PKK ve BDP Ateşle Oynuyor
Materyalist ve Sosyalist Kürtçüler PKK adı altında yıllardır sürdürdükleri terörist ırkçılık mücadelelerinde iç ve dış güçlerin de desteğiyle bir yere kadar geldiler. Doğunun mazlum kimi Kürtleri, çaresiz bırakılmış lığın şaşkınlığı ile “bir hak arama mücadelesi” diyerek, kimileri dee korkutulmuşluğun aczi ile ne yazık ki kısmen bunlara destek verdi.
Bu hükümete kadar Doğunun gördüğü zulümler ancak kendi dağlarında ve vadilerinde yankılandı durdu. İlk defa bir hükümet samimi olarak “demokratik açılm”ı başlatırken bunlara sordu:
“Ne istiyorsunuz?”
Biz de şahidiz, isteklerini sıraladılar:
“Etnik milliyetçiliğe son verilsin. Kürt varlığı kabul edilsin. Anayasal vatandaşlık getirilsin. Yani herkes “Türk” değil, “Türkiyeli” tabiri kullanılsın.
Yeni bir Anayasa yapılsın ve demokratik hak ve hürriyetler güvence altına alınsın. Demokratik kurumların güçlenmesi ve ilişkilerde demokratik aktörlerin seferber edilmesi sağlansın.
Dilimizi istiyoruz. Resmi dil Türkçe olsun. Ama eğitim dahil bizim dilimiz de hayat sahnesinde olsun.
1923 yılı ölçü alınarak değiştirilen yer isimleri tekrar iade edilsin.
Yerel yönetimler bölgeye bırakılsın.
Kürtçe özel radyo, tv. basın yayın olsun.
Kuzey Irak’a vize kolaylığı getirilsin.
Geniş kapsamlı bir af çıkarılsın.”
Bugün bu isteklerin çoğu verilmiştir. Sırayla gidersek mesela etnik milliyetçilik gerilemiştir. Bütün bütün bitmediyse, bunda PKK’nın sorumluluğu da vardır. Bunu düşünmek gerek.
Yeni bir Anayasa gündemdedir. Halk nasıl istiyorsa öyle olacağını herkes ifade ediyor. Şu anda yapılacak bir şey yok. Bekleyip göreceğiz.
Kürtçe her yerde serbest oldu. Eğitim dili olarak seçmeli veya Kürdoloji konusunda kimse sorun çıkarmıyor. Ancak eğitimin tamamında Kürtçe olması benimsenmiyor. Acaba Kürtler için bu hayırlı mı olur? Bu konu onlar arasında bile tartışmalı.
1923 yılı ölçü alınarak değiştirilen yer isimleri tekrar iade edilmesinde sorun yok. Belediye meclisi isterse, değişiklik mümkün kılındı.
Kürtçe özel radyo, tv. basın yayın olsun istekleri de gerçekleşti.
Kuzey Irak’la ilişkiler iyileşti.
Yerel yönetimler aslında bölgeye bırakılacaktı, ama A. Necdet Sezer bunu veto etti. Şimdi başbakan yeni bir proje dillendiriyor. Buna göre şehirler, kaza ve kasabalarıyla tek yönetime kavuşuyorlar. Bakalım ayrıntılar nasıl olacak.
Burada gerçekleşmeyen sadece eğitimin Kürtçe olması ile geniş kapsamlı bir af isteği. Aslında af da gerçekleşecekti, ama BDP Kandilden gelenleri zafer şovuna çevirerek bunu baltaladı maalesef.
Şunu demek istiyorum, bugün Kürtlerin bu haklı isteklerinin çoğu karşılanmıştır. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan buna bakarak “Kürt meselesi yoktur” dedi. Bence demek istediği “artık yok, zira biz gerekeni yaparak bitirdik” idi. Ama o da yanlış anlaşıldı. Keşke Başbakan da maksadını doğru dürüst ifade edebilseydi. Ama bu açılımın süreceği byanları da verilmeye devam etmektedir.
Peki, şimdi bu hükümete bunca iyi işinden ötürü Kürtler teşekkür mü edecek, yoksa cezalandıracak mı? Bakıp göreceğiz. Bildiğimiz bir hakikat var, nimet şükür görürse, artırılır. Nankörlük bereketsizliktir, nimetin zevaline sebeptir.
Bu çok önemlidir. Zira hükümet bunu yaparken bazıları şöyle diyordu: “Bunların isteğinin sonu gelmez. Bunları verirsin, arkasından başka şeyler isterler.”
Şimdi görünürde haklı gibiler de. BDP eski isteklerini unuttu, “Apo serbest kalsın, özerklik olsun” diyor.
“Gibisi ne öyleyse?” diyenlere, daha önce dediğimi derim: “Herkese hakkını vereceksin. Hatta istemese de vereceksin.”
Şimdi anlaşılıyor ki BDP derin odaklarla işbirliği halinde huzurumuzun ve demokrasinin altını oyuyor. Birden bire yol kesmeler, şehir basmalar, nokta tuzaklar ve büyük operasyonlar yapılıyor. Tam da seçime giderken…
Bu bir fitne hareketidir. Fitne ise katilden beterdir. Ateşle oynayanlar, bazen kontrolü elinden kaçırırlar ve büyük yangınlara sebep olurlar. Fitne ve ateş, tıpkı azgın sular gibi, oyuna gelmez.
Bu fitne ateşini en etkin söndürebilecek olanlar, doğuda ve batıda yaşayan samimi Müslüman Kürt kardeşlerimizdir. Bu Kürtçü Marksist, Leninist, laik örgüt ve partileri reddederek bu aziz vatanı büyük bir yangından kurtarabilirler.
Değilse, çıkan fitne ateşinden akıllar baştan öylesine gider ki, Kürtler de Türkler de baş başa verseler, kimsenin yapabileceği bir şey kalmadan kıyametimiz kopabilir.
Allah Teâlâ bunu asla göstermesin diye dua ediyorum. Sizler de ediniz lütfen.