“Çılgın”lar proje üretir... “Yılgın”lar ise lâf!
“Çılgın Proje” lâfının gündeme gelmesinin üzerinden “8 ay” geçti.. Bu süre içinde, herkes “Çılgın Proje”nin ne olduğunu merak etmeye, senaryolar üretmeye ve kendi kafalarındaki “çılgınlık”ları sıralamaya başladı...
Neler söylendi, neler?..
Kimi; Samsun’dan açılacak bir “tünel” ile Karadeniz ile Akdeniz’in birbirine bağlanacağını ve dolayısıyla “Türkiye’nin ikiye bölüneceğini” iddia etti, kimi de “hava taksiciliği”nin başlayacağını!..
Tamam, bunlar da “çılgın projeler”di ama, Başbakan Tayyip Erdoğan, 16 Nisan Cumartesi günü “seçim beyannamesi”ni açıkladığı, yani “2023 Vizyonu”nu deklâre ettiği gün, “spekülasyon”lara son vermiş ve demişti ki;
“Proje, İstanbul’la ilgilidir... Onu da 27 Nisan’da açıklayacağım!”
Bu defa, “yeni senaryolar” üretilmeye başlandı.
O gün demiştim ki;
“Çılgın Proje’nin ne olduğunu merak etmeye gerek yok... Çünkü, Tayyip Erdoğan’ın kendisi, bir Çılgın Türk’tür!.. Bir Çılgın Türk’ten de, ancak çılgın projeler beklenir!”
27 NİSAN... ANLAMLI TARİH!
Derken, 27 Nisan geldi çattı.
Erdoğan, projesini “dün” açıkladı!..
“Tarih”, son derece anlamlı...
Öyle ya;
2007’nin 27 Nisan gecesi, Genelkurmay’ın “internet sitesi”ne, Hükümet’e yönelik bir “muhtıra” konulmuş ve bütün Türkiye, “27 Nisan gecesi”nden itibaren, bu “e-muhtıra”yı konuşmaya başlamıştı... Gazetelerin “28 Nisan” tarihli manşetlerinde “e-muhtıra” vardı...
Hasılı kelâm; 4 yıl öncesinin 27 Nisan’ında bütün Türkiye, “Genelkurmay’ın muhtırası”nı konuşuyordu.
Ayrıntılara girmiyorum.
Dün de 27 Nisan’dı...
Ama bu defa;
Türkiye; “Genelkurmay’ın muhtırası”nı değil, Erdoğan’ın açıkladığı “Çılgın Proje”yi konuşuyor...
Dünkü “internet siteleri”nde “muhtıra” değil, “Çılgın Proje” vardı... 4 yıl önce hemen herkes; “Darbe mi geliyor?” diye sorarken, bugün “Türkiye’nin şahlanması”nı konuşuyor.
28 Nisan 2007’de “e-muhtıra”yı manşet yapan gazeteler, şüphesiz ki, 28 Nisan 2011’de, yani bugün “Çılgın Proje”yi çekecekler manşetlerine...
Dedim ya;
“Anlamlı bir tarih!”
4 yıl öncesinin 27 Nisan’ında “muhtıra”yı konuşan Türkiye, 4 yıl sonrasının 27 Nisan’ında “Çılgın Proje”yi konuşuyor...
Buna “ilâhî tecelli” derler...
ADI AK BOĞAZ OLSUN!
Evet, dün Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde “Çılgın Proje”yi açıkladı Tayyip Erdoğan...
Gerçekten de, “çılgın” bir proje!..
Düşünebiliyor musunuz;
Dünyanın, “içinden deniz geçen tek şehri” olan İstanbul; bu proje ile bir “boğaz”a daha kavuşacak...
Evet, “İstanbul’a 2. Boğaz” yapılacak... Mevcut Boğaz’a “İstanbul Boğazı” diyorduk, uzunluğu “45-50 kilometre” olacak bu yeni boğaza da, herhalde “Erdoğan Boğazı” veya “AK Boğaz” demek yakışır!..
Tayyip Erdoğan, “İkinci Boğaz”ın yerini ve güzergâhını, “arsa spekülatörleri” devreye girip de “rant kavgası”na başlamasınlar diye henüz açıklamadı...
Doğrusu da bu!..
Ama, büyük bir ihtimalle; Silivri-Çatalca arasında bir bölge olacak.
Karadeniz ile Marmara;
Uzunluğu 45-50 kilometre, genişliği 145-150 metre, derinliği 25 metre olacak bir “kanal”la birleşecek... “Proje maliyeti” olarak “15-20 milyar dolarlık bir bütçe”den söz ediliyor ki; “hayalleri kabız olmuş” bazı kişiler “Çok para” derken, “iştah”ları kabaran bazı inşaat firmaları; daha şimdiden; “İnşaatı bize verin, 25-30 milyar dolar vermeye hazırız” demeye başladılar.
Olayın “teknik detay”larına girmiyorum... Bu proje ile, “İstanbul trafiği” rahatlayacak, “gemi trafiği” rahatlayacak, “hava trafiği” rahatlayacak...
Ama, en önemlisi;
Türkiye rahatlayacak...
Çünkü bu “proje”nin içinde “havalimanı” var, “gemi limanı” var.
Bütün dünya tarafından zaten “parmakla gösterilen” İstanbul, artık daha büyük bir “cazibe merkezi” haline gelecek.
‘75 CENT’TEN ‘20 MİLYLAR DOLAR’A!
Haa, “kaynak” nerede?..
Erdoğan dedi ya;
“Kaynak sorunumuz yok!
Biz milletimiz, ülkemiz için hayaller kurduk. Panama Kanalı ile Süveyş Kanalı ve Yunanistan’da Corinth Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek, yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz. Türkiye 2023’e böyle büyük, böyle çılgın, böyle muhteşem bir projeyle girmeyi fazlasıyla hak etmektedir ve bunun adımını attık. Kaynak noktasında bir sıkıntımız yok!”
“Türkiye’nin geldiği nokta”yı düşünebiliyor musunuz?.. “Büyüme”nin nerelere geldiğini görebiliyor musunuz?..
Bundan 30-40 yıl öncesinde, neredeyse “IMF kapıları”nda yatıp-kalkan; bırakın “kredi” almayı, basit bir “IMF memuru”ndan “randevu” almak için bile yalvar-yakar olan Türkiye; o günlerde “75 cente muhtaç” iken, bugün “15-20 milyar dolarlık proje”lere imza atıyor da; “Bana mısın” demiyor!..
Ne “kaynak sorunu” var, ne de “teknolojik” bir engel... Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda “toplu iğne” bile yapamayan Türkiye, bugün “iki denizi birleştiren kanal” inşa edecek...
Neredeen... Nereye?..
Bu Erdoğan, gerçekten de “çılgın” bir adam... Hani, sürekli; “Türkiye sevdalısı” ve “Türkiye delisi” derdim ya, işte gördünüz, “çılgınlık”ta sınır tanımıyor...
Ne ilginç değil mi;
Daha 10 yıl öncesinde, bu güzelim ülke; “Yerinden kalkamayan” başbakanlar tarafından idare ediliyordu, bugün ise “yerinde duramayan” bir başbakan tarafından yönetiliyor.
10 yılda, neredeen, nereye?..
10 yıl önce, “deprem” için, “dünyanın gönderdiği yardım paraları” ile “memur maaşları”nı zor ödeyen Türkiye, bugün “15-20 milyar dolarlık proje” için, “kaynak sorunu yok” diyebiliyor!..
Uçuyor Türkiye...
CHP YAPMAZ, SADECE DÜŞÜNÜR!
Dile kolay, Türkiye, 70 milyonluk dev bir ülke... Bu ülkede, Tayyip Erdoğan gibi “çılgın”lar olduğu gibi, Kemal Kılıçdaroğlu gibi “yılgın” ve “bezgin”ler de olacak elbette!..
Onlar diyecekler ki;
“Türkiye’nin çılgın adamlara değil, düşünen adamlara ihtiyacı var!”
Şu “kafa”ya bakar mısınız;
Adam, “arpacı kumrusu” gibi sürekli “düşünecek” ama, hiçbir iş yapmayacak... Hiçbir adım atmayacak, sadece ve sadece oturup, düşünecek!..
Aslında, hiç yadırgamıyorum Kılıçdaroğlu’nu!.. Çünkü Kılıçdaroğlu kafası; “tipik bir CHP kafası”dır!.. “1940’larda donup kalan bu kafa”ya kalsaydı var ya; Türkiye’de “taş üstüne taş” konulmazdı!..
Bu kafa işbaşında olsaydı;
Ne “Boğaz Köprüsü” yapılırdı, ne “baraj”lar inşa edilirdi, ne de “otoyol”lar...
Hele hatırlayın;
Şu anda ihtiyaca cevap vermeyen Vatan Caddesi yapılırken, İsmet İnönü’nün başını çektiği CHP’liler itiraz etmişti;
“Bu kadar geniş yol yapıp da ne yapacaksınız?.. Oraya uçak mı indireceksiniz?!?”
Bereket ki;
Merhum Adnan Menderes, bu saldırılara direnmiş de, yaptırmış Vatan Caddesi’ni... Yoksa, halimiz nice olurdu?..
Tabiî, Boğaz Köprüsü’nü de unutmuş değiliz... Ona da, Bülent Ecevit’in başını çektiği CHP’liler karşı çıkmıştı.
Ama, şu “ilâhî tecelli”ye bakın ki;
Demirel döneminde yapılan Boğaz Köprüsü’nün üzerinden “ilk geçen” Başbakan Ecevit olmuştu iyi mi?..
Daha nice “icraat” var ki;
“CHP kafası” bunların hepsine karşı çıktı... Hâlâ da karşı çıkıyorlar.
BU İŞ “ODA”CILARA KALSAYDI!
Herhalde TV’lerde izlemişsinizdir;
Özellikle “Oda”cılar, şiddetle karşı çıkıyorlar “Çılgın Proje”ye!..
Buyrun, birkaç örnek:
¥ İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp:
“Bu doğaya müdahaledir, tarihe müdahaledir, kente müdahaledir. Bu anlamda böyle bir proje hem gerçekleştirilebilir değildir, hem de gerçekleştirilebilir olması halinde bunların tartışılması gerekir.”
¥ Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Cemal Saydam: “Doğal olarak oluşmuş bir sistemi öyle yapay müdahaleler yaparsanız, ne olacağını kestiremezsiniz... Doğanın düzeni ile yapay şekilde oynadığınız zaman geri dönüşü olmayan iyi ya da kötü değişimler oluyor.”
¥ TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir: “Bu alanda çok ciddi ekolojik tahribat ve orman katliamı yapılacak, çok ciddi bir kentleşme problemi olacak.”
¥ Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar: “Bütün bir proje olarak bakıldığında, İstanbul’un çok sorunu var, bunları daha da çoğaltacak gibi görünüyor. Hızlanacak bir deniz trafiği Çanakkale Boğazı’nı da risk altına alacaktır.”
Lâfı eğip-bükmeden, hiç kıvırmadan, gayet net söyleyeceğim:
Bu “Oda”cılar ve bu “Plân”cılar var ya; bunlar “Türkiye” ve “İstanbul” için neye “karşı” çıkıyorlar, “neyin yapılmamasını” istiyorlarsa bilesiniz ki, o işler “Türkiye’nin ve İstanbul’un hayrına”dır!..
Bu kadar net söylüyorum.
Bu adamlardan ne köy olur, ne kasaba!.. Bunlar, her şeye karşı çıkarlar, her icraata “İstemezük” derler ama, “icraatın nimetleri”nden de en çok faydalanan onlardır!.
Şunu çok iyi bilin;
Bu adamlar neye “Evet” diyorsa, “Türkiye ve İstanbul’un aleyhine”dir, neye de “Hayır” diyorlarsa, kesinlikle “Türkiye ve İstanbul’un hayrına”dır!..
Çünkü bu “kafa”lar;
“İlk çağlarda donup kalmış kafa”lardır!..
YONTMA TAŞ DEVRİ KAFASI!
Bunlar var ya;
Eğer “Taş Devri”nde yaşıyor olsalardı, kalıbımı basarım ki; dünya, “Yontma Taş Devri”nden, kesinlikle “Cilalı Taş Devri”ne geçemezdi!..
“Tekerleğin icadı”ndan sonra, bugün “tramvay”lar yapıldı ya, bunlar “tekerleğe” de karşı çıkar ve insanlık hâlâ “tabanvay”a devam ederdi!..
Kalkmışlar; bu proje ile “ekolojik denge”nin bozulacağını iddia ediyorlar... Doğru, bu proje ile bir şeyler bozulur... Ama, “ekolojik denge” değil, “ideolojik yenge”ler bozulur!..
Bu “kafa” var ya, bu kafa;
Bereket ki, 1453 İstanbul’unda yaşamamışlar... Eğer o devirde yaşamış olsalardı, Fatih Sultan Mehmed’e de karşı çıkar; “Hıristiyanlar bozulur” diyerek, “İstanbul’un fethi”ne bile ayak diretirlerdi!..
MİMAR SİNAN’DAN... MİMAR SİNAN’A!
“O kafa”nın CHP’deki temsilcisi Kemal Kılıçdaroğlu, bugün kalkmış diyor ki;
“Bu, yeni bir proje değil ki!.. Bu proje bir Osmanlı projesiydi!”
Çok doğru... Sakarya Nehri, Sapanca Gölü ve İzmit Körfezi üzerinden “Marmara ve Karadeniz’in kanal yoluyla birleştirilmesi” projesi, ilk defa Kanuni Sultan Süleyman tarafından gündeme getirilmiş; ne var ki, gerek “para” sorunu ve gerek “savaş”lar sebebiyle hayata geçirilememiştir... Ne ilginçtir ki; bir “Osmanlı Projesi”ni hayata geçirilir hâle getirmek, bir “Osmanlı torunu” olan Tayyip Erdoğan’a kısmet olacaktır!..
Kılıçdaroğlu çatlamasın da ne yapsın??.
Elbette kıskanacak!..
Bu vesileyle, bir “ilginç tevafuk”u daha gündeme getirmek istiyorum.
Kanuni Sultan Süleyman’ın projesine “Mimar Sinan” da katkıda bulunmuştu.
Bugün ise;
Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “çılgın proje”nin ön hazırlıklarını yapan “ünlü mimar”ın adı da, yine “Sinan”dır, iyi mi?!?..
Evet, Mimar Sinan Genim...
Neredeeen... Nereye?..
Proje, Türkiye’ye ve İstanbul’a hayırlı olsun... Emeği geçen bütün herkesi can-ı yürekten kutluyor, “hayırlı iş”lerinde yollarının açık olmasını diliyorum.
“Çılgın” adamlara;
“Çılgın Proje”ler yakışır!..
“Yılgın”lar ise, sadece “düşünür!”
Bir kasetle yıkıldı!
Dedik kendisine; “Büyük lokma yut, ama büyük lâf etme!”... Ama o ne yaptı; bırakın “büyük lâf” etmeyi, “Allah’a isyan” etti... Dedi ki; “Nuh Tufanı bile gelse, MHP’yi yıkamaz!”
Biz de kendisine dedik ki; “Cenab-ı Allah’ı gücendirecek” olursan, “O’nun gazabı”nın ne büyük olduğunu görürsün... Çünkü Cenab-ı Allah, “isyankâr kullarını cezalandırmak” için, “Tufan” değil, Nemrut’a olduğu gibi, bazen bir küçük “sivrisinek” gönderir ve onunla “helâk” eder!..
Daha “dün” yazmıştım bunu... Yazımın daha mürekkebi kurumadan bir haber geldi Ankara’dan...
“MHP’nin Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım ile Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Metin Çobanoğlu’nun kadınlarla âlem yapıp, sevişirkenki kaseti internete düştü!”
Bu görüntüler, MHP’de elbette “deprem”e yol açtı... “Ülkücü”ler, yurdun dört bir tarafından Devlet Bahçeli’yi arayıp, “Senin yol arkadaşların bunlar mı?” diye hesap sordular...
Bugünkü Akit’te; “O kaset MHP’yi yıkar” diye başlık atmaya hazırlanıyorduk ki, Ankara’dan yeni bir haber geldi: “MHP yıkıldı!”
Evet; Recai Yıldırım ve Metin Çobanoğlu, hem “MHP’den istifa” etmişler, hem de “milletvekili adaylığı”ndan çekilmişler!.. Böylece; “tufan” ve “sivrisineğe” bile lüzum kalmadı, Recai Yıldırım, bir “kaset”le yıkıldı!..
Dilerim ki, bundan sonra “Allah’a isyan” etmez!..