Günyüzü Apartmanı
Bir hikâye veya romanın isminde “apartman” ibaresi geçiyorsa, o apartmanda ya bir lüks hayat ya bir aşk macerası ya da çeşitli entrikaların çevrildiği olaylar anlatılıyordur.
“Günyüzü Apartmanındakilerin” hayatı ise bu çerçevelerin tamamen dışında, alışılmadık ve bilinmedik yaşam öyküleriyle dolu.
Yoksulu, yetimi, fakiri, fukarayı gözetmek, kollamak ve yardımcı olmak; öncelikle “iman etmeyi” ve “vicdan sahibi” olmayı gerektirir.
Zaten imanı olanın vicdanı vardır. Bu iki haslete sahip olmayanlar için; yoksulun, yetimin, bir manası yoktur.
Onlar sadece lafını ederler, yardımların önünü keserler, yardım edenler ile edilenler arasındaki köprüleri yıkarlar. Bu işlerinden de şeref duyarlar.
Başta ülkemiz olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerindeki yoksulların ve afetlere maruz kalan milletlerin yardımına koşan hayır kurumları bellidir.
¥
Bunların başında; Deniz Feneri, Kimse Yok mu ve İHH gibi hayır kurumları gelir.
Üç yıl öncesine kadar Deniz Feneri, Türkiye öncelikli olarak, dünyanın neresinden imdat sesi gelse o sesi duyar, koşar ve yaraları sarardı.
Deniz Feneri’nin bu gücü, belli mihraklar tarafından baltalandı. Baltalayanların kimler olduğu bilindiği halde onlar kazandı, ihtiyaç sahipleri kaybetti.
Deniz Feneri, bütün hücumlara rağmen, kendisine inanan ve güvenen insanların yardımlarıyla yine yoksullara, yetimlere, dullara, fakir fukaraya yardıma devam ediyor.
İşte bu yardımlardan birisi de Şanlıurfa’da gerçekleşti.
Deniz Feneri gönüllüleri ve Urfa Günyüzü Derneği, şimdilik 12 kimsesiz ve yoksul aileye, 12 dairelik bir apartman yaparak evlerine yerleştirdi.
Günyüzü Apartmanı sakinlerini ve yerleştikleri evleri görmek amacıyla hafta sonu Urfa’daydım.
Yapılan evlerin anahtarlarını teslim etmek için Deniz Feneri Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz ve yönetim kurulu üyesi Coşkun Yıldız da şehirdeydi.
Günyüzü Apartmanına geçmeden önce Urfa sevdam üzerine bir iki kelam edeyim.
¥
Urfa’yı çok severim. Urfa’daki dostlarım hep İbrahimilerdir. Nemrudileri bilmem ve tanımam.
Daha mancınığın olduğu tepeye bile çıkmış değilim.
Çıkarsam; “Belki İbrahim (a.s.) için yakılan ateş havuzunun, gül bahçesi oluşuna ihanet ederim” diye düşünürüm.
Sabahın erken saatinde İbrahim (a.s.)’ın makamındaydık. Efendiler Efendisi (s.a.v.)’in Kutlu Doğumu münasebetiyle tirit yemeği ikramı varmış.
Sabah ezanıyla başlayan tirit ikramı, saat 10’a kadar sürmüş. Yüzbin kişinin katıldığı söylendi.
İbrahimiler büyük bir saygı ve sevgi içerisinde, Efendimiz’in doğumunu kutluyorlardı. Bu büyük coşkuya katılmak bize de nasip oldu.
Urfa’da ikinci ziyaret yerim Harran İlçesi’nde bulunan Harrani Hz.’lerinin türbesidir. Harrani Hz.’lerine varmadan, Urfa’ya gidip gelmiş sayılmam.
Urfa izlenimlerim hakkında daha yazacaklarım var.
Lakin önce Deniz Feneri ve Urfa Günyüzü gönüllülerinin “el değil, ev verdikleri” 12 yoksul anne ve yetimlerinin hikâyesini yazmalıyım.
Yarına inşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.