Bankacılar Modern Köleler mi?
Günümüz iş dünyasında maaşlı çalışanlar için zaman zaman kullanılan genel bir ifade “modern köleler”. En kaba tabirle fikren çalışan ve genelde hizmet sektöründe yer alan beyaz yakalılar için olduğu kadar bedenen çalışan imalat sektöründeki mavi yakalılar için de kullanılması yadırganmıyor bu tabirin. Ancak en çok ilgiyi dışarıdan bakıldığında belki özenilen beyaz yakalılar için kullanıldığında görüyor. Beyaz yakalılar içinde bu tabir ise sıklıkla bankacılar için kullanılmaya başlandı.
Bankacı dendiğinde bir banka şubesinde çalışan kişi akla geliyor. Bankacılar aslında geçmişte de günümüzde de bu tabiri hak eden çalışanlar olagelmiştir hep. Bunun nedenleri eskiden farklıydı şimdilerde ise daha farklı. Bilgisayarların kullanımda olmadığı yahut bu kadar olmazsa olmaz durumda olmadığı zamanlarda bankacıların her türlü işlemi manuel olarak da kağıt kalemle kaydetmek zorunda olmaları iş yüklerini muazzam arttırıyordu. Şimdilerde ise banka patronlarının her yıl karlarını katlanarak arttırmak istemelerinden kaynaklanıyor iş yükü. Daha fazla kar elde edebilmek için daha fazla satış yapılması gerekiyor ve sürekli artan şekilde bunaltıcı satış hedefleri veriliyor banka çalışanlarına. Eskiden satış kadrosuna verilen bu hedefler artık gişeciler için dahi sıradan oldu ve satış hedefi verilmesi işi şubelerdeki güvenlik görevlilerine ve çaycılara kadar geldi. İşin zıvanadan çıktığı yer ise “karlılık hedeflerinin tutması için şu ürünlerden şu kadar satılması gerekiyor, herkes bunları satacak, kime sattığınız nasıl sattığınız hiç önemli değil” zihniyetiyle iş yapılması. Talebi olmadığı halde ekonomik sicili temiz olan kişilere kredi kartı gönderilmesi, dönem sonlarında vadesiz hesabında para bulunan müşterilerin hesaplarından hesap işletim ücreti kesilmesi artık hepimizin sık karşılaştığı durumlar haline geldi. Karlılık hedeflerinin tutması amacıyla etik değerler ayaklar altına alınarak yanıltıcı bilgilerle “tek amaç her şeye rağmen sadece daha fazla satış” haline getirildi. Bu da neden banka ve bankacı kelimeleri artık geniş bir kesimde nefret uyandırıyor sorusunun cevabı aslında.
% 80’i üniversite mezunu olan ve iki yüz bine yakın çalışanın olduğu sektör, üniversiteden yeni mezunlar arasında rağbet görmeye devam ediyor diğer yandan. Yeni mezunların da çalışacakları kurumları dikkatle araştırarak seçmeleri onlara düşen bir görev oluyor bu durumda. Etik dışı işler yapanların ödüllendirildiği, dışarıdan bakanların saat 17’de kapıların kapanmasıyla işin bittiğini sandığı şubeden akşam sekizden dokuzdan önce sadece izin alınarak çıkılabilen, asgari ücret civarında maaşların yaygın olarak görüldüğü bankaları tanıyarak ayıklamaları gerekiyor.
Tüm bu olumsuz tablo içerisinde az da olsa etik değerlere gerçekten bağlı kurumların da olduğunu söylemek gerekiyor. Personelini sürekli saat 19’dan sonra dahi saatlerce çalıştırdığı tespit edilen şube müdürlerinin bu çalışma tarzını terk etmesi gerektiğini söyleyen, onları ikaz eden bir üst yönetimin de olduğunu bilmek bu ortamda sevindirici. Tablonun olumsuz yanındaki işlemler ve kişiler için otoritenin artık daha fazla seyirci kalmaması gerekiyor. Sektör kar hırsıyla o kadar kendinden geçmiş ki yetkili merciler dur demedikçe bu sevimsiz durum devam edecek gibi görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.