Seçim savaşları
Seçim var mı...
Bir var gibi bir yok gibi. Hem var hem de yok. Heyecan yok. Bu konuda hemen hemen herkes hemfikir denebilir. Sebepleri üzerinde durmak gerekir. Heyecan yok çünkü sonucu belli bir seçime giriliyor kanısı yaygın halkımız arasında. AK Parti’yi bir kere daha iktidarda öngörüyor halk yani. Erdoğan açık ara önde yani. Seveni de var sevmeyeni de ama bu hükümetin iktidarda olmasına rağmen yıpranmak şöyle dursun puanlarını arttırmış olması ilkler arasında. Geçen seçim de öyle olmadı mı... O zaman iki seçenek var karşımızda: Ya bu adamlar iyi hizmet götürüyorlar bu halka ki -birçok konuda böyle olduğunu düşünüyorum, bazı temel konularda da yozlaşmaya çanak tuttuklarını veya görmezden geldiklerini- ya da durumu idare ediyorlar. Öyle veya böyle Türkiye yine AK Parti demeye hazırlanıyor... Okunan bu.
Heyecan yok. Belki de bunun bu seferki sebebi “hep aynı hep aynı” atışma retoriklerinin olması. İktidar partisi kendine güvenli. Atışları yapan, gündemi oluşturan pozisyonda. Muhalefet defansta. Oysa ki Türkiye tam tersine alışkındı. İktidar ancak laf yetiştirir, kendini koruma amaçlı manevralarla dans ederdi. Şimdi durum farklı. AK Parti gündem üzerindeki tekelini koruyor. CHP bir miktar silkindi mi bilemem. Baykal CHP’si muhalefetsizlik rehavetiyle muzdaripti, Kılıçdaroğlu Gandi mandi deyip bir heyecan oluşturabilecek gibiydi ki Gandi’yle benzerliği simayı ve gözlükleri geçemedi. Etro gömlek noktayı koymuş oldu. Parti içi yeni kimlik arayışları da dışarıdan bakanlar için istikrarsızlık olarak algılandı. Hatırlayınız Kürt sorununu biz çözeriz dedi CHP. Sonra başörtüsü sorununu. Sencer Ayata’ya hazırlattıkları raporları düşünün. E ne oldu? Nerede raporlarınızın sonuçları... Bunlara dayandırılan eylem planınız diye sormazlar mı adama... Gürsel Tekin bir miktar umut ışığı oluyor derken onu da susturdular. Kendini tekzip ettirttiler. Geçenlerde o da “Meclis’te başörtüsü sorunu yaşanmaz” deyiverdi ki hiç zaman kaybetmeden aynı gün içinde kulağını çekiverdiler... Bugün Kılıçdaroğlu şehir şehir dolaşıp seçim turlarında bol keseden konuşabiliyor... “Şunu da biz çözeriz, bunu da biz çözeriz” diye haykırıyor. Dün bir kanala kulak kabarttım. Bir mitingte yine dert yanıyordu: “Bizi geçmişte ayrıştırdılar, kimimizi etnik kimliğimizle böldüler, kimimizi kılık kıyafetimizle böldüler” diyordu ve ekliyordu: “Hepsini bitireceğim, insan Allah’ın yarattığı varlıktır. Başımızın üstünde yeri vardır!” Biri kalkıp da “Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatıdır” dese ne olacak Sayın Kılıçdaroğlu. “Ne yaptınız ki ne yapacaksınız” diye sormazlar mı insana?
Sormazlar mı diyorum, aslında burada bir eleştiriyi de AK Partililer hak ediyor. Bazen halkımız kadar dikkatli olmuyor siyasiler. Bu noktada teşkilat içi rehavet de anlaşılır gibi değil. Bizim bildiğimiz, gördüğümüz teşkilatta takip mekanizmasının tıkır tıkır işlemesi, her verilen sözün, edilen lafın takipçisi olmaktı. CHP liderliği rapor diyor, biz çözeriz diyor, buna AK Parti’den kaç tane cevap geliyor?.. Oysa elde çok malzeme var. Tutarsızlıklar da cabası.
Bir iktidar partisinin kendine güvenmesi, yaptıklarını bir bir sayması, gurur duyması iyi, ama aklı selim der ki işi şansa bırakmamak gerekir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.