Özde ‘kardeş’liği tesis
Maddî sıkıntıları aşmak için hazırlanan proje ve planlar kamuoyunda tartışılırken, içten içe bünyeyi zayıflatan hastalıkları unutmuş görünüyoruz.
Herkesin bildiği gibi Türkiye’nin problemlerinin en başında ‘terör’ meselesi geliyor ve bu da hafife alınacak, ertelenecek ya da ötelenecek bir problem değil. Ne edip etmeli, bu belâ ve musîbetten kurtulabilmeliyiz.
Türkiye’yi idare edenler, çeyrek asırdır bu noktada yanlış politikalar uyguladı. Elbette doğru politikalar uygulamak isteyen, en azından bunların farkına varan ve teklif edenler de oldu. Fakat uzun dönemde bu politikalar hayata geçirilemedi. Sıkıntıya çare olacak politikaların uygulama imkânı bulamamasının iç ve dış sebeplerden kaynaklanan ‘bahane’leri de vardır. Neticede ‘terör’ problemi sadece bir bölgeyi değil, bütün bir ülkeyi yakmaya devam etti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, konuyla ilgili çok önemli bir tesbite dikkat çekmiş ve şöyle demiş: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Kürt kardeşlerimizle ilgili sadece kardeşlik edebiyatıyla sorunlar çözülmez. Kardeşlik hukukuna vurgu yapmak gerekiyor. Yani din kardeşliğinin getirdiği bir hukuk var. Bence eskiden olduğu gibi havadan ‘Biz kardeşiz’ bildirileri atmak hiçbir zaman çözüm olmamıştır. Bilâkis onlar da biz de kardeş olduğumuzu biliyoruz. O kardeşlik hukukunun ne olduğunu, karşılıklı oturup konuşmamız lâzım. Kardeşlik ahlâkı diye bir şey var. Kardeşlik hukuku, kardeşlik ahlâkı bütün tarafların dikkate alması gereken bir hukuk ve ahlâktır. Kardeşlik hukuku tek taraflı çiğnenmiyor. Kardeşlik hukukunu sadece Diyarbakır’da ve Hakkari’de değil aynı oranda İstanbul’da Edirne’de, Bursa’da, Mersin’de de anlatmamız gerekiyor.” (AA, 30 Nisan 2011)
Bakınız, yine ‘darbe’lerin ve ‘darbeciler’in yaptığı kötülükler karşımıza çıktı: Görmez’in dikkat çektiği “Havadan ‘Biz kardeşiz’ bildirileri atmak hiçbir zaman çözüm olmamıştır” sözünün ne anlama geldiğini hatırlayan oldu mu? Unutanlar için hatırlatalım ki, 12 Eylül darbesiyle Türkiye’yi kalbinden bıçaklayan darbeciler; bir yanda ‘inançlı insan avı’na çıkarken, öte yanda da Güneydoğu illerinde güya teröre çare olsun diye uçaklarla havadan “Biz kardeşiz” anlamında âyet ve hadis mealleri atıyordu! O günlerde de bunun çare olmayacağı söylenmişti, ama ‘darbeci’de başkasını dinleme alışkanlığı olmadığı için uygulama değişmedi. “Batı”da Kur’ân tefsiri okuyanları fişle, takip et, hapse at; “Doğu”da ise güya tam tersini yap, uçaklarla ayet mealleri at! Bu ikiyüzlülük bir fayda verir mi? Nitekim vermedi, çare olmadı.
Görmez’in dikkat çektiği bir nokta daha var ki o da çok çok önemli. Şöyle demiş: “Kardeşlik hukuku, kardeşlik ahlâkı bütün tarafların dikkate alması gereken bir hukuk ve ahlâktır. Kardeşlik hukuku tek taraflı çiğnenmiyor. Kardeşlik hukukunu sadece Diyarbakır’da ve Hakkâri’de değil aynı oranda İstanbul’da Edirne’de, Bursa’da, Mersin’de de anlatmamız gerekiyor.’’
Herkes “Biz, hepimiz kardeşiz” diyor ama bu “kardeş”ler arasındaki ‘hukuk’un farkında olan yok. “Batı”da yaşayanlar, “doğu”da yaşayanlara; “Biz kardeşiz ha! Ona göre davran” diyor haklı olarak. Peki, “batı”daki “kardeş”ler, “doğu”daki “kardeş”lerine karşı “kardeşçe” davranıyor mu? Yani, kendisini “büyük kardeş” kabul edenler, yanıbaşında sıkıntı çeken “küçük kardeş”lerinin derdiyle hemhal oluyorlar mı?
“Sözde” değil, “özde” kardeşlik için en az “doğu”da yaşayanlar kadar “batı”da yayanlara da “kardeşlik hukuku”nun gerekleri çok iyi anlatılmalı. Bunu başabilirsek terör de, kargaşa da, sıkıntılar da geride kalır. Öyleyse ilk adımı “din âlimleri, kanaat öncüleri” atsın, onu diğer sivil toplum kuruluşları takip etsin! Bu yolla inşaallah “özde kardeşlik” tesis edilmiş olur. Buna gerçekten muhtacız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.