Alanya’da “Ufuk Turu Toplantıları”
Batı’da NGO, bizde STK diye adlandırılan Sivil Toplum Kuruluşları’nın sosyal etkinliği ve siyasi gücü, ileri ülkelerde ve gelişmiş toplumlarda inkar edilemez önemdedir.
Aslında bu kuruluşlara “Gönüllü Teşekküller” demek daha doğru olacaktır ama yaygın kullanım böyle olduğu için, biz de bu ismi kullanmak durumunda kalıyoruz maalesef.
Özellikle batı toplumlarında sivil toplum kuruluşları, devlet ve hükümet karşıtı tutum ve davranışlarıyla bilinirler. Bunlar, sivil toplumu devlet otoritesine karşı adeta korumakla görevlidirler. Gerçekten de, devletin yasalarınca korunamayan halkın haklarını, STK’lar korumaya çalışır. Bu yüzden STK’lar, devletten ve hükümetten bağımsız olmak zorundadırlar.
***
Ancak, ülkemizde durum çok farklıdır.
“Hükümet dışı” bir organizasyonun veya “devlet karşıtı” bir yapılanmanın hayat bulması ve hayatiyetini devam ettirmesi, Türkiye şartlarında hemen hemen imkansız gibidir. Bu yüzden, batıda anlaşılan ve uygulanan manada bir sivil toplum faaliyetinden bahsetmek, ülkemizde mümkün olmaz.
Böyle olmakla birlikte, zengin tarihi mirasımız gereği sivil toplum hareketleri bizde hiçbir zaman durmamış, bugün de cemiyet, dernek, vakıf adı altında binlerce sivil kuruluşumuz icra-ı faaliyet etmektedirler.
Bunlar arasında, siyasi, iktisadi, fikri, dini, edebi, kültürel pek çok alanda ciddi çalışmalar yapanlar vardır. Ama, çakma isimler adı altında karanlık işler çevirenler de maalesef yok değildir.
Aynı inancı ve ideali paylaşan, bazen de aynı hizmet alanında çalışan pek çok sivil toplum kuruluşunun ayrı ayrı isimler altında ve ayrı kulvarlarda faaliyet yapması, ülkemizde hep tartışma konusu olmuştur.
Bunların tek çatı altında birleşmesi gerektiğini söyleyerek, bunu gerçekleştirmek için geçmişte hayli çaba sarf edenler de olmuştur. Ama, bir türlü başaramamışlardır. Oysa, sivil toplum çatıları ne kadar fazla olursa, üye sayısı ne kadar çok olursa hükümetlere veya devletlere karşı o kadar güçlü olurlar.
Bu gerçeği yıllar öncesinde gören Konyalı kanaat önderleri, akıllı bir strateji ile mevcut sivil toplum kuruluşlarını olduğu gibi kabul ederek “herkes kendi kulvarında hizmetine devam etsin ve fakat biz bu toplum için başkaca müştereken ne yapalım?” sorusuna cevap aramış ve bunun için bir araya gelmişlerdir.
Geçmişi 2000’li yılların çok öncesine dayanan bu birliktelik, “ufuk turu toplantıları” gibi çok hayırlı bir çalışmayı da beraberinde getirmiştir. Başlangıçtan bu yana bu toplantılara katılanları isim isim zikretmek pek mümkün değildir ama bugün Türkiye’nin eğitimine, kültürüne, ekonomisine, siyasetine ve hukuk sistemine yön veren önemli bir entelektüel kadronun bu hizmette görev aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
***
Konya’da filizlenen ve Türkiye’nin dört bir yanına dal budak salmış olan bu yapılanma, her yıl Türkiye’yi kucaklayan yapısıyla bir “genel kongre” havasında gerçekleşmektedir. Bu yıl 8'incisi düzenlenen "Ufuk Turu Toplantıları"na 69 ilden yaklaşık 100 temsilcinin katılması, bu çalışmanın nerelere taşındığının da somut göstergesidir.
Ulusal ve uluslararası bazda düzenlenen toplantılar bu yıl 18-22 Mayıs aralığında Alanya Bera Otel'de yapılacaktır. Toplantının ana konusu; “Değerlerin Dönüşümü ve Ahlaki Çözülme” olarak belirlenmiştir.
Ben de bu önemli toplantıyı izlemek üzere inşaallah orada olacağım ve değerlendirmelerimi dönüşte sizlerle paylaşacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.