8500 yıllık İstanbul’a dev proje
İstanbul’un ilk kurucusu ve sahibi, Hz. Süleyman(a.s.), son fatihi ve sahibi ise Fatih Sultan Mehmed Han’dır.
Osmanlı Devleti’nin manevi kurucu lideri Şeyh Edebali’nin; Osmanlı Devleti’nin maddi kurucusu Osman Gazi’ye şu tavsiyesi esasında İstanbul içindir.
Edirne ve Bursa Osmanlı’ya başkentlik yaptıktan sonra sıranın İstanbul’a geleceği bilinmektedir.
Osmanlı Devleti’nin uzun ömürlü olabilmesi için Osman Gazi’ye şöyle denilir:
“Ey oğul! Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın...”
Sultan Fatih bu düsturun öğrencisi ve uygulayıcısıdır. İstanbul 600 yıl bu emaneti taşıyanların elinde kaldıysa sebebi bu nasihattir.
Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle İstanbul; yetimlikler, öksüzlükler, sahipsizlikler, ihanetler, yangınlar, işgaller görmüştür.
Son “on beş yıl” içerisinde ise yeniden Hz. Süleyman’ın kurduğu, Fatih’in emaneti şehre sahip çıkılmaya başlanmıştır.
İstanbul tarihinde olduğu gibi artık bir dünya şehridir. Yerlisiyle, yabancısıyla tüm dünyanın göz bebeği haline gelmiştir.
İstanbul elbet bu halini, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın; Sultan Fatih’ten aldığı emanet duygusu ve düşüncesine borçludur.
Siyasi veya fikri düşmanlıklardan dolayı bu söylediklerim kabul görmeyebilir.
Eğer Başbakan olmasaydı bugün İstanbul bir dünya kenti değil, 15 yıl öncesinde olduğu gibi “çöp ve çöl kentiydi.”
...........
İstanbul 8500 yıllık bir tarihin üzerinde kurulu şehirdir. Dünyanın her milletinden fert ya da fertlerin soluklandığı bir beldeyi tayyibedir.
İnsanoğlunun çoğalıp yeryüzüne dağılmaya başladığı günden bu yana İstanbul, “kul bilincindeki insanlara” sunulmuş armağandır ve hep önde, önder şehir olmuştur.
Dünya üzerinde bulunan tarihi şehirler, her inanca göre kutsal değişkenlikler arz ederken; İstanbul, İslam beldesidir ve diğer inançlar bunu kabullenmiştir.
İstanbul’un bu özelliğine de ancak Müslüman bir lider ve Müslüman yöneticiler sahip çıkmıştır.
Dini olmayanın veya bir dine inandığı halde o dine uzak duranların değer yargıları yoktur. Bu yüzden ne insana sahip çıkarlar ne de insanların yaşadıkları mekânlara.
Yerkürede yaşayan tüm ırklar, diller ve inanç sahipleri için İstanbul bir “dünya devi ve evidir.”
Yaşamış veya yaşayan tarihçi, seyyah ve edebiyatçılarının hâlâ tam olarak yazamadığı İstanbul destanını R. Tayyip Erdoğan yazmaktadır.
........
İşte dünyanın en büyük evine sahip çıksa çıksa, ancak Fatih’in misyonunu taşıyan zihniyet sahipleri çıkabilirdi.
Böyle projeler, ancak bu niyetle ortaya konulabilir ve gerçekleştirilebilir.
Başbakan projesini açıklar açıklamaz, televizyon ve internet ekranlarına düşen ilk muhalif sözler hakikaten anlaşılmazdı.
İstanbul için veya memleket için elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan, memleketten ve milletten habersiz ne kadar “avara kişilik” varsa ilk konuşan onlardı.
Şükür ki, Başbakan merdiven altı siyasetçilere aldırış etmeden yoluna devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.