Batılıya hayran, Doğuluya feveran..
Söz konusu insanlıksa ve her insanın, Hz. Adem’den geldiğine inanıyorsak, insan üstüne laf söylenecekse, insanı ve insanlığı, en iyi Doğulu ilim adamlarının ve Müslümanların anladığını ve anlattığını söylemek mümkündür.
“Kendi kültürünü; bilmeyenlerin, öğrenmeyenlerin ve benimsemeyenlerin kültürlerini yabancı kültürler istila eder ve kabul ettirir” düsturunca, bugün ülkemizde kültür ve medeniyet adına Batı kültürü ve güya medeniyeti revaçta.
Batılı bir ülkede azıcık kalmışlarımızda müthiş bir Batı hayranlığı ve Doğu'ya karşı da feveranlık görmekteyiz. çıktığı kabuğu beğenmemeyi kültür ve medeniyet sanan bu zavallılarımız konuşurken, meramlarını anlatırken, Türkçe ifadelerinin yanına bir de İngilizce'sini koyunca, dinleyenlerin kendilerine hayran olduklarını zanneder ve ne kadar komik olduklarının farkına varmazlar.
Oysa Mevlana Hz.'nin dediği gibi, “Siz ne kadar çok anlatırsanız anlatın, bilirseniz bilin, karşınızdaki kendince anlayacaktır, o yüzden anlatacaklarınız sade ve anlaşılır olsun. Bir de onun mayasına uygun olsun” mealinde bir uyarı yapar.
Yabancılaşmak, yabancılaşmayı bir medeniyet ve kültür projesi kabul etmek, kendi değerlerinden ve kıymetlerinden yoksun kalmayı da ayrıca “entelektüel” pozlarıyla kabullenmek, kişinin kendisiyle ve yaratılış gayesiyle bir problemi olduğuna işaret eder.
‘Söz konusu insanlıksa..’ demiştim yazının başında. Bir zamanlar dünya bizden insanlık öğrenirken, biz de şimdi dünyadan insanlık dersi almaya başladık. Bunun sebebi, yine üst satırlarda izah etmeye çalıştığım gibi, kendimiz olamamak ve kendimizden uzaklaşmaktır.
Bu kadar lafı, Fatih Sultan Mehmet’e getirmek ve onun bir fermanını sizlerle paylaşmak için ettim. Her sayısını hararetle takip ettiğim “Genç Dergi” pek çok mevzuyu okuyucularına maharetle sunar. En çok beğendim köşe ise “Can Damlaları” sayfasıdır. Şimdi bu sayfada kısa bir gezinti yaparak, insanlık ne demekmiş görelim.
“Bugün hususiyle birçok Batılı tarafından Müslümanların medeniyetsiz, terörist ve insan haklarını ihlâl eden barbar bir toplum gibi gösterilmeye çalışıldığı bir dönemde, Müslümanların gayr-i Müslim teb’alarına gösterdikleri saygı, hürmet ve müsamahayı ortaya koyan bir belgeyi gündeme taşımak faydalı olacaktır.
Zira çok önemli bir insan hakları bildirgesi konumundaki bu fermana, maalesef dünya medyasında ilgi gösterilmemesi, hatta görmezden gelinmesi bizi buna sevk etmiştir. Bu belge, bundan tam 545 yıl önce dedemiz Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Bosna’nın fethiyle birlikte orada yaşayan Hıristiyan teb’a için imzalanmıştır.
Fatih’in bu fermanı, Başkent Saraybosna’dan 50 km. uzaklıkta bulunan Fonitsa’da bir dağın yamacındaki manastırda hâlâ orijinal olarak bulunmaktadır. Bu fermanın (ahitnamenin) insan hakları evrensel beyannamesinin ilanından 485 yıl önce imzalanıp, uygulanmaya konulması, dünyaya insan hakları adına çok önemli mesajlar vermektedir.
Fermanın sadeleştirilmiş şekli şöyledir:
“Ben ki Sultan Mehmet Han'ım. Herkes bilmelidir ki ve bu fermanımla buyurdum ki; Bosna ruhbanlarına ve kiliselerine kimse mani olmasın, onlara eziyet vermesin. Onlar memleketimde korkusuzca ve huzur içinde yaşasınlar. Kaçmak isteyenler de emniyet içinde gidecekleri yere gitsinler.
Memleketimize gelenler de korkusuzca yaşayıp kiliselerinde rahatça ibadet etsinler. Ve vezirlerimden, idarecilerimden ve bütün memleket halkımdan hiçbir kimse, bu din adamlarına (rahiplere) ve hatta dışarıdan gelen kimselere müdahale edip, onların canlarına, mallarına ve kiliselerine zarar verip incitmesin.
Büyük bir yeminle söylüyorum ki; yeri ve göğü yaratan Cenab-ı Hak için, Kur’an-ı Kerim hakkı için, Peygamber Efendimiz'in hakkı için ve 124 bin Peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç hakkı için sakın hiçbir kimse bu yazdıklarıma muhalefet etmesin! Madem ki bu insanlar benim emrime itaati kabul ediyorlar, siz de bu yazılanlara uymalısınız. Bunu böyle bilesiniz!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.