Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Siyaset-miyaset çılgın-mılgın!

Siyaset-miyaset çılgın-mılgın!

Seçim süreci çok sert başladı: Ortalık toz-duman... O kadar ki, liderler kurdukları “hakaret” cümlelerinin sonunu getirmekte bile zorlanır oldular...
Sayın Kılıçdaroğlu, Zonguldak mitinginde “Benim adımı topluiğne kadar bir yolsuzluğa karıştırırsan ana...” diye başladığı cümleyi yarıda bırakmak zorunda kaldı...
Ama bu cümlenin sonu zaten başından belli: “Ananı al da git”ten beter bir hakaret içeriyor... Böyle siyasi üslup olmaz!

Sayın Bahçeli’yi sorarsanız, bildim bileli sert... Her defasında miting meydanında değil de savaş alanında imiş gibi davranıyor...
“Düşman”larına her seferinde meydan okuyor...
Kimi zaman bozkurtları yanına alıp kovalıyor, kimi zaman “hodri meydan” çekiyor...
Söyler misiniz, bunlar ülkenin hangi derdine deva olur, hangi sorununu çözer? Kızmak, bağırmak, hakaret etmek, aşağılamak fikir değildir ki...
Siyasete öncelikle bir üslup gelmesi gerekiyor: Makul ve mantıklı bir üslup...

Hadi muhalefetin başka malzemesi yok diyelim: Devr-i iktidarlarında ülkeye çivi bile çakmamışlar (hele de CHP’nin 950 öncesine sarkan uzun iktidarıyla sonraki kısa iktidarlarından geriye kalan yokluktur, yoksulluktur, kuyruktur, kıtlıktır, baskıdır); Sayın Başbakan neden bu kadar öfkeli?
Yaptıkları zaten anlatıyor onu, icraatları konuşuyor, iktidarı döneminde gerçekleştirdikleri meydanda, akl-ı selim görüyor, anlıyor, değerlendiriyor...
Ayrıca bağırıp çağırmasına, muhalefete filan sataşmasına gerek yok...
“Onlar başlattı” dileceksiniz, başlatırlar; zira Başbakan’ı kendi sahalarına çekmek istiyorlar. İcraatlarını anlatmak yerine polemik yapmasını istiyorlar...
Düşünün: Sayın Kılıçdaroğlu neyi anlatacak? CHP’nin hangi eserinden söz edecek?..
Toplam otuz yılı aşkın bir süre iktidardaydı... Bunun 27 senesi muhalefetsizdi. Yerle bir olmuş Almanya ile Japonya’nın bile yeniden dirildiği bu yıllarda hiçbir varlık gösteremedi. Hiçbir tesiste imzası yok...
O da çarnâçar bu yokluk atmosferinde yapabileceği tek şeyi yapıyor: Polemiğe sığınıyor... Yani CHP açısından sertlik kaçınılmaz! Ben asıl AK Parti’nin bu oyuna gelmesini anlayamıyorum.
Bence Sayın Başbakan sadece icraatlarını anlatmalı halka, polemiklere cevap vermeyi yardımcılarına ve parti sözcülerine bırakmalı...
Sayın Hüseyin Çelik bunu en iyi şekilde zaten yapıyor.
Metrobüs reklâmları
İstanbul’un bütün üst geçitlerinde metrobüsün ne kadar faydalı bir araç olduğunu belirten afişler vardı bir süre öncesine kadar...
Şu kadar yakıttan, bu kadar zamandan tasarruf... Şu kadar daha az egzoz gazı filan...
Doğru, ancak metrobüse yol açmak için daraltılan yollarda tıkanan trafik yüzünden harcanan zamanın, yakıtın ve oluşan karbondioksit gazının hesabını kim verecek?
Yoksa bunu hiç mi hesaba katmayalım?
YGS diye bir şey
YGS’yi ellerine yüzlerine bulaştırdılar, bu çok açık...
En tepeden yapılan açıklamalar çelişkili. Kimi zaman “kabul”, kimi zaman “red”... Ama her zaman tereddüt yayan bir üslup...
Konuya hâkim olan birinin bu kadar çelişkili açıklamalar yapması kabul edilemez!
Artık Sayın Başkan’ın “haklı” veya “haksız” olması da hiçbir şeyi değiştirmez...
“Şuyuu (söylentisi) vukuundan (olmasından) beter” bir olay yaşanmış ve güven sarsılmıştır.
Çok önce yapılması gereken, hiç olmazsa bu aşamada yapılmalı ve Sayın Başkan istifa etmelidir.
Çılgın proje
Hayırlı olsun ey İstanbul!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi