Kaybedenlerin seçim kampanyaları
“Ben Kemal Kılıçdaroğlu and I approve this message..”
“Niye Türkçe başlayıp İngilizce bitiyor bu slogan?” sorusunun cevabını vereceğim. Ama önce minik bir giriş yapmama izin verin.. CHP biliyorsunuz TV reklamlarıyla birlikte seçim kampanyasını ilk başlatan partilerden biriydi. 84 trilyonluk hazine yardımının en azından yarısından fazlasını bu işe ayırdı CHP.. Zira işi zor kuşkusuz. 2002’den beri ekonomide, dış politikada, çalışma yaşamında falso vermeden yoluna devam etmiş bir AK Parti’den iktidar istemek kolay iş değil. Eskiden olsa, zaten mevcut hükümet başarısız olduğu için, kurarsın kampanyanı yapılmış hatalar üzerine, “biz böyle olmayacağız” dersin, olur-biter. Ama bu dönem öyle bir dönem değil. Hem bir şeyler söylemen lazım, hem seçmeni inandırman lazım. Ve de en önemlisi, yeni Genel Başkan ile girilen ilk seçim.. Yani mevcut yönetimden iktidarı isteyeceksiniz, seçmene yeni bir şey söyleyeceksiniz, bir de kendinizi kabul ettireceksiniz.. Zor, hakikaten zor. İyi bir reklam ajansı ve özgün bir fikir şart.
•
İşte bu koşullarda 12 Haziran’ı bekleyen CHP, kampanyasını en erken başlatan partilerden biri oldu. TV’lerde “ben Kemal Kılıçdaroğlu, işte ben buna inanıyorum” diyen videoları izliyoruz epeydir. Peki aranızda, Amerikan seçimleri sırasında yapılmış kampanyalardan herhangi birini hatırlayan var mı? Kazananları hatırlarsınız (belki). Ama sanırım kaybedenler hakkında fazla bir şey kalmamıştır hafızalarımızda.. Siz zahmet etmeyin, biz sizin için bulduk. Mesela George Bush (Jr)’a karşı seçim kaybeden John Kerry’nin televizyon reklamlarını bulduk.. ve ayrıca, Obama’ya karşı seçim kaybeden John McCain’in de.. Bilin bakalım hangi reklamları hatırlatıyor? “Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu. Ben buna inanıyorum” “I’m John Kerry and I approve this message..” Sadece tabii isimlerini söyleyip kendi politikalarını kendi sesinden anlatmaları, son kareye fotoğraflarıyla imzalarının konması falan değil benzeşen. Doğrudan sanki aynı partinin bu seneki adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ymuş gibi.. John McCain’de de aynısı.. Benim kafama yalnız başka bir şey takılıyor. Bir insan seçim kampanyasında başka kampanyalardan esinlenebilir şüphesiz. Fakat insan kaybedenlerin kampanyalarından esinlenir mi ya hu? Arkadaş sen madem yaptın bir şey, alsana Obama’nın kampanyasını aynen. Sarkozy’yi falan taklit etsene, nasıl kazanmışlar seçimleri?.. Kaybedenlerle ne işin olur senin? Nasıl hedef, nasıl iddia bu?..
•
Bu soruyu sorduğumda, gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu ile televizyon programındaydık. Karahasanoğlu, dikkatlerden kaçırdığımız çok önemli bir ayrıntıyı hatırlattı. CHP’nin, neden kaybedenlerin kampanyalarına imrendiğini özetleyen bir yakın tarih analizi.. “CHP, çok partili yaşama geçtiğimiz 1950’lerden beri yapılan seçimlerin hiç birini kazanabilmiş değil” (yani serbest seçimler yapılmaya başlandığından beri) Gerçek seçimler yani.. 14 Ekim 1973 seçimlerindeki % 33’ü ya da 5 Haziran 1977’deki % 41’i hatırlatanlara sanırım bu rakamlara rağmen tek başlarına hükümet kuramadıklarını söylersek, derdimizi anlatabilmiş oluruz.
•
Demem o ki; zaten kampanyanın bize hitap eden bir tarafı yoktu. Demek ki zaten bizden bir kampanya değilmiş. İçeriğini açıkladıkları zaman itibariyle inançlı kesimle hesaplaşmanın sürdüğünü de görmüş olduk. (bkz. Hurşit Hocaefendi Cuma Fetvası) E içeriği zaten tartışmalı. O zaman, kalın sağlıcakla...