Fetih
Nakba'ya ve onu aşma umudumuza dair anlamlı sözler ararken, Suriyeli şair Nizar Kabbani'nin "Fetih" şiirini hatırladım.
Sözü üstad Kabbani'ye bırakıyorum...
***
I
Öldürüldükten sonra
Namazımız kılındıktan gömüldükten sonra
Kemiklerimiz ufalandıktan sonra
Ayaklarımız odun çürüğüne dönüştükten sonra
Gövdemiz bozulduktan sonra
Açlığımızdan susuzluğumuzdan sonra
Tövbemizden küfrümüzden sonra
Şundan sonra
Bundan sonra
Nice acılardan
Fetih geldi bize
Yarada açan güzel bir çiçek gibi
Akan soğuk su gibi
Sulayan tuz çölünü
Ve ansızın
Çırparak kefenlerimizi kalktık ayağa
Ve ansızın
Yüce Mesih gibi uyandık ölümden sonra
II
Geliyor gecikenler
Buğday tanesinde limon çiçeğinde
Geliyorlar ağaçlardan
Rüzgârdan
Dallardan
Sözlerimizin içinden geliyorlar
Seslerimizin içinden geliyorlar
Annelerimizin gözyaşlarından
Ölümümüzle akan gözlerin yaşından
Geliyor gecikenler
Geliyor ta kendileri
Rıza kapısından Allah'ın, Zeytin Dağı'ndan
Geliyorlar iyilik gibi selva gibi gökten
Çocukların kanından
Bileziklerinden annelerin
Dinginleştiriyorlar geceyi, ağaçları, eşyayı
Bitiyor güzel hüznümüzden
Koca koca ağaçlar
Doğuyor tanın aralığından
Peygamber ışıkları
Ne bir kimliği var
Onların ne adları
Ama geliyorlar
Ama geliyorlar
III
Ey fetih ey kaybolduktan sonraki kıyımız
Ey geceyarısı parlayan güneş
Acılarımızdan çarpıntılarımızdan sonra
Ey önbahar deprenişi bizde kuruduktan sonra
Hep senden okuduk okuduklarımızı
Elli yüz yıl büyüdük seninle
Ve kalktık ayağa
Ve çiçeklendi yaşamımız
Kuruduktan suyumuz çekildikten sonra
Ey fetih ey güzel atımız
Taşıyan alnının akıtmasında
Öpücüğü ve yüceliği Gazze'yi Kudüs'ü kuşları tarlaları
Buharlı bakışlarında
Gezdiren ovayı
Ey suyumuz
Ey kar'ımız
Ey kuruyan güzelliğimiz
Ey nicedir yüzünü beklediğimiz çocuk yağmur gibi
Ey fetih Mekkeyiz biz
Bekleyen Peygamber'i
IV
Ey fetih yıllar var hâlâ
Böğrümüzde İsrail hançeri hâlâ
Arıyoruz mezarlarımızı karanlıkta
Gidip geliyoruz hâlâ
Budalalıklarımız arasında
Uyuşukluğumuzun çamurunda
"Sabır kurtuluşun anahtarıdır"
İnanıyoruz da
Sanıyoruz ki Tanrı gökten
Gönderecek bizi yurdumuza
Sanıyoruz ki kurtuluş
Bir velîme bir düğün yemeği bize
Oturuyoruz koltuklarımızda
Yıllardır oturuyoruz hâlâ
Birleşmiş Milletler doruğunda
Ondan istiyoruz sütü tahini
Acımayı
Ateş balığını
Kullanılmış giysileri
Ve harcıyoruz bilgeliğimizi hâlâ
Ağzımızda
"Sabır kurtuluşun anahtarıdır"
Kurşun, yani yalnız kurşun
Sabrı yücelten kurtuluşa
V
Tanrım!
Yadsıyoruz iyilerden olmayı bundan böyle
İyiler hep öldürüldü
Çaldı ülkemizi onlar
Öldürdü çocuklarımızı onlar
Hoşgör bizi tanrım katil olacağız
Ey öçalma duygumuz
Yadsıyoruz taylar gibi başıboş kalmayı
Ey davulumuz
Ey horozumuz
Ey azığımız
Atıyoruz artık sarhoşluğu bungunluğu
Ey bizim olan şiir
Öfkelen
Ey bizim olan düzyazı
Kız
Ey akıl kükre
Yaşadığımız çağ öfke çağı
Ey kin yüklen yakıcılığını
Bir sığıntı parçası olmamamız için
(İşgal Altında / Nizar Kabbani / Türkçesi: Turan Koç - İbrahim Demirci /Rey Yayıncılık, Kayseri 1996)