“Devletin bastığı yerde ot bitmez..” derlerdi
Bu lafın tarihi epey eskidir. çocukluğumda duymuşluğum vardır. Rahmetli dedem; “Bunların bastığı yerde ot bitmez..” derdi CHP’lileri kastederek.
Böyle bir sözü işitince ben de kendi çapımda CHP’lilerin bastıkları yerlere bakardım, tuttukları işe, konuştukları kişilere bakardım, hiçbirinde bereketin olmadığını ve değil ot bitmesi, kuru otların bile rüzgarın peşine takılarak orayı terk ettiklerini görürdüm.
Geçenlerde bu sözü Sayın Başbakan da sarf etti. “Artık, devletin bastığı yerde ot bitmez sözü tarihe karışmıştır” dedi. Demek ki; Türkiye’nin her yanında bu söz biliniyor ve CHP zihniyeti için kullanılıyormuş.
“Milletsiz devlet” hayranı bir kısım çevrelerin bu inatlarından vazgeçerek, Anadolu’nun yollarına düşmelerini ve ilçelerden kasabalara, kasabalardan köylere kadar uzanıp, bu milletle bir hasbihal etmeleri gerekir. Bunu yapmadıkları sürece Ankara’dan Türkiye gerçekten onların gördüğü gibi görülebilir.
Onların yerinde kim olsa, Ankara’dan Türkiye’ye bakınca, gerçekten de ortaya; “milletsiz devlet” olabileceği anlaşılır. çünkü devlet demek, millet demek değilse, devlet demek belli çevrelerin; “Benim iki dudağımın arasında” demekse ve böyle söyleyenler, ne pahasına olursa olsun; “Bizim dediğimiz olur” diye, her türlü dayatmayı yapıyorlarsa, elbette “milletsiz devlet” olur, neden olmasın.
Oysa Türkiye’de bir iktidar varsa, millet olduğu için vardır ve iktidar, bir dayatma ile işbaşına gelmemişse ki; demokratik bir şekilde işbaşına gelmiştir. O zaman bu ülkede bir millet vardır ve bu millete ait bir de devlet vardır. O devlet de bütün bir milletin devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir.
Ama yukarıdaki sözün atasözlerimiz arasına girerek nesilden nesile aktarılmasına sebep olanlara göre ise devlet sadece, belli rant sahiplerinin tekelinde olmalıdır. Yani tam bir “açık oy, gizli tasnif” zihniyetidir. İşte bu zihniyete göre “milletsiz devlet” olmalıdır.
Hafta sonu Kırıkkale ve civarındaydım. Devletimiz ve milletimiz için ter dökmüş, şehit ve gazi evladı olarak yetişmiş, sonra kendisi de yine devlet ve millet için şehit evlatlar yetiştirmiş, çarıklı erkan-ı harp dediğimiz ihtiyarlarla sohbet ettim.
Başbakan'ın; “Devletin bastığı yerde ot bitmez sözü tarihe karıştı..” ifadesini çok sevmişler. “Bugünlerimize çok şükür, inşaallah o günler geri gelmez. Gerçi geri gelsin diye uğraşanlar çok, ama artık zaman eski zaman değil, milletin gözü açıldı, memleket ne zaman iki dizinin üstüne gelmeye kalksa, birileri çıkıp diz kapağına vurarak düşürmeye kalkmıştır. Şimdi de bu hükümetin diz kapağına vurulmak isteniyor; fakat Allah’ın izniyle hükümet dayanıklı çıkacak..” diye dilek ve temennide bulunuyorlar.
Onun için derim ki; “milletsiz devlet” özlemi içerisinde olan CHP zihniyeti, ekmeklerini yedikleri, suyunu içtikleri, topraklarından çıkan nimetleri tattıkları bu milletin ocağına varsınlar, bucağını şenlendirsinler, hâl-hatır sorup, milleti tanımaya ve anlamaya çalışsınlar. Bunu yapmakla ne altınları dökülür, ne de gümüşleri.
Vatandaş her şeyin farkında, kime inanacağını ve kime güveneceğini çok iyi biliyor. “Bir şey bilmezmiş” gibi duruşlarının altında öyle çok şey biliyorlar ve memlekette olup bitenlerin farkındalar ki; sadece dizlerinin dibine oturup onları dinlemek dahi kafi.
En çok konuşulan meselelerin başında AK Parti davası geliyor. “Bu memlekette çalışanı döverler” diyor birisi. Bir diğeri, “Ocağımızda ateşimiz, teknede ekmeğimiz vardı, onu çok gördüler” diyor. Bir başkası; “Tarlada tohum, torbada yoğurt, helkede süt vardı, korkarak tohum ekiyoruz, üfleyerek yoğurt yiyoruz, ağzımız yanmasın diye sütü bile elleyemiyoruz” diyor. öteki; “Sana mı düştü canım milletle bu kadar yüz göz olmak, sen de diğerleri gibi, gelen ağam, giden paşam deseydin de keyfine baksaydın ya” diyor.
Daha neler demiyorlar ki; ülkesini ve milletini seven insanların amacı; “Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek..” üzüm yemek isteyenlere biraz kulak verelim, ne kaybederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.