Kaddafi’ye toparlanma fırsatı
Obama, amiyane tabirle söyleyecek olursak, çaktırmadan Kaddafi yanlısı ve onu iktidarda tutmaya matuf bir politika izliyor. Libya’da 17 Şubat devrimi hayata geçeli bir aydan fazla bir süre oldu. Amerikan merkezli uluslararası sistem nal topluyor. Alması gereken hiçbir önlemi ve kararı almadı. Bunlardan birisi, uçuşa kapalı ve yasak bölge kararı idi. Ne gezer? Hâlâ buna dair bir karar alınmış değil. Devrimcilere silah yardımı ve Geçici Ulusal Konsey’in tanınması da hâlâ askıda. Fransa’nın Geçici Ulusal Konsey’i tanımış olmasına rağmen en önce adım atması gereken Obama hâlâ neyi bekliyor? Kaddafi’nin nefesini toplamasını ve cephede üstünlük sağlamasını mı? Başka ne olabilir ki? Dolayısıyla cevabı aranan ve verilemeyen sorunun cevabı da bulunmuş oldu. Rus havzasında veya arka bahçesinde kadife devrimleri destekleyen Amerikan yönetimi Arap devrimini yalnız bırakmıştır. Çünkü lehinde değildir. İdeolojik ve stratejik anlamda kan uyuşmazlığı vardır ve bu devrimlerin ruhuyla çatışma halindedir. Demek ki, Arap Devrimini veya devrimlerini ABD desteklemiyormuş. ABD, köhne rejimleri destekliyormuş. Bir bir daha iki. Uluslararası sistem Kaddafi ile muvazaa halinde. Dolayısıyla, tek kelime ile, delileri bile İslamcılara tercih ediyorlar. El Cezire ve İngiliz Daily Telegraph gazetesi bunun nedenini şöyle izah ediyor: ABD devrimcilerin kimliğinden emin değil. Yani kısaca Kaddafi’nin yerinde tonu ne olursa olsun İslamcıları görmek istemiyor. Obama’nın fiili tutumu böyle iken Hillary bunu ağzından daha önce kaçırmıştı. Daha doğrusu ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Kaddafi’nin avazını ve söylemini paylaşarak Libya’da Kaide türü örgütlerin serpilebileceğini ileri sürmüştü. Demek ki, bir deli sadece Libya’yı yönetmiyor aynı zamanda dünyayı da yönlendiriyor. Nasreddin Hoca’nın hikayesiyle Hillary ev sahibini değil damdaki ineği dinliyor. Kaddafi rejimine yönelik kredi sonuna kadar açık. Özellikle de Batılılar İslam ülkelerindeki diktatörleri çok seviyorlar. Aynı anlayışı Beyaz Rusya liderinden esirgiyorlar. Lukaşenko’nun alternatifleri de İslamcılar olsaydı ona da aynı krediyi açarlardı şüphesiz.
*
Batı’nın umumen Kaddafi karşısında pasif tutum sergilemesi fiiliyatta onu desteklemesi anlamına gelmektedir. Obama yönetimi Kosova’da Miloseviç’e karşı izlediği politikayı Libya’da Kaddafi karşısında izlemesi gerekirken aksini yapmıştır. Kosova’daki Amerikan Kuvvetlerinin Komutanı Wesley Clark, Obama yönetiminin Libya konusunda tutarlı bir politikasının ve hedeflerinin olmadığını ifade etmiştir. Bundan dolayı ipe un sermektedir. Binaenaleyh, ABD yönetimi Libya’da Kaddafi rejiminin-taktik değilse eğer- gizli ortağı haline gelmiştir. Daily Telegraph gazetesinin yorumuna göre bunun nedeni devrimcilerin kimliğini ve yapısını iyi bilmemesidir. Ya da devrimcilerle arasında ideolojik tezadın bulunmasıdır. Kaddafi’nin de propaganda ettiği gibi korkunun iki kaynağı var: Libya’nın Kaddafiler sonrasında İslami bir yapıya bürünmesi ya da Somali tarzı kontrolsüz bir yer haline gelmesidir. Demek ki delinin taktiği tuttu. Bundan dolayı Batılılara göre, Kaddafi iyinin kötüsüdür. Batı’nın işbirlikçisidir yani akıllı delidir. 10 yıldan beri Batı’ya şirinlik yapmakta ve tedhiş eylemlerinden vazgeçmiştir. Lockerbie kurbanlarının ailelerine sahi ve cömertçe ödemeler yaptı. 2003 yılında nükleer tesislerini anahtar teslimi ABD’ye devretti. Bugüne kadar böylesini hiçbir ülke lideri yapmamıştır. Dolayısıyla Kaddafi güçlüye karşı son derece saygılıdır. İtalya ve Batılı ülkelere yönelik gayri resmi göç dalgalarını durdurmuş ve bu yönde Batılılarla sağlam anlaşmalar ve işbirliği yapmıştır. Garantili bir petrol kaynağı olmanın ötesinde Batılı şirketlerin sağlam bir müşterisidir. Bundan dolayı devrim ateşinin üzerinden bir ay geçmesine rağmen Obama ağırdan almaktadır. Libyalıların da ifade ettikleri gibi, hem siyasi hem de askeri olarak İsrailli uzmanlar Kaddafi’ye destek vermekte ve Kaddafi de halkına karşı İsrail taktikleriyle savaşmakta ve şehirleri adamakıllı ağır silahlarla yumuşattıktan ve dövdükten sonra son saldırıyı yapmaktadır.
*
Lakin bütün bunlar Kaddafi’yi zafere götürür ve statükoyu kurtarır mı? Şüpheler var. New York Times gazetesindeki makalesinde Libya asıllı Profesör Ali Abdullatif Ahmide, Kaddafi’nin her halükarda bittiğini ifade ediyor. Lejyonerleriyle birlikte meydanda savaşı kazansa bile Kaddafi savaşı kalplerde ve gönüllerde kaybetmiştir. Libya halkının gözünden düşmüş ve dünya kamuoyu ise Kaddafileri ve ortaklarını yakından tanımıştır. Halkının üzerine İsrail gibi ateş açarak tarihteki yerini almıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.