‘Osmanlı Milletler Topluluğu’
İngiltere Kraliçesi’nin Türkiye’yi ziyareti, medyada siyaset ve magazin haberlerinin başköşesine kuruldu. AYM Başkan Vekili Osman Paksüt’ün evhamı, son iki günde Kraliçe’yi sollasa da, tonton Kraliçe’nin ziyareti hâlâ gündemi işgale devam ediyor.
Kraliçe’nin, özellikle Bursa Yeşil Cami’de başı örtülü Kuran dinlemesi, Müslüman Türk halkının gönlünü fethetti. Kraliçe’nin Kuran dinlemesinin, bazı suiniyetli paranoyakların iddia ettiği gibi Türkiye’yi artık lâik devlet olarak görmemesinden ya da bir kısım safdilin zannettiği şekilde oğlu Prens Charles gibi İslâma olan âlakasından kaynaklandığını sanmıyoruz. İngiltere Kraliçesi, bu jestiyle ‘İngiliz Milletler Topluluğu’ndaki Müslümanlara ve Türk halkına sempati mesajı vererek politika yapmıştır.
***
İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations), Büyük Britanya İmparatorluğu’na dahil olan devletlerle sonradan bu topluluğa katılan toplam 54 devletten meydana geliyor. Bu topluluk, karşılıklı siyasî, kültürel ve özellikle ekonomik münasebetlerin güçlendirilmesini sağlıyor. Böyle bir oluşumun, İngiltere’ye ne derece önemli bir statü kazandırdığını izah etmeye lüzum yoktur.
İngiltere Kraliçesi’nin ziyaretini takip ederken, aklımıza milletimizin kurduğu muhteşem cihan devleti, Osmanlı İmparatorluğu geldi. Devlet-i Aliyye, 624 yıl yaşamış ve en geniş sınırlara ulaştığı nokta olan 17. asır sonlarında yüzölçümü 24 milyon km≤’yi bulmuştu. Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altındaki topraklarda bugün 45 ülke, nüfuzu ve etkisi altındaki topraklarda ise 31 ülke bulunmaktadır. Daha da çarpıcı göstergelerle ifade edilirse, bugün Osmanlı’nın hâkimiyeti ve etkisi altındaki coğrafyada 76 ülke ve devlet bulunmakta; bunların yüzölçümlerinin dünya geneline oranı yüzde 37,8; burada
yaşayan nüfusun dünya nüfusuna oranı ise yüzde 40,1 olmaktadır (Prof. Dr. Ramazan özey).
İşte böyle bir İmparatorluğun en tabió ve meşrû vârisi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Vatandaşı olmakla övündüğümüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, Osmanlı’nın en önemli miraslarıdır. Cumhuriyetimizin yönetim şekli elbette Osmanlı’dan farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti yepyeni bir devlettir ve siyasî bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı
değildir. Ancak, tarihin devamlılığı çerçevesinde, Osmanlı’nın sosyal, ekonomik ve kültürel mirasını devraldığımız, ideolojik peşin hükümlerden sıyrılarak kabul etmemiz gereken bir gerçektir.
Lâkin ne yazık ki, Cumhuriyet döneminde ‘mîsak-ı millî’ teranesiyle kendimizi sınırlarımız içine hapsettik ve basit bir Balkan ya da Ortadoğu ülkesi imişçesine pasif
bir diplomasiyle yetindik.
***
2005’te Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika, ‘Osmanlı Devleti’nin bıraktığı boşluk doldurulamadı. Güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzenine her zamankinden çok ihtiyacımız var. İngiltere eski sömürgeleriyle Commonwealth’i kurdu; düzeni devam ettiriyor. Osmanlı bizi sömürmedi; niye biz Osmanlı düzenini devam ettirmeyelim?’ diye sordu ve ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun kurulmasını teklif ederek, Ortadoğu’da çözümün Türkiye’de olduğunu söyledi. Bu konuda, birçok devlet adamının ve siyaset bilimcinin beyanları vardır.
Yeni binyılın başlangıcında, artık egemen devletleri başka bir devletin hâkimiyeti altına sokmak mümkün değildir. Ancak genel eğilimin, zannedilenin aksine, ‘mikro milliyetçilik’ etkisiyle bölünme değil, ‘büyük şemsiyeler’ altında birleşme olduğu ortaya çıkmıştır.
Ortadoğu’da ve Osmanlı Coğrafyası’nda barışın tesis edilmesi ve terörün engellenebilmesi, ancak bu bölgedeki halkla tarihî, dinî ve kültürel beraberliği olan Türkiye’nin önderliğinde gerçekleştirilebilir. ABD’nin süper güç olması, Irak
örneğinde görüldüğü gibi, zorla barış ve huzuru sağlayarak terörü önlemesi için yeterli değildir. Lâkin, bu konuda Türkiye’nin de kararlı, azimli, cesaretli ve hazırlıklı
olması lâzımdır. 1 Mart Tezkeresi esnasında sergilenen şaşkın ve mütereddit politikalarla, Türkiye’nin yeniden ‘Osmanlı vizyonu’na sahip olması imkânsızdır.
***
‘Büyük Ortadoğu Projesi’, ancak ‘Büyük Osmanlı Projesi’ hâlinde düşünülürse barış ve huzurun sağlanması mümkün olabilir. Bunun için de, ilk merhalede ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’nun kurulması şarttır. Bu topluluğa, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika ve Güney Doğu Asya’dan üyeler sağlanabilecek; bu yeni oluşum, hem Türkiye’ye lâyık olduğu statüyü kazandıracak, hem de dünya barışına katkıda bulunabilecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.