Özgür(leş)tirilmiş Libya
Hıristiyanlar ve Siyonistler, İslam topraklarından bir parçayı daha istila edecekler.
Kameralar önünde bıçaklarını bilemeye başladılar.
Suratları kösele gibi. Attıkları yalana inanan kalmamış 7 milyarlık dünyada.
Demokrasi, insan hakları ve özgürlükmüş...
Hadi canım sen de!
Oturdukları yerden İslam ümmetine tehditler savuruyorlar.
Bomba yüklü uçakları hazırmış, kalkışları an meselesiymiş...
Önce beklediler.
Anladılar ki Müslümanlara kan kusturan diktatörleri gidicidir.
Şimdi yeni ata oynuyorlar. İsyan edenlerin yanında sözüm ona saf tutup yeni istilalara hazırlık yapıyorlar.
Yeni hükümetler kurup yerleşecekler oralara.
Özgürleştirilmiş Irak bilançosu nasıldı sahi?
1,5 milyon cinayet, 450 bin tecavüz, parmaktaki yüzüklere varıncaya kadar dehşet bir soygun, gece gündüz yağmalanan petrol kuyuları, kaçırılan on binlerce çocuk, binlerce misyoner, yüzlerce kilise...
İslam medeniyetinin göz bebeği toprakları çiğneyen Hıristiyan ve Yahudi postalları...
Onların genel evleri, barları ve kukla hükümetleri...
Patlayan bombalar, katledilen masumlar, açlık, sefalet ve birbirine düşürülen Müslümanlar...
Afganistan listesi ise daha uzundur.
İçinde fazladan binlerce ton uyuşturucu da vardır.
Ezcümle özgürleştirdiler...
Şimdi zamanı geldiğine göre o soruyu sorabiliriz.
Türkiye ne yapacak?
Değişim politikaları ürettik. İslam coğrafyasında dolaştık ve nutuklar attık.
Şimdi bu duruşun test zamanıdır.
İstiklal harbinden sonraki en önemli yol ayrımındayız.
Ya onların Libya’yı istila planlarına destek vereceğiz ya da İslam ümmeti namına siyasi zeminde şiddetle mukavemet edeceğiz.
Üçüncü bir seçenek yok.
- Yahu batının istediği şey petroldür, alıp gitsinler. Libya da durduk yere kaşınmasın.
- Hem bizim de milyarlarca dolarlık ticaretimiz var, otuz bin vatandaşımız oradan ekmek yiyor. Müteahhitlerimiz yok mu?
Başka?
- Efendim hür dünya böyle düşünüyor. Uluslararası meşruiyet oluşmuştur.
- Birleşmiş Milletler ve NATO üyesiyiz, ayrıca Hıristiyan kulübü olan Avrupa’nın kapısında hademe değil miyiz?
- Mali piyasalar, borsalar, küresel ekonomi, petrol fiyatları, faiz oranları, çapraz kurlar çok hassastır.
- Derhal müdahale etsinler, aksi takdirde hem itibarımızı hem de paracıklarımızı kaybederiz.
Böyle düşünenler her tarafımızı kuşatmış. İhanet kemiklere kadar işlemiş.
İttihatçı ve Mason şeyhülislamlar görmedi mi bu topraklar?
Eğer Hıristiyan ve Siyonist ittifakı yeniden İslam topraklarına saldırırsa, Türkiye’de yaldızlar ve boyalar bir anda dökülecek.
Asıl malzeme ortaya çıkacak.
Hep birlikte göreceğiz. Kim hangi tarafta duruyormuş.
Duruş derken, benim bildiğim tek bir duruş var.
Hiç dikkat ettiniz mi, Çanakkale şehitlerinin fotoğrafları arasındadır.
İstanbul’dan lise talebesi, gencecik bir asker ve cephede gönüllü.
Üzerindeki Osmanlı üniforması cılız bedenine bilmem kaç numara bol.
Ne kadar da pervasız bir duruşu var o fotoğrafta. Gelmiş ve dikilmiş o rezil istilanın önüne.
Ölüm hattında ama çok sıradan bir işi yapıyor gibi.
Karşıda muazzam zırhlılar, devasa toplar, yüz binlerce Hıristiyan, milyonarca kurşun, şarapnel ve devrin yenilmez sanılan en büyük savaş makineleri.
Duruş dediğin öyle olur...
O yüzden sürülüp atılmadık bu topraklardan.
O fotoğrafa birkaç dakika bakıp Hıristiyan ve Siyonist istilasına karşı tavrımızı muhakeme etmek zamanıdır.
Yarın utanç duymayacağımız şekilde konuşmak zorundayız.
Birleşmiş Milletler kararları ve uluslararası meşruiyet safsatası sadece ambalajdan ibarettir.
En kabasından Hıristiyan ve Siyonist ittifakıdır.
Pekâlâ, Libya topraklarında yatan Asakir-i Osmaniye oralarda ne yapıyordu?
“İlgilenmiyorum” ya da “Devir değişti” diyebilirsiniz.
Haklı da olabilirsiniz.
Çünkü omurgasızlık da bir tercihtir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.