İslamcıların kaybettiği sınav
İslamcıların yahut bir kısım Müslümanların dünya ile imtihanı. Sekiz kelimelik kısa bir gündem maddesi...
Hikayenin 1960'larda bundan elli yıl kadar önce başladığını farz edelim... Vesayet ve arıza rejimi Sünni çoğunluğun tepesine binmiş bin türlü zulüm ve baskı yapıyor. Ceza Kanunu'ndaki 163'üncü madde Demokles'in kılıcı gibi. Dini risaleleri okumak bile ağır cezalık suç. Dindar Müslümanlar rejim için en büyük tehdit ve tehlike oluşturuyor. Bulgaristanlı Ahmed Davudoğlu hoca gibi büyük din alimleri bile hapse atılıyor.
İşte bu karanlıklar içinde İslami bir uyanış hareketi başlıyor. Birtakım Müslüman hocalar, yazarlar, fikir ve aksiyon adamları harekete geçiyor, propagandaya başlıyor. Müslümanlar imanlı elemanlar yetiştirecek, kadrolaşacak, memleketin idaresinde söz sahibi olacak, sonunda Türkiye'de Asr-ı Saadet'e benzer iyi, temiz, adil bir düzen kurulacak.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbeleri ve 28 Şubat post-modern darbesi Müslümanların üzerinden silindir gibi geçiyor. Zulmün, işkencenin bini bir paraya... Gizli Yahudiler, iki kimlikli ve iki dinliler uyanık ve şuurlu Müslümanları hiç affetmiyor, ezdikçe eziyor.
Nihayet ufukta hürriyet fecri başlıyor. Allah Müslümanlara, İslamcılara imkan ve fırsat bahş ediyor...
Facia bundan sonra başlıyor.
Eski idealist mücahitlerin bir kısmı, dün bozuk ve kirli dedikleri düzenin haram nimetlerine aç kurtlar gibi saldırıyor.
Bozuk düzeni değiştirmek, Asr-ı Saadet'i geri getirmek söylemleri unutuluyor.
Bir yağma, bir gulül furyası başlıyor.
Kısa zamanda büyük zengin olanlar.
Gizli hesaplar, gizli kasadarlar.
Müzeyyen kaşaneler, lüks otolar, yazlıklar...
Bir lüks ve israf ki sormayın.
Bir zamanlar Hz. Ömer'in adaleti edebiyatı yapanlar artık ne Asr-ı Saadet'ten, ne Hz. Ömer'den bahs ediyor.
İhaleler... Rüşvetler... Komisyonlar... Riba ve faiz gelirleri...
Şüpheli ve şaibeli işler...
Hani bu düzen bozuktu?
Hani bu düzenin yerine adil, hak, düzgün bir düzen gelecekti?
Maalesef bir kısım Müslümanlar ve İslamcılar dünya imtihanını kaybetmişlerdir.
Dünya, para, zenginlik, makam mevki, riyaset, ün, alkış, lüks, sefahat imtihanı...
Onlar Kur'ana iman ettiklerini, Peygamberi örnek tuttuklarını iddia ediyorlar. Kur'an dünya hayatının bir sınav, bir oyun olduğunu açıkça haber vermiyor mu? Peygamber dünya konusunda iman edenleri uyarmıyor mu?
Çok dehşetli, çok hazin, çok ibretli, çok feci, çok şeni, çok üzücü bir manzara karşısındayız.
Bir kesim kendi şahsi zenginlikleri ve nefsaniyetleri uğrunda İslam davasını satmıştır.
Bu büyük ihanetin hesabı dünyada görülür mü?
Bence görülür, bir sille yerler, bir darbeye uğrarlar ve perişan olurlar.
Asıl hesap kitap Mahkeme-i Kübra'dadır.
Yaptıkları hep yazılıyor... Kiramen katibin...
Bu adamlar nasıl hesap verecekler?
Bunu düşünmüş olsalardı, böyle yaparlar mıydı?
*(İkinci yazı)
Bin Ladin'in Ardından
BENDENİZ, bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak Bin Ladin'in baskına uğrayıp öldürülmesi karşısında nasıl bir tepki verir, ne gibi duygulara kapılırım?.. Öncelikle şunu söyleyeyim: Bir Müslüman olarak onun cesedinin (iddia doğruysa) denize atılmış olmasını kınıyorum. Evrensel etik kuralları ve hukuk böyle bir şeye izin vermez. Bin Ladin Müslümandı ve cesedinin dini kurallara göre toprağa gömülmesi gerekirdi. Amerikalılar maalesef kural mural dinlemiyor.
New York'taki İkiz kulelerin yıkılması hadisesinden sonra Bin Ladin'in uzun yıllar yakalanamamış olması ABD için büyük bir başarısızlıktır.
Bin Ladin ABD'ye karşı başarılı olmuş mudur? Olmuştur. Dünyanın en güçlü devletini korku içinde titretmiş, belini kırmıştır.
Onun öldürülmesinden sonra terör bitecek midir? Kesinlikle bitmeyeceği kanaatindeyim. Daha da artarak devam edecektir.
Bin Ladin'in intikamını almak isteyecekler midir? Bunda da şüphe yoktur.
Bin Ladin Pakistan topraklarında ABD güçleri tarafından öldürüldü. Bu ne demektir? Pakistan'ın bir tür işgal altında olduğu demek değil midir?
Bin Ladin'e sempatim var mı?.. Olduğunu söyleyemem. Çünkü ben teröre karşı olan Sünni bir Müslümanım. Cihada evet, teröre hayır.
Bin Ladin tarihe geçmiştir.
Bin Ladin'in İkiz Kuleler vak'asından sonra on yıldan fazla yaşaması neyi gösteriyor?.. Dünya semasındaki casus uydulara, korkunç istihbarat ağına rağmen herkesin yakalanamayacağını gösteriyor.
ABD dünya hakimiyetini devam ettirebilir mi? Ettiremez... 2016 yılında iktisat ve finans üstünlüğünü Çin'e kaptıracağı söyleniyor.
ABD yıkılmaya mahkum mudur?.. Müslümanlara zulm etmeye, adaletten sapmaya, İsrail'i ve Siyonizmi kayıtsız şartsız desteklemeye devam ettiği takdirde kesinlikle yıkılacaktır.
Nasıl ve ne zaman yıkılacaktır?.. Bu hususta bir şey söyleyemem, gaybı bilemem.
Sovyetler Birliği nasıl yıkıldı ve dağıldı ise ABD de şu veya bu şekilde yıkılacaktır.
Yıkılmaktan kurtulamaz mı?.. Kurtulabilir, daha fazla yaşayabilir ama bunun için adaletle hükm etmesi, Müslümanlara zulm ve düşmanlık etmemesi gerekir.
ABD'nin zulm ettiğini nereden çıkartıyorsun?.. Bu soru doğrusu çok safça ve gülünç. Guantanamo'daki Müslüman tutsaklara bakınız yeter.