Çömez’den “Ergenekon” mesajı!..
Bugünlerde, Deniz Baykal’la görüşmek suretiyle gündeme gelmeyi başaran Dr. Turhan çömez ilginç bir sima…
Karteldeki malûm dönmenin “askerlikten yırtmasını” sağlamak için “dalağını aldığından” başlayın…
Ergenekonculuğuna, derin devlet uzantılığına kadar dünyanın iddiası ortaya atıldı…
Ve… Kendisi de… Malûm buluşmalarıyla, bilhassa “Ergenekon bağlantısına” ilişkin iddiaların kuvvet kazanmasına yol açtı!..
çömez; bu “acayip” ilişkilere bulaştı mı?..
Aksi ispatlanana kadar “masumiyetin esas olduğu” ilkesinden hareketle, olumsuz bir yaklaşımda bulunmayalım.
Ancak;
Bu Ergenekon meselesinin öyle “geçiştirilebilecek” türden olmadığını da belirtelim…
Herhangi bir vatandaşın hele hele Sayın çömez gibi vekillik yapmış bir vatandaşın (bırakın destek olmayı, birlikte hareket etmeyi) “Ergenekon” adlı “terör örgütü”ne kesin ifadelerle cephe almaması kabul edilebilir mi?..
Efendim, merak bu ya…
Bilhassa Ergenekon meselesinde nasıl bir tavır sergileyeceğini öğrenmek ve bu arada üzerinde durmak istediğim farklı konulara ilişkin sorular yöneltmek üzere görüştüm kendisiyle…
En çok merak ettiğim sona kaldı…
Böyle bir “ayak üstü” söyleşi işte:
—Sayın çömez, ne haber?..
—İyiyim Sayın Arseven, siz nasılsınız?
—Karşılıklı olarak acelemiz var galiba… Fazla vaktinizi almadan birkaç soru yöneltmek isterim: Sayın Erdoğan’ın özel Kalem Müdürü olarak görev yaptığınız dönemden başlayalım… Hatta Tayyip Bey’le tanışmanızdan…
—Tayyip Bey’le 90’lı yılların başında tanıştım…
—Ne vesileyle tanıştınız?..
—Bir dost meclisinde tanıştık..
—özel Kalem oluşunuz?..
—Parti kurulunca sağolsunlar beni davet ettiler... Bu görevi 14 ay yürüttüm...
—Bu süre içinde, özel Kalem Müdürü olarak “Patron”la aranızda bir sıkıntı yaşandı mı?..
—Benim ne özel kalem müdürlüğüm döneminde ne de sonrasında Sayın Başbakan’ın şahsıyla ilgili bir sorunum oldu. Olması da düşünülemez.
—Karizmatik insanlarla çalışmak zordur…
—Hayır, hayır… Son derece nazik, son derece uyumlu ve verimli bir çalışma dönemi geçirdik.
—Nasıl anlatırsınız kendisini?..
—Tayyip Bey, son derece müşfik, sabırlı, çalışkan ve iyi bir yöneticidir.
—Birileri, özel Kalem Müdürlüğü döneminizdeki bazı “sırları” bir kitapta toparlamanızı telkin ve tavsiye ediyor…
—Bunlar son derece yanlış ve çirkin yaklaşımlar. Ben o dönemi benim için çok önemli kazanımlar getirmiş bir dönem olarak görüyorum. Sayın Başbakan’ın şahsına büyük saygım vardır. Benim hayatımda verimli ve anlamlı bir dönem olarak kalacaktır o günler. Hiç kimse Sayın Başbakan’ın şahsıyla ilgili benim ağzımdan ne bir söz duymuştur, ne de duyacaktır.
—Sayın Başbakan vekil adayı olmanıza karşı çıkmıştı bildiğim kadarıyla…
—Kendisi benimle yakın çalışmayı devam ettirmek için özel Kalem’de kalmamı istedi. O dönemde çok iyi bir çalışma birlikteliğimiz vardı.
—Vekilliğiniz boyunca Sayın Başbakan’la karşı karşıya geldiniz. Ağır eleştirileriniz oldu…
—Hayır, şahsıyla ilgili beş yıllık dönem içinde bir tek cümle çıkmamıştır. Benim eleştirdiklerim, dış politika ve yolsuzluklara ilişkin bazı tavırlardır. Bu arada…
—Evet?..
—Bilmiyorum, yazmaya cesaret edebilecek misiniz?..
—Ne demek, ahlaki ve hukuki olan her şeyi yazabiliriz… Kimseyle pazarlığımız filan yok, bunu herkes bilir…
—Sizin gazetede, “Amerika artık dost değil!..” diye bir beyânım çıktı. Sayın Başbakan’ın danışmanları beni Davos’tan aradılar ve “Başbakan’ın talimatıdır” diye bunu yalanlamamı, ‘söylemedim’ dememi istediler!..
—O dönemlerde Sayın Başbakan’ın etrafında olan birtakım zâtlarla ilgili tepkiniz vardı, öyle mi?..
—Onları şimdi konuşmak istemem. Ancak şunu ifade edeyim ki, Sayın Başbakan’ın şahsıyla ilgili bir polemiğe girmem asla düşünülemez. Böyle bir şey olmamıştır, olmayacaktır.
—Sayın Baykal’la neler görüştünüz?
—Herhangi bir şey değil. Kongreden çıkmış, bir hayırlı olsun ziyareti…
—Baykal’la çalışabilir misiniz?..
—Hayır.
—Niçin?..
—Bu Parti’nin politikasıyla, benim görüşlerim arasında çok önemli farklar var.
—Mesela hangi noktalarda CHP gibi düşünmüyorsunuz?..
—Bunları teker teker sıralamak istemem. Genel olarak, CHP ile aramızda büyük görüş farkları var.
—Günün birinde birliktelik.. Olamaz mı?..
—Görüş farkları büyük.
—Bir yerinde bulunabileceğiniz bir siyasi hareket var mı?..
—Aradığım kalitede bir siyasi oluşum Türkiye’de mevcut değil.
— ‘Belki olabilir’ dediğiniz bir parti var mı?..
—Fikri olarak yakın bulduğum partiler var. Ben AK Parti programının altına bugün de imza atarım. Ancak parti içi bazı uygulamalar görüşlerimle örtüşmüyor. Hak ve özgürlükler alanında daha fazla çalışmalar yapılabilirdi.
—Ergenekon dosyasıyla adınız irtibatlandırılıyor…
—Siz de irtibatlandırıyorsunuz!..
—Tamam, irtibatlandırıyor olalım… Ne diyeceksiniz, Ergenekon ve siz… Ben bu oluşum hakkında en ağır ifadeleri kullanabiliyorum… Siz… Ergenekon hakkında ne düşünüyorsunuz?
—Bu ülkede hangi yasadışı organizasyon, şebeke varsa, hangi çete varsa topyekün el birliği ile üzerine gidilmeli ve derhal tasfiye edilmeli. Derhal!..
—Ergenekon?..
—Ergenekon’la ilgili bütün iddiaların derhal açıklığa kavuşmasını, bütün bağlantıların ortaya çıkartılmasını arzu ediyorum.
—Ergenekon üzerine ucu nereye, kimlere dayanırsa dayansın, gidilmeli mi sizce?.. Tekrar edeyim; ucu nereye kadar dayanırsa dayansın!..
—Sonuna kadar gidilmeli. Ucu kime gidiyorsa, kim orada bu şekilde kirli işlere bulaşmışsa, kim yasadışı bir çalışma içine girmişse, kim siyasi otoriteyi sandık dışında belli etmeye kalkmışsa…
-Kim darbeye tevessül etmişse…
-Evet… Sonuna kadar gidilip gereği yapılmalı…
-Bunları sizden duymak ne güzel…
-Görüşüm bu!..
•
Nasıl?..
Sayın çömez’in “Ergenokon’a yönelik tepkisi” sizce yeterli mi?..
Bana “fena değil” gibi geldi…
Beğenmedinizse…
“Doz”u biraz artırmasını istirham edebiliriz…
Malûm, aynı zamanda iyi hekimdir…
Bundan dolayı da,
“Doz”un hangi noktaya kadar arttırılabileceğini ve hangi noktadan sonra “tehlikeli” hale geleceğini çok iyi bilir!..