Kehanet gibi
2009 Mayıs'ında Cumhurbaşkanı Gül'ün Suriye gezisine katıldık. Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Halep'teki evinde Türk gazetecilerle bir araya geldi. O görüşmenin notlarını 19 Mayıs 2009'da yayınladık.
Eski yazılarımızı yeniden ısıtmak âdetimiz değil ama Suriye şu sıralar çok önemli bir süreçten geçtiği için güney komşumuzun iki yıl önceki durumunu ve Esad'ın bizlere yaptığı açıklamaları hatırlatmak farz oldu. İşte o yazı:
***
Bir ülkenin elini kolunu sorunlar mı bağlar, yoksa çözümler mi? Bir başka deyişle, sorunlar mı tehdit oluşturur, çözümler mi?
Meramımızı daha iyi anlatabilmek için taze bir örnek verelim. Esad'ın Halep'teki konutunda yaptığımız sohbet sırasında, Suriye liderine şöyle bir soru yönelttik:
"Suriye'de demokrasi açığının en az dış tehdit kadar önemli bir sorun olduğunu düşünüyoruz, hatta görüyoruz. Ülkenize ayak bastığımızdan beri cep telefonlarımıza e-mail akışı durdu. Ayrıca internete girmeye kalktığımızda, 'Ulaşacağınız siteler ve yapacağınız işlemler kontrol edilmektedir' uyarısıyla karşılaşıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamanın da ötesinde özel yaşama müdahaleye kadar giden bu denetimleri ne zaman gevşeteceksiniz? Ne zaman demokratik açılımlar yapacaksınız? Ülkenizi ne zaman çağdaş demokratik standartlara kavuşturacaksınız?"
Esad soruyu dinledikten sonra bir an sessiz kaldı, daha sonra "Savaş durumu"nu gerekçe göstererek yanıtlamaya çalıştı: "Güvenlik sorunları öncelikli olduğu için ne yazık ki bu alanda geç kaldık. Ancak ciddi hazırlıklarımız var."
***
O yazımızı bir öngörüyle noktaladık. Buyurun:
Esad da dünyayı büyük bir köye dönüştüren küreselleşme çağında özgürlükleri sınırlamanın ve sınırları kilitlemenin, çatısı uçmuş, kapısı sökülmüş bir evin pencerelerini sıkı sıkıya kapatmaya kalkışmaktan farksız çaba olduğunun farkında. O yüzden demokratikleşmeden, reform hazırlıklarından söz ediyor, siyasi partiler, seçim ve yerel yönetim yasalarını değiştirmeye hazırlandıklarını söylüyor, iletişim özgürlüğü için haberleşmedeki devlet tekelini ilk aşamada özerkleştirerek yumuşatmayı, daha sonra özel sektöre açarak ortadan kaldırmayı planladıklarını anlatıyor.
Çünkü Suriye kendini kendi iradesi, kendi araçları ve kendi çabalarıyla değiştiremezse, dış güçlerin baskılarıyla hatta müdahalesiyle bunları yapmaya zorlanacak.
***
Nasıl; kehanet gibi bir yazıymış, değil mi? Ama Suriye'ye bakmakla yetinmeyen, görmeye çalışan herkes, daha o tarihte bugünleri kestirebilirdi. Biz de sadece onu yaptık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.