Bu yazıyı lütfen dikkatli okuyun
önce şunu belirteyim ki, “ben” merkezli olmaktan her zaman Allah’a sığınırım.. Ve böyle olmayı da herkese tavsiye ederim.. Nereden çıktı şimdi bu ifadeler?.. Valla, ben de bilmiyorum, birden bire içimden geldi..
Böyle bir giriş yaptıktan sonra gelelim bugünkü yazımıza..
Yazımı yazdıktan sonra dikkatlice tekrar okudum ve hoşuma gittiğini açık yüreklilikle söyleyebilirim..
Bakalım sizler de beğenecek misiniz?..
Futbol.. Futbol.. Futbol..
Takılmış gidiyoruz.. Bozuk plak gibi.. Sanki başka spor branşı yok!.. Diyen ne güzel demiş; “Ali binmiş alamete, gidiyor kıyamete” diye!.. İnanın pek doğru söylemiş..
Neyse, lig sona erdi de kurtulduk!.. 34 hafta, dile kolay.. Kupa maçları, Avrupa maçları, Milli müsabakalar derken, nereden baksanız 100’ün üzerinde maç izliyoruz.. Bunları yorumlarken de olaya kendi penceremizden bakıyoruz..
Yani, kendimizce neyi ne kadar görebildiysek.. Ya da, bizce ne doğruysa..
Bazen bizim gördüklerimiz kimilerine göre yanlış oluyor.. Ardından da anında görüntü veren okuyucularımız oluyor.. “Sami Bey, bu kadar Fenerbahçelilik olur mu?..” Ya da; “Sami abi, biz seni Fenerli bilirdik ama sen buz gibi Galatasaraylıymışsın!.. Bugünkü yazın neydi abi öyle?.. Fener düşmanlığının bu kadarına da pes!..” (Galatasaray’ın şampiyonluğu belli olduktan sonra yazdığımız şampiyonu tebrik yazısına bu mealde mesajlar gelmişti)..
Mesajların hepsini okuyorum.. 0kurken de gülümsüyorum. Gerçekten zor meslek.. Hani derler ya; “Ne Musa’ya, ne İsa’ya” diye, bizimkisi aynen öyle işte..
Tabii, bir de madalyonun tersi var.. Kimileri tarafından da alkışlanıyoruz.. Yazılarımızı kesip duvara asan okuyucularımız var.. Kendileri ifade ediyorlar.. Bizi yolda görüp sarılıp sahip çıkanlar var.. özellikle de Anadolu’ya gittiğimizde çok sık başımıza geliyor.. Evine davet edenleri mi ararsınız, ille de yemek yedirmek isteyenleri mi, nişan yüzüğünü takmamızı arzu edenleri mi, sana şehri gezdirelim Sami abi, diyenleri mi.. Neler neler!..
Mutlu oluyoruz tabiiki.. Hepsinin gözlerinden öpüyorum.. Ama, Allah şahittir ki, yazılarımızı beğenmeyenlere de taraflı bulanlara da gönül koymuyorum!.. 0 kişilerin de, beni yere göğe sığdıramadıklarını söyleyen okuyucularım kadar kalbimde yerleri var.. öyle ya!.. 0kuyucu olmazsa yazarın ne ehemmiyeti var?.. Beğenilelim veya beğenilmeyelim, neticede okunuyoruz.. Şöyle ya da böyle pekçok yazı yazmışız.. Fakat ne arayan var ne de soran!.. Müsbet, menfi, kimse ne mesaj gönderiyor, ne görüş bildiriyor.. Bu da olmaz!.. 0 zaman okunmayan kişi olduğumuz ortaya çıkar ki, bu tarz da bize uymaz..
Böyle bir hasbihalde bulunduktan sonra işi daha derinleştirelim..
Ve soralım;
Spor sadece futbol mudur, değerli okuyucularım?..
Hakikaten nedir spor?..
İçinde birçok branşı barındıran bir etkinlik midir, yoksa sadece meşin topun peşinden koşulan bir futbol olayı mıdır?..
çeyrek miktar basket midir, çok az da voleybol mudur?..
Nedir sahi?..
0ysa sporun birkaç tanımı var.. Hemen bir tanesini söyleyelim..
Spor kişinin ruhi ve bedeni gelişimini düzenleyen bir etkinlik gibi görünmekle beraber, çağmızın en büyük sosyal faaliyetlerinden biridir!..
Spor, ahlaki kaideleriyle de, barışın, kardeşliğin ve dostluğun, en sağlam köprülerindendir!..
Tabii, sporun içinde pekçok branş var!.. Ama biz de dahil herkes, futbolun peşine takılmış gidiyor!.. Bu da ister istemez sporla uğraşan insanlarda kaliteyi düşürüyor.. Eski spor yazarlarına baktığımızda, o insanlar, futbolun dışında öteki dallardan da haberdarlardı.. Şimdi öyle mi?.. 0rtalık, futboldan başka branşla ilgilenmeyen, Fener, Galatasaray, Beşiktaş’tan gayrı da takım izlemeyen, bir sürü “az şekerli” kalemle dolu!..
Yazarlar açısından durum böyle,.. Peki, izleyiciler açısından nasıl?..
Tek taraflı olmaz tabii, bir de taraftar noktasından bakalım..
Kişi, kendi takımından başkasını görmüyor.. Görse de düşmanca görüyor.. Sevmek istemiyor!.. Tanımak istemiyor!.. Tuttuğu takımdan başkası mı?.. Gebersin isterse!..
Böyle taraftarlık olmaz!.. Böyle sporseverlik hele hiç olmaz!.. Yoktu eskiden böyle insanlar.. Bir anda türediler.. Mantar gibi bittiler.. Atıcılıkta işler ne alemde, çim hokeyinde hangi ülke zirvede, yüzmede, atletizmde, boksta, güreşte, durumlar ne?.. İnanın haberi yok insanların!.. Varsa yoksa futbol.. Varsa yoksa benim takımıma gol olmasın!..
Kıymetli okuyularım, bunları neden yazdım?..
İstiyorum ki, bu ülkenin insanları, sporu, tanımına uygun algılasın.. Ve birbirlerini de gerçekten sevsin.. Siyasette sevsin.. Sosyal faaliyetlerde sevsin.. Sporda sevsin..
Kısacası; birbirlerine destek verenlerin ülkesi olsun bu aziz memleket!..
Tolerans.. Bir başka ifadeyle, hoşgörü.. Güzel diyaloglar.. Ve de eskilerin tabiriyle; lisan-i münasip..
Fındık kabuğunu doldurmayan işlerden ötürü birbirinin kalbini kırmayan, yerlere tükürmeyen, kılığına kıyafetine dikkat eden, birbirlerine selam veren, temiz olan, darda kalmış komşusuna kendi öz akrabası gibi sahip çıkan, seviyeli, seciyeli, ahlaklı, şefkatli, saygılı, kibar, nazik, zarif insanların yaşadığı bir ülke olmalı Türkiye’miz!..
0lur mu acaba?..
İnşallah olur..
Dileğimiz, duamız, bu şekilde..