Türkiye’de Öteki Olmak
Bu haftaki kitabımız Mavi Ufuklar Yayınevi’nden. Yazarı ise Erkam Tufan Aytav.
Eserin giriş sayfasında şu sözler dikkat çekiyor:
“Cumhuriyet ile birlikte tek tip ve içinde farklılıkları barındırmayan bir ulus oluşturulmaya girişildi.”
Yazar Erkam Tufan Aytav, bu meseleyi ülkemizdeki tüm azınlıkları da içine alarak geniş çaplı bir araştırmayı kitaplaştırmış.
Eseri elime alınca aklıma gelen ilk soru şu oldu:
“Bu ülkede kimlere göre kimler öteki?”
Bu soruyu yıllardır resmi ideolojiden “imtiyazlarını temin edenlerin” cephesinden bakarak cevaplamak mümkündür.
Yakın tarihimizi bir sinema filmi gibi seyredip; memleketin tapusunu üzerinde taşıyan çoğunluğun nasıl ötekileştirilmeye mahkûm edildiğini görebiliriz.
¥
Kurtuluş Savaşı’nı kazananlar hangi ruhla topraklarımızı savundu? Allah, Peygamber, Ezan, Kur’an ve Kelime-i Tevhid ruhuyla. Öyle değil miydi?
Birinci Meclisi oluşturanlar, bu memleketin dini ve milli meselelerinde zirveye çıkmış insanlardan oluşuyordu.
Cumhuriyet kuruldu, ikinci meclise, birinci meclisten çok az insan geldi.
Peki; neden, nasıl ve neye göre ötelendiler?
İstiklal Savaşı’nı kazanan ruhun, Ezanı değiştirildi, Kur’an’ı yasaklandı, ibadetleri engellendi, camilerine kilit vuruldu, ahır yapıldı, satıldı.
Daha da önemlisi harf devrimi yapılarak, yarısını savaşlarda kaybettiğimiz halkımızın, yarısının da zihni boşaltıldı.
Ya Kurtuluş Savaşı’na katılan yüzlerce insan daha sonra nasıl bir kabahat işlediler de İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp idam edildiler?
Evet, memleketimizde ne yazık ki azınlıklar da ötelendiler.
Eserin bir yerinde Hrant Dink’le yapılan röportajda Hrant diyor ki;
“Türkçe kitaplarda, ‘Ali top at’ diye öğretirler de neden ‘Agop top at’ diye yazmazlar?”
Hrant haklı. Hrant’ın bu sözü benim de aklıma şu soruyu getirdi:
Özal dönemi ile bir de R. Tayyip Erdoğan hükümetleri hariç, bu ülkede 60 yıldır; Mustafa, Ahmet, Mahmut, Hasan, Hüseyin, Mehmet, Osman, Ömer, Ali, Davut gibi Müslümanlığı çağrıştıran isimlerden büyükelçi, konsolos ve ateşe tayin edilmedi.
Savaşta “Mehmetçik” olarak topraklarını ve halkını savunan “Mehmedim”, barışta ülkesini temsil etmek için adından dolayı sakıncalı bulundu.
Kimmiş öteki ya da ötelenenler?
27 Mayıs, 71 muhtırası, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve ondan sonra devam eden süreçte kimler, kimleri öteki saydılar.
Oysa vicdanını, kalbini, yüreğini, dilini, emeğini Müslümanlaştırmış her vatandaşımıza göre, yeryüzü Allah’ındır ve Allah’ın canlılara bir ikramıdır.
Müslüman halkımız böyle düşünür ve kimsenin ne dinine ne ırkına bakıp, Allah’ın yarattığı insana ya da başka canlılara karşı asla “öteki” muamelesi yapmaz.
Yazıyı kitaptan bir cümleyle bitirelim:
“Bu kitap ile toplumumuzdaki bütün ötekilerin duygu ve düşüncelerini bir arada, iki kapak arasında bulabileceksiniz.”
Eser hakkında bilgi için,
Mavi Ufuk Yayınları: 0212 522 11 44
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.