Bağ ve bahçelerimizin kökünü kurutan istibdat, yeter!
Said Nursi 1911'den sesleniyor: "Yine bak, maşaallah, hem Nurun Zülfikar ve Hüccetullahi'l-Bâliğa gibi mecmualarını, hem Yemen, Mısır, Cezayir, Hind, Fas, Kafkas, Fars ve Arap gibi İslâm milletlerini haber verir gibi şifreli bir fıkradır.
Sağlam, keskin ve bilenmiş Hüccetten kılıcı sağ eline ve Hürriyeti de, parlak renkli Arap atının dizgini gibi sol eline alacak olan İslâm, bağ ve bahçelerimizin kökünü kurutan İstibdadın başını parçalayacaktır.
Eğer siz sahife-i efkârı okusanız, tarîk-i siyaseti görseniz, huteba-i umumî olan, doğru konuşan cerâidi dinleseniz, anlayacaksınız ki:
Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas, Afrika ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla, âlem-i İslâmın efkârında öyle bir tahavvül-ü azîm ve inkılâb-ı acip ve terakkî-i fikrî ve teyakkuz-u tam intaç etmiştir ki, bahasına yüz sene verseydik yine ucuzdu." (Münazarat, 3. Haşiye)
***
Üzerinden tam yüz sene geçti bu satırların. Sene 2011. Ve Arap âlemi inkılâb-ı hürriyetle yanıyor. Yanıp kül oluyor. Küllerinden diriliyor.
Kendi kendilerini ululayıp duran sahte ilahların aşağılık saltanatlarını yerin dibine batırarak insanlık haysiyet ve şerefini ayağa kaldırıyor Arap sokakları.
Kelimenin tam anlamıyla "Lâ İlâhe İllallah". Kula kulluğa son! Bu devrimlerin esası budur. Gerisi -emperyalist tezgâhlar dahil- teferruat.