Halkı kan ağlarken kahkahayla gülen başkan
Der'a'da, Lazkiye'de, Şâm-ı Şerif'te silahsız göstericiler hunharca katlediliyor, mutlu bir azınlık hariç bütün Suriyeliler kan ağlıyor, internet vasıtasıyla yayılan katliam videoları izleyenlerin kanını donduruyor, fakat Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed halkının gözünün içine bakarak kahkahayla gülüyor.
Milletvekili oldukları iddia edilen bazı dalkavuklar "Aslansın, kaplansın" diyerek veriyorlar gazı, veriyorlar gazı, o da zevkten dört köşe oluyor.
Yaşanan korkunç olaylar üzerine Başkan'ın ne diyeceğini günlerdir bekleyen, Başkan'ın bu gidişe dur deyip yeni bir günü müjdelemesini ümit eden, o ümitle televizyon ekranlarının karşısına geçip Başkan'ın "Halk Meclisi"ndeki konuşmasına kilitlenen Suriye halkı şaşkın şaşkın bakıyor bu trajikomediye. Gördüklerine, işittiklerine inanamıyor. 'Ortalığı İsrail karıştırdı' diye başlayan ve 'Biz direnişçilerin (Hizbullah ve Hamas'ın) yanındayız' diye biten, alâkaya çay demleten tuhaf bir konuşma... Arada çocuk kandırır gibi 'Der'a halkı çok delikanlı bir halktır' gibi baştan savma gönül alma numaraları ve çıldırtıcı derecede muğlak bir reform perspektifi; 'Halk reform istiyor, reform iyidir, biz de zaten reformcuyuz, araya Irak'ın işgali ve Hariri suikastı gibi şeyler girince istediğimiz bütün reformları yapmaya fırsat bulamadık, bundan sonra yaparız, ama tam olarak ne zaman yapacağımızı söyleyemem' falan filan. Bütün bunlar laylaylom havasında. Dalkavuklar her fırsatta alkışlıyor, Beşşar Esed de onları alkışlıyor, beraberce gülüp eğleniyorlar. 1 saati bile bulmayan konuşmasında tam 14 kere gülüyor, halkı kan ağlayan Beşşar Esed! Halinden çok memnun görünüyor. Suriye'nin halinden de çok memnun görünüyor. En azından telaşa mahal olmadığını düşünüyor. Değil mi ki Salı günü Şam'ın merkezinde toplanan yüzbinler "Canımız-kanımız sana feda olsun ey Beşşar!" diye haykırarak yönetimden ne kadar razı olduklarını gösterdiler?
Mahşerî bir kalabalıktı, evet. Şam esnafı o kalabalığın nasıl toplandığını şöyle anlatıyor: "Bütün elemanlarımızı alıp gösteriye gitmezsek canımızı yakacaklarını söylediler, resmi dairelerde ve bankalarda filan da amirlere aynı baskıyı yaptılar, okullarda da öğrencilere 'Yarın okul formalarıyla değil sivil kıyafetlerle geleceksiniz, beraber gösteriye katılacağız' dediler, kalabalık öyle toplandı." Beşşar Esed'in "Diğerleri gibi" olmadığını, son günlerde akıttıkları onca kandan sonra "diğerleri"ne daha fazla tahammül edemeyeceğini, göreve geldiği günden beri -10 senedir- verdiği sözleri nihayet hayata geçirmek için "diğerleri"ni tasfiye edip halkın acil reform talebini acilen karşılayacağını, o konuşmada işte bunları ilan edeceğini zanneden binlerce insan da gönüllü olarak o gösteriye katılmış olabilir tabii. Gelin görün ki, durumun vahametiyle zerre kadar mütenasip olmayan acayip konuşmasında bir de şöyle dedi Başkan: "Benim reform istediğimi, fakat etrafımdaki kimselerin reforma karşı çıktığını söylüyorlar. Bu doğru değil. Etrafımdaki kimseler beni sürekli olarak 'Reform yap' diye sıkıştırıyor." Eyvah! Başkan'ın iyi şeyler yapmak istediği, fakat özel kuvvetlere vaziyet eden kardeşi Mahir ve muhaberat şefi bilmem hangi kuzeni ile onun iş adamı / yağmacı kardeşinin bunu engelledikleri efsanesi de bitti, iyi mi?
Mahir deyince... Bundan birkaç sene evvel Sidnaya hapishanesinde işkenceye isyan eden onlarca İslamcı mahkûm, Mahir Esed'in adamları tarafından akıl almaz bir vahşetle katledilmişti. Geçenlerde ortaya çıkan bir video kaydında Mahir Esed o katliamda paramparça olmuş cesetleri korkunç bir rahatlık içinde -bir eli cebinde- cep telefonu kamerasına kaydederken görülüyor. Eşe-dosta gösterip "Bak hele bak, herifin kafası nasıl yamulmuş" filan diyerek eğlenmiştir herhalde; yoksa cep telefonuna niye yüklenir ki o görüntüler? Der'a ve Lazkiye'de 'emniyet' işte bu sadistten soruluyor! Sadece Der'a ve Lazkiye ahalisi değil bütün Suriyeliler Mahir Esed'in, kuzenlerinin, Baas oligarşisinin insafına terk edilmiş haldeler. Kim tarafından? Başkan Beşşar Esed tarafından! Onlar aleyhinde en ufak bir imada bile bulunmayan, bilakis onlara açıkça sahip çıkan Beşşar Esed, onlarla beraber demektir. Ortadaki resim budur maalesef.
İncir çekirdeğini bile doldurmayan ve üstelik bir çuval inciri berbat eden o konuşmasının Suriye çapında homurdanmalarla karşılanması üzerine, yeni bir hamle yaptı Beşşar Esed: Olağanüstü halin kaldırılması (fakat onun yerini alacak bir terörle mücadele kanunun çıkarılması) ve vatandaşlık haklarından yararlanamayan Kürtlerin durumlarının düzeltilmesi için gerekli hukuki alt yapıların çerçevelerini çizip 15 gün içinde hükümetin dikkatine sunacak komisyonlar oluşturulmuş... Çok partili sistem için de aynı şeyin yapılması gündemdeymiş... Allah Allah! Bu sorunların çözüleceğini 10 senedir vaat eden Beşşar Esed, gerekli hukuki altyapıların nasıl oluşturulacağını daha yeni mi sormaya başladı? Bunların teorik çerçevelerini çizdirmek daha şimdi mi geldi aklına? 'Biz bu işleri tam olarak nasıl yapacağız?' diye hiç mi merak etmedi bugüne kadar? 'Teorik hazırlığımızı tamamlayalım ki günü geldiğinde bu reformları vakit kaybetmeden hayata geçirebilelim' demedi mi? Muhteşem bir ciddiyetsizlik!
"Neyse, Beşşar Esed sonunda vaziyeti kurtarıyor işte" diyeceğiz, ama dilimiz buna varmıyor artık. Nasıl varsın? Meclis'teki o konuşmasından sonra Lazkiye'de yine katliam oldu, küçücük bir çocuk bile sokak ortasında kurşunlanarak öldürüldü. "Siyasi tutukluları serbest bırakıyoruz" propagandası yapılırken, her gün birileri bozguncu yahut potansiyel bozguncu diye evlerinden alınıp meçhul yerlere götürülüyor. Zulüm çarkı son sürat dönmeye devam ediyor. Ve sadist kardeşiyle, milletin ensesinde boza pişiren kuzenleriyle, Baas oligarşisiyle yollarını ayırmaya hiç niyetli görünmeyen Beşşar Esed'in reformlarının nereye kadar gideceği, sonuna kadar gitse bile ne işe yarayacağı merak ediliyor. Diyelim ki çok partili demokratik sisteme geçilip serbest seçimlere gidildi, cumhurbaşkanı seçimi de çok adaylı yapıldı; halk Baas Partisi'ne ve Beşşar Esed'e itibar etmediğinde ne olacak? Kardeş-kuzen takımı seçim sonuçlarına 'müdahale' etmeyecek mi? İcabında özel kuvvetler ve muhaberat darbe yapmayacak mı?
Suriye'yi kardeşine, kuzenlerine, Baas Partisi'ne kurban ederken Suriye halkını 'Kahrolsun İsrail, yaşasın direniş!' söylemiyle idare edebileceğini zanneden Beşşar Esed yanılıyor. Filistin'e verdiği destek, İsrail vahşetini aratmayan Baas rejimini bağışlatmaya yetmez. Suriye halkına İsraillilerin Filistinlilere yahut Lübnanlılara davrandığı gibi davranan bu rejim, sağa sola asılan 'Beşşar Esed-Hasan Nasrallah El Ele' posterleriyle sevimli hale getirilemez. Reform adı altında yapılacak makyajlarla da halka beğendirilemez. Suriye halkı salak değil. Onu salak yerine koya koya Suriye'yi bu hale getirdiler. Şimdi, Suriye'yi bu halden çıkarmaya çalışırken de halkı salak yerine koyuyorlar. Ve halk rejime karşı bilendikçe bileniyor.
Üç gündür Şam'dayım. Siz bu satırları okurken Türkiye'ye dönmüş olacağım inşaallah. Şam'da görüp işittiklerimi nasipse gelecek hafta yazacağım.