İttihad-ı İslâm: Önce iman ve ibadet birliği (2)
Allah’a îmân, “tevhid”dir; tevhid, fikren, zikren, amelen ve fiilen yekvücûd olmaktır. Bediüzzaman, tevhidi “en ehemmiyetli ve en halâvetli (tatlı) ve en yüksek bir vazife-i kudsiye ve bir fariza-i fıtriye (yaratılış borcu) ve bir ibadet-i imaniye”1 olarak tarif eder.
İslâmların ittihad noktası “tevhid”; bu birliğin yemini, “îmân”dır. Madem ki, Müslümanlarda imân birliği var, öyle ise, müttefik ve müttehiddirler. “Tevhid-i imanî (iman birliği), elbette tevhid-i kulûbu (kalplerin birliğini) ister. Ve vahdet-i itikad (inançta birlik) dahi, vahdet-i içtimaiyeyi (sosyal hayatta birliği) iktiza eder”2 hakikati de bu noktaya işaret eder.
Demek, imân tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül iki dünya mutluluğunu iktizâ eder.3
İttihada, kâinatta tecellî eden özellikle Ehâdiyet (Allah’ın yarattığı her bir şeydeki birlik tecellisi) ve Vâhidiyet (Allah’ın, bütün eşyada birliğinin tecellisi) ve birliği iktiza eden diğer isim ve sıfatlar penceresinden bakarak gidilebilir. “De ki, Allah birdir, Ehad’dir.”4 Varlığa ve hâdiselere Esmâ-i Hüsnâ penceresinden bakamayan, Kur’ân’ın istediği birliği yakalabayabilir mi?
***
İtikaddan sonra “ibâdet birliği” gelmektedir. Gerek itikâdî, gerek teorik bilgiler, eğer eğitim, terbiye ve ibâdetlerle ferd, âile ve toplum hayatına sindirilmezse, tesirleri zayıf kalır. O takdirde gerçek ittihad sağlanamaz. Meselâ, namaz, Allah’a, kıbleye, tevhide yönelmektir. Ayrıca, namaz program, terbiye, kültür alış verişi ve cemaatleşmedir. Her mü’min, günde üç-beş sefer, en azından Cuma günleri haftada bir kere, mübarek gün ve gecelerde her sene bir iki sefer “cemaat” şuûruyla “ittihad ve birlik”i temin ederek bir araya gelmektedir. Namazın her rek’âtında, “Biz (cemaat olarak) ancak Sana ibâdet eder ve yalnız Senden yardım dileriz”5 mânâsını tekrar tekrar ruhuna sindirir. Namazda bir araya gelir, kültür alış verişinde bulunur, yardımlaşır, meselelerini konuşur, tecrübelerini birbirine aktarır... Birbirine duâ eder, moral verir. Namazın bütün safhalarında şuuruna vardığı birçok ittihad tohumları eker ruhuna... Namazını kılmayan bir mü’min ise, ittihadın en önemli direklerinden birisini yıkmış demektir!
İbâdetler, “ref-i imtiyaz”ı, yâni imtiyazın kaldırılmasını gerektiriyor. Cemaatle namaz; herkesin, hangi mevki ve makamda olursa olsun, yan yana gelerek yalnız Allah’ın karşısında eğilmesidir. Bu da, hakikî ittihadı netice veriyor. Ref-i imtiyaz, kulun kula değil, Ma’bud-u Bilhakk’a kul olmasıdır ve aczini, fakrını anlayarak hareket etmesidir.
Dipnotlar:
1- Şuâlar, Yedinci Şuâ, s. 141.
2- Mektubat, Yirmi İkinci Mektub, s. 254.
3- Sözler, s. 248.
4- Kur’ân, İhlâs Sûresi, 1.
5- Kur’ân, Fâtiha Sûresi, 5.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.