni defol derse ne yapacak?

Devlet ve iktidar büyüklerinin, Ehl-i Dünya'nın hışmına uğramak da var.

Şu dünyada herkesin bin türlü açığı var. Sen başkasının açığını, suçunu, kötülüğünü yazarsın, o da seni açığa çıkartır. Etme bulma dünyası men dakka dukka...

Türkiye'ye şöyle bir gazete lazım:

Müslümanlar tarafından çıkartılacak ama Müslüman gazetesi olmayacak, bütün Türkiye'nin gazetesi olacak, herkes okuyacak.

Yüzde 99 değil, yüzde 100 doğru ve dürüst olacak. Bu gazeteyi çıkartanlar, yazacakları gerçekler babalarına, kardeşlerine, yakınlarına zarar verse bile yazmaktan çekinmeyecekler.

Gazete hikmetin ışığında çıkartılacak.

Doğruluk ve dürüstlükten sonra gazetenin ikinci prensibi adalet ve insaf olacak.

Üçüncü prensip: Gazete hikmetin (bilgeliğin) ışığında yayınlanacak.

Suçlulara, kötülere karşı acımasız olacak.

Korkusuz bir gazete olacak.

Müslüman bir grup ve ekip tarafından yayınlanacak ama islami kesimdeki bütün bozuklukları tenkit, bozukları teşhir ve terzil edecek.

Milyonlarca halk bu gazeteyi okumak için sabah çok erken saatte uyanmış olacak.

Bu gazete Sünniymiş, Aleviymiş, Türkmüş, Kürtmüş, Sabataycıymış, Kripto Ermeniymiş, şuymuş buymuş hiçbir suçlunun ve yamuğun gözünün yaşına bakmayacak ve dobra dobra yayın yapacaktır.

Yazıklar olsun ki, bunca basın hürriyeti var ama bu anlattığım gibi büyük bir gazete yok.


(İkinci yazı)

Kadınlar ve Kızlar İçin Ayrı Vasıtalar

Bir haber sitesinde okudum. 24 yaşında genç bir öğretmen hanım metrobüse binerken elle tacize uğramış, feryat etmiş, polisler gelmiş, tacizciyi yakalamış.

Genç kadınların, kızların toplu nakil vasıtalarında taciz edilmemesi için alınacak ilk tedbir, hanımlar ve kız öğrenciler için ayrı otobüsler, vasıtalar tahsis edilmesidir.

Böyle bir tedbir kadınların haysiyetine uygundur. Kendi aralarında rahatça huzur içinde seyahat ederler.

Gel gelelim bazı ileri, çağdaş, laik, sözde kadın hakları savunucusu yaygaracılar böyle bir tedbiri kesinlikle kabul etmezler.

Böyle bir şey laikliğe, Atatürkçülüğe, uygarlığa aykırı olurmuş... Niçin olsun? Kadınlara, kızlara rahat seyahat imkânı tanımak çok iyi, çok güzel, çok doğru, çok uygar bir şey değil midir?

Bazı bedbaht kadınlara resmi TC fahişelik vesikaları verilmesine, bu vesikalarla o kadınlar KDV'li, gelir vergili serbest ve resmi fuhuş yapmasına ses çıkartmayan sahte çağdaşların, sahte uygarların kadınlara ayrı vasıta ayrılmasına çılgınlar gibi karşı çıkması ne büyük bir dengesizliktir.

Bir ara Konya'da Belediye kız öğrenciler için ayrı otobüs tahsis etmişti ve bizim yaygaracılar haremlik ve selamlık uygulaması başladı diye bağırmışlardı.

Onların istediği şu: Kadınlar ve kızlar toplu ulaşım vasıtalarında tacize uğrasın, mıncıklansın, haysiyet ve ismetleri zedelensin...

Hiçbir şeye yanmam, bu yaygaracılardan korkan belediyelerin ödlekliğine yanarım.

Kadın ve kızları seks aracı olarak görmeyen, onların haysiyetine, ismetine, namusuna saygı gösteren ve bunları koruyan bir toplumda kadınlar ve kızlar için ayrı vasıtalar olmalıdır. İsteyen kadın ve kızlar, tacize uğramayı arzu ediyorlarsa erkek vasıtalarına binebilir.

(Üçüncü yazı)

Güvenlik Kalmadı

Halk durakta otobüs bekliyor. Başı açık kadınlar, başı örtülü kadınlar, ihtiyarlar, çocuklar, gençler... Herkes yorgun ve dalgın... Birden oradan geçen sarhoş bir sürücü direksiyon hakimiyetini kaybediyor ve durağa dalıyor, bekleyenleri biçiyor. Feryatlar, ahhh sesleri, kanlar... Polisler, ambülansların sirenleri... Böyle bir hadise iki sene önce Bursa'da olmuştu, katil sürücü tutuklanmış ve on ay sonra tahliye edilmişti...

Sekiz katlı, her katta dört daire, yekun otuz iki daireli bir apartmanda oturuyorsunuz. Geceleyin birden kulakları sağır eden bir patlama sesi... Apartman, üzerine bomba düşmüş gibi oluyor. Yine polisler, sirenler, ölüler, yaralılar, yangınlar, acılar... Neymiş efendim, alt kattaki dairede doğal gaz sızması olmuş...

Bir yerde çılgın bir düğün yapılıyor. İçki su gibi akıyor. Zil zurna bir sarhoş ruhsatlı tabancasını çıkartıyor ve deli gibi havaya sıkmaya başlıyor. Küp gibi sarhoş olduğu için dengesini kaybediyor ve çıkan kurşunlardan biri civardaki bir apartmanda balkona çamaşır asan zavallı bir kadıncağıza isabet edip öldürüyor, çocukları yetim kalıyor.

Örnekleri çoğaltmayayım. Çok güvensiz bir ortamda yaşıyoruz. Her tarafta bir yığın görünmez kaza oluyor. Hiçbir suçu, kabahati, kusuru olmayan vatandaşlar ölüyor, yaralanıyor, sakat kalıyor.

İşlek bir caddede karşıdan karşıya geçerken trafik kurallarına, ışıklara uyarsınız ve güvenli olursunuz ama görünmez kazalara, durakta otobüs bekleyen yolcuların içine dalan sarhoş sürücüye karşı alabileceğiniz hiçbir tedbiriniz yoktur.

Alttaki dairede doğal gazın patlamasına karşı alabileceğiniz bir tedbir de yoktur.

Bendeniz Müslüman okuyucularıma bir tavsiyede bulunacağım: Güçleri, imkanları kadar sadaka versinler, hayır hasenat yapsınlar. Mali durumu müsait olan herkesin en büyük güvenlik tedbiri budur bence.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi