Bin Laden öldü!
Dünya davul zurnayla kutlamada adeta. Obama müjdesini en beklenmedik zamanda patlatıyor. Bin Laden hakkında kişisel veya ulusal anlamda ne düşündüğü bir yana siyasi kariyeri açısından bir kutlamayı hak ettiğine kesin gözüyle bakılıyor. Zira Obama rüzgarı duraksayalı, seçilmesiyle gelen anti-Bush akımı yerini ekonomik krizin fırtınasına bırakıp Obama’yı da yutup içine alalı epey zaman oldu. Sonuç da Obama’nın düşen popüleritesi anlamına geldi. E şimdi hangi lider olursa olsun onun durumundaki bir siyasetçi, istemez mi ki Bin Laden gibi bir balık yakalasın oltasında...
Obama’nın gerinmesi ondan. Obama açısından kazanc iki katlı; her şeyden önce iyi bir ‘spin’ yani dikkati çevirme malzemesiyle karşı karşıya Obama. Her politikacı gibi o da bu nimeti en iyi sekilde değerlendirmekten başka bir şey düşünmüyor. Başına konan bir talih kuşu çünkü. Amerika’nın süper güç olmaktan duraklama devrine geçişinin başlangıcına denk gelen bir başkanlık dönemi bu. Bush döneminin ekonomik mirası altında ezilmesi işten bile değil Obama’nın.
Üzerine bir de dünyayı da peşinden sürüklediği ekonomik kriz eklenince, kimsenin yerinde olmak istemeyeceği kişi oluverdi Barack Obama. Seçimiyle yükselen rakamları o ilk heyecan yok olup yerini ülkenin iç sorunlarına bırakınca o da düşüşe geçti haliyle. Bush dönemi ABD’nin iç sorunlarının ihmali, teröre karşı küresel savaş pahasına ertelenmesi, bekletilmesi, Amerikan halkının da bu konuda sabırlı olması anlamına gelmişti. Oysa şimdi yeni başkanla ülke tekrar içe dönecek, bekletilen sorunlar bir bir çözüme kavuşturulacaktı. En başta ABD’nin uzayan bitmez tükenmez saga’sı olan sağlık poliçesi evrenselleştirilecekti. Olmadı. Bugün Amerika zenginin daha da zenginleştiği fakirin çöplükten bile yemeğe gücünün yetmediği bir zıtlıklar, ekonomik kutuplaşmalar ülkesi.
Üç yüz milyonluk Amerika nüfusunun yaklaşık elli bir milyonu sağlık sigortası olmaksızın yaşıyor. Yani ölseler de kalsalar da devletten alabilecekleri bir sağlık hizmeti yok! Obama bu konuda birkaç atılım yapmaya niyetlendiyse de sonuç vermedi. Yüzüne gözüne bulaştırdı desek haksızlık etmiş de olmayız. ABD ekonomisinin çöküşü, taşınamaz emlak sektoründeki gerileme, kapitalizmle beslenen Amerikan ekonomisini çıkılmayacak bir batağa sürükledi. Obama da halkının gözünde irtifa kaybetti de kaybetti.
Bütün bunlar göz önüne alındığında Bin Laden’in öldürülmesi Obama’ya bir süre de olsa rahat nefes aldıracaktır. Ülke bununla oyalanacak, bayram havası moralleri bir süre yükseltecek, bu da belki de Obama yönetimine zaman kazandıracaktır. Ta ki halk bir kez daha haydi bakalım ne oldu bizim bu işler, işsizlik, harç, borç diyene kadar...
Bin Laden’in öldürülmesiyle Obama’ya ‘rastlayan’ ikinci kazanç (ve daha da önemli olan) da şu: Sıradan birini değil kimilerinin perspektifinden ABD’yi dizleri üzerine çökertmiş, dünyayı yeni bir çağın eşiğine getirmiş, üçüncü dünya savaşını bile akıllara düşürmeye vesile olmuş biri öldürüldü. Bu da ABD halkının gözünde Obama’nın başarı hanesine yazılacak. Amerika on yıllardır dünyanın farklı yerlerinde sirayet eden zulümlere ortak olan, destek veren ve hatta arkasındaki ana sebep olarak addedildi.
Prof. Akbar Ahmed’den alıntı yaparsak İslam dünyası, onurunun ABD elinde yok edildiğini gördü.
Ümmet kaybediyor, kaybettiriliyordu. Usame Bin Laden gibiler de Kur’an-ı Kerim’i literal anlamda okuyarak ABD elinde yok edilen onurlarını İkiz Kuleler’e saldırarak yeniden kazanmak istediler.
Onurlarını kaybettirenlerin onurlarını yıkarak bir karşılık verme yani...
İlginçtir, Akbar Ahmed’in bu okumasına göre Bin Laden ve teröre karşı savaşın mimarı Bush arasında bir parelellik görülüyor ve ikisi de kendi halkının onurunun karşıdaki tarafından yok edilmişliği adına onur restorasyonuna kalkışıyor ve bu da Bin Laden ve Bush’u ortak bir paydada birleştiriyor.
Buna göre ABD, İslam dünyasının izzetiyle oynadı. Karşılığı Bin Laden tarafından verildi. Şimdi ABD, Bin Laden’i öldürdü.
Bakalım gelecek günlerde, nelerle karşılaşacağız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.