Nasıl bir AK Parti?
Dünya perspektifinden AK Parti’yi değerlendirmeye devam ediyoruz. Aradaki bir yazılık kesintiyi yok sayarsak şunu diyorduk: Batı ve doğudan bakıldığında farklı bir Türkiye iktidarı görülüyor. Batının gözündeki İslamcı AK Parti ile Türkiye’den içeriden bakıldığında görünen AK Parti farklı. Birincisi İslamcı, ama iyi yaşanabilir İslamcılık bilgisini yayarken, ikincisi muhafazakar bir parti bilgisini yayıyor. Bu ikisi arada örtüşmüyor da değil, zaman zaman örtüşüyorlar da. Nihayetinde aynı bütünden bir hükümetten bahsediyorsunuz. Ama o hükümetin aktivitelerinden anlaşılan zaman zaman da birbirine zıt şeyler olabiliyor. Bu, gücü elinde tutup bilgi üretenin inisiyatifiyle de alakalı hiç şüphesiz. Söylenenden ziyade söyletenin rolü önemli oluyor. Kimin ne söylediği de. Sen istediğin kadar şu bu de, doğulusun, Oryantın temsilcisisin, o zaman bugünün reel politikasında söylediklerine de bir miktar şüphe ile yaklaşılmasına katlanmak zorunda bırakılıyorsun...
Bugünlerde batıdan bakıldığında Batının batısı Washington’dan bakıldığında görülen AK Parti okumasıyla Doğu’dan Ortadoğu’nun tam göbeğinden bakıldığında okunan AK Parti’nin örtüştüğünden söz etmek mümkün. İstisnai durumları bir tarafa bırakıp konuşursak ve siyaset bilimcilerin imtina etmeleri gerekeni yaparsak yani bir genellemeye başvurursak şu sonuca varabiliriz. AK Parti İslamcı bir çizgide addediliyor. Doğudan da Batıdan da bu böyle.
Batıdan iki bakış açısı var, birbirine zıt hedeflere kilitlenmiş gibi gözükse de aynı bakış açısının farklı tezahürleri de diyebilirsiniz. Buna göre hükümet İslamcıdır ve buna katlanılamaz. Bu görüş İsrail siyasetine endeksli bir okumanın eseridir ve AK Parti’yi anti-semitizme varan suçlamalarla karalar. Neokonzervatiflerin bakış açısı da budur. Diğer yandan aynı yerde kaynak bulan ikinci okumaya göre hükümet İslamcıdır ancak bu katlanılabilir bir İslamcılıktır. Birinciye nazaran daha az ilkesel bakılır buradan dünyaya. Pragmatist bir okumanın sonucudur AK Parti’nin İslamcılığı temsil ettiği görüşü buradan. Bu ikinci görüş AK Parti tarafından açıktan açığa dillendirilmese de kendi de pragmatist bir siyaset yolu çizdiğinden itiraz edilmeden “kullanılabilirdir” de. Türkiye’nin özellikle ikinci AK Parti dönemiyle barizleşen mediyatör, yani arabulucu, yani biraraya getirici, yani barıştırıcı, yani tercüman, yani köprü kuran -atan değil- duruşu da bunun sonucudur.
Doğudan bakıldığında ise halk bazında yapılan bir okumadan söz edebiliriz. Bu kimi nüansları farkeden kimilerini etmeden daha yüzeysel bir okumadır. Yanlış anlaşılmasın batıdan yapılan okumalarda da nüanslar kimi zaman dikkate alınmaz, çoğu zaman bile bile dikkate alınmaz çünkü ortada yürütülmesi gereken bir gündem vardır ve sizin ne olduğunuzdan çok onların size giydirmek istedikleri kimlik önemlidir. Ama doğuda, “insan” endeksli okumada bu yoktur. Burada Osmanlı’nın ruhunu şad eden, Ümmet’i düştüğü yerden kaldıran bir Türkiye okuması hakimdir. Öyle veya böyle, kabul edin veya etmeyin bu böyledir. Davos’la gün yüzüne çıkan süreçte Mavi Marmara dönüm noktasıyla İslamlaşan bir AK Parti. Ortadoğu sokakları böyle diyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.