Evliya Çelebi
Bu haftaki kitabımız Kaynak Yayınları’ndan. Evliya Çelebi’nin anlatıldığı eserin yazarı Yusuf Çetindağ.
Evliya Çelebi, bizim medeniyetimizin en önemli şahitlerindendir, hatta şahididir. Hem yaşayarak hem yazarak bize medeniyetimizi yoğuran tarihimizi anlatmıştır.
Asıl adı Mehmed olan Evliya Çelebi, 1611 yılında Unkapanı’nda dünyaya gelir. Evliya Çelebi’nin ölüm yeri ve tarihi ise kesin olarak belli değildir.
Çelebi, Osmanlı sarayının kuyumcubaşısı olan Mehmed Zıllî Efendi’nin oğludur. Mehmet Zıllî Efendi, hem I. Ahmed zamanında Kâbe’ye takılan “Altınolukları” yapmış, hem de Sultan Ahmed Camii’nin süslemelerinde çalışmıştır.
Kendisinin naklettiğine göre Evliya Çelebi’nin soyu Ahmed Yesevi’ye dayanır, yakın ataları ise Kütahyalıdır.
Evliya Çelebi 1630 yılında Unkapanı’ndaki evinde bir öğle sonrası yastığa başını koyar ve yarı uyanık yarı uyku halinde bir rüya görür.
Rüyasında Efendimiz (s.a.v.) ile bugünkü adı Ahi Çelebi olan camide buluşurlar. Bu buluşmada “Şefaat” ister. Ama ağzından “Seyahat” çıkar.
Efendimiz de; “Seyahatin de şefaatin de makbul olsun” diye mukabelede bulunur. İşte bu rüya üzerine Çelebi ömrünün sonuna kadar dünyayı dolaşır.
¥
Evliya Çelebi, hayatı boyunca dokuz padişah, yetmiş vezir, pek çok vali ve beyle tanışır, onlarla çeşitli şekillerde münasebet kurar.
Tarihimizin en büyük hazinelerinden birisi olan Seyahatname’nin yazarı Çelebi, 80 yıllık ömrünün 50 yılını, İstanbul dışı seyahatlerde geçirir.
Çelebi’nin kendi anlattığına göre yarım yüzyıl hiç ara vermeden gezmesinin en önemli sebebi; Efendimiz (s.a.v.) tarafından “seyahat ve şefaat” ile müjdelenmesi, gördüğü yerleri kayıt altına alması ise Sa’d b. Ebu Vakkas’ın; “Gördüğün her şeyi muhakkak yaz” demesi sebebiyledir.
Bilindiği gibi Evliya Çelebi, neredeyse dünyanın yarısını gezer. Bu gezileri at sırtında kimi zaman yalnız, kimi zaman da birkaç kişiyle beraber gerçekleştirir.
Yüzlerce memleket gezdiği için çok farklı kültürlere şahit olur, dillerini bilmediği birçok insanla muhatap olur ve onlarla kaynaşır.
¥
Evliya Çelebi’nin yaşadığı 17. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin ilk yarısındaki toprakları 20 milyon kilometrekareye ulaşır.
Ayrıca İran, Orta Asya ve Hindistan yöreleriyle beraber, dünya nüfusunun yarısına yakınını da Osmanlı yönetmektedir.
Hindistan’da bile bir Türk devleti olan Babür İmparatorluğu, en geniş sınırlarına ulaşır. Yani 16. yüzyıldaki Osmanlı hâkimiyeti ve gücü; bu yüzyılın başında devam etmekte ve bütün ağırlığıyla hissedilmektedir.
Evliya Çelebi, seyahatnamesi ile ilgili olarak şunu söyler:
“Ey bu müsveddeleri ve çirkin yazıları okumaya tenezzül eden muhterem dostlar! Şöyle biline ki bu ibretli seyahatimiz; heyet ilminden, harita, atlas ve coğrafyadan, Kıbti ve Yunan tarihlerinden, yıldız ilminden haberi olan ehli tarafından takdir edilir.”
Daha geniş bilgi için: Kaynak Yayınları 0216 522 11 44
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.