Türkler ve Kürtler: ‘Ayrılık var çıkan falda’ mı diyeceğiz!
Güneydoğu’da tırmanan gerilimi seçim dönemine özgü gören yorumcular var.
Ben bu değerlendirmeye katılmıyorum.
Kürt Sorunu Türkiye’nin Doğusu ve Batısı arasında kalıcı olmaya aday bir yarılmaya dönüşüyor.
Çünkü Kürtler adına siyaset yapan ve bölgede ciddi bir seçmen tabanına dayanan BDP ve PKK, bölge halkı adına temel bazı talepler dile getiriyor.
Demokratik Özerklik, Güneydoğu Bölgesi için yerel yönetim reformunun ötesine geçen bir yönetim biçimi öngörüyor.
Kürtler, ana dilde eğitim, vergi toplama ve harcama hakkı, bölgesel simge kullanma hakkı, zabıta gücü gibi haklar istiyor.
Bu talepleri sadece demokratik meşruiyet zemininde dile getirmiyor, silahlı bir güçle gündemde tutuyor.
Türkiye’nin Batısı ise bırakın bu hakları kabul etmeyi, seslendirilmesine bile katlanamıyor.
Burada seçmenin tercih ettiği parti açısından da bir fark görülmüyor, AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisinin ortak bir duruşu var.
Asgari bir müşterekte buluşma ihtimali giderek güçleşiyor.
Bu tabloya Abdullah Öcalan’ın iddia ettiği gibi, 15 Haziran’dan sonra büyük bir şiddet dalgası eklenecek olursa, sorunun aşılmasının daha da zorlaşacağını hatta imkansız hale gelebileceğini söyleyebiliriz.
Bu tabloyu aşmakta kilit isim Abdullah Öcalan.
Kendisiyle ilgili görüşünüz ne olursa olsun, Öcalan’ın Kürt Sorunu veya Kürt kardeşlerimizin sorununun çözümünde en önemli isim olduğunu kabul etmek durumundasınız.
Öcalan, Kürt meselesinin halli kadar, kendi kişisel konumunu düzeltme derdinde.
Öncelikli hedefi normal bir cezaevine nakil, makul bir süre sonra da ev hapsi uygulamasını sağlamak.
Devlet şu anda kendisiyle belli bir müzakereyi sürdürüyor.
Öcalan da uzun süredir örgütle doğrudan temas imkanı olmamasına rağmen, kadrolar üzerindeki etkisini sürdürebiliyor.
Suriye’deki gelişmeler mevcut rejimin çökmesine yolaçarsa, örgüt içindeki sertlik yanlısı Suriyeliler’in gücünün artması öngörülebilir.
Yani Öcalan kartının bile kullanım süreci sınırlı.
Bu kart elden çıkar veya etkisini yitirirse, sonuç şiddet ortamının daha şiddetlenmesi ve birarada yaşama koşullarının ortadan kalkmasıyla sonuçlanabilir.
Ankara’nın elinde sorunu asgari bir müşterekte çözmek konusunda bir şans var.
Öcalan’ın yakalanmasının ardından kaçan fırsatın bu kez kaçmaması gerekir..
İki kaset, iki tavır
Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen kaset ortaya çıktığında, daha doğrusu kısa bir süre için internete sızdırıldığında bir kısım medya bunu manşetlere taşımıştı.
Ayıplar gibi görünüp Baykal’ı istifaya zorladılar.
Şimdi MHP’li kimi vekillerin benzer kasetleri ortalıkta.
Aynı medya sipere yatmış durumda.
Türkiye’de medya bunun için itibarsız ve güvensiz.
İlke değil çıkar ağır bastıkça da bu tablo değişmeyecek.
Son maç sendromu
Karabükspor maçını yüreğimiz ağzımızda izledik açıkçası.
Trabzonspor’un Bucaspor önünde erken öne geçmesi ekran önündeki bizleri iyice gerdi.
Geçen yılki son maç krizini yeniden yaşama riski son haftaya kadar sadece oyuncular üzerinde değil, biz seyirciler üzerinde bir baskı unsuru olmaya devam edecek.
İkinciliğin büyük başarısızlık kabul edildiği bir kültürde, aynı sonucu iki yıl üstüste yaşamak yıkıcı olabilir.
Takdir etmemiz gereken bir tablo var aslında ortada.
Bu takım ligi hangi sırada bitirirse bitirsin özellikle ligin 2’nci yarısında ortaya koyduğu performansla her türlü takdiri haketti.
Onun için kıymetini bilelim.