Alevî raporları
Problemleri öteleyerek ve erteleyerek bir yere varılamayacağına en büyük şahid, yakın tarihimizdir. Maalesef, hangi problem gündeme gelmişse, “ertele, ötele, yok say” metodu uygulanmış ve neticede vaktinde ve zamanında halledilmesi mümkün problemler bugün içinden çıkılmaz hale gelmiştir.
Çözümü zor, ama imkânsız olmayan bir problem de Alevilik meselesinde yaşanmaktadır. Son yıllarda bu konu da hararetli tartışmalara sahne oluyor. Hükümet “Alevî açılımı” çerçevesinde şimdiye kadar 7 ayrı “Alevî Çalıştayı” düzenledi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, bu toplantıların bir mevyesi sayılan “Alevî Açılımı Nihaî Raporu”nu açıklamak için dün, Beşiktaş’taki “Başbakanlık Çalışma Ofisi”nde bir toplantı düzenledi. Biz de toplantıya davet edilen gazeteciler arasındaydık. Toplantıda uzun bir konuşma yapan Bakan Çelik, bu konuda yapılan çalışmaları özetledi. Sivas’taki “Madımak Otel” örneğini veren Bakan Çelik, hedeflerinin bu konuyu çözmek olduğunu ifade etti.
“Alevî açılımı” konusunda şimdiye kadar 7 ayrı “çalıştay” yapılmış olması konunun ehemmiyetini ortaya koyuyor. Ancak bu konudaki tartışmaları nihayete erdirecek ‘çözüm’ün çok da kolay olmadığı dünkü toplantıda da bir defa daha ortaya çıktı. Bakan Çelik’in ifadesine göre, “Alevî” kesimde bir “görüş bütünlüğü”nün olmaması çözümü zorlaştırıyor. Ki, bunu toplantıya katılan bazı ‘Alevî yazar’lar da ifade etti. Meselâ, bazı Aleviler Cem Evlerinin ‘ibadethane’ statüsüne kavuşması gerektiğini söylerken, başka bazı Aleviler de tam tersini savunuyor.
Toplantıda tartışılan bir konu da, “kurucu irade”nin yani “Devrim Kanunları”nın bu noktadaki “çözüm”e mani olduğuydu. Bakan Çelik, yürürlükte olan ve Anayasanın koruması altında olan “Devrim Kanunları”na atıf yaparak, Cem Evlerinin “ibadethane” statüsüne kavuşmasının mümkün olmadığını hatırlattı.
Durum tesbiti anlamında doğru olan bu tesbite, toplantıya katılan yazarlardan itirazlar yükseldi. Kanunların ya da yönetmeliklerin, hükümetlerce değiştirilebileceği hatırlatılarak ‘çözüm’de ısrarcı olunması istendi.
Bazı yazarların da Cem Evi meselesini, Hıristiyanlıktaki Katolik ve Protestan kiliseleri gibi ele alması, benzer şekilde çözüm bulunmasını teklif etmeleri dikkat çekti.
Alevilik konusunda 7 ayrı ‘çalıştay’ düzenlenmiş ve ortaya binlerce sayfa doküman çıkmış olmasına rağmen hâlâ sıkıntılar devam ediyor. Çünkü çözüm kolay görünmüyor. Nihayetinde işin içinde ‘inanç’lar var. Pek çok noktada olduğu gibi “Devrim Kanunları”nın burada da çözüme engel olması ayrıca dikkat çekici.
Önümüzdeki dönemde yeni ve sivil bir anayasa yapılacaksa, bu ‘özde sivil, hürriyetleri önceleyen ve demokrat’ bir anayasa olmalı. Aksi halde çözümsüzlük devam eder gider.
Tartışmanın bir yanında da okullarda okutulan mecburî “din dersleri” var. Doğruyu ifade etmek gerekirse mevcut ‘din dersi’ eğitiminden hiçbirimiz memnun değiliz. Çünkü verilen din eğitimi çok sathî, akılları ve kalpleri ikna eder seviyede değil. Alevi çalıştaylarından çıkan neticelere göre önümüzdeki ders yılında Alevilik lehine müfredatta ciddî değişiklikler yapılacak. Belki bu değişiklikler Alevileri tatmin edecek, ama geniş kitleler tatmin olacak mı, o belli değil.
Problem, devletin inançları inhisar altına almaya çalışmasından kaynaklanıyor. İsteğe bağlı, ama gerçek anlamda, ebeveynlerin taleplerini karşılayacak seviyede İslâmiyeti ‘doğru’ anlatan bir din dersi belki de problemleri çözmeye yardımcı olur.
İyi niyetle ve konuşarak bu mesele de çözüme kavuşur inşâallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.