Başbakan Erdoğan Kürtlere ne sundu?
Bilhassa PKK-BDP çizgisinin, CHP ile resmi olmasa da pratikte ittifak kurması... Her fırsatta AK Parti'ye saldırırken, CHP'ye arka çıkması... Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu'nun salı günü Diyarbakır'da miting yapması... Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitingini daha da merak uyandırıcı hale getirmişti.
Acaba Erdoğan neler söyleyecekti?
Başbakan'ı taşıyan Ana uçağı seçim yasakları başlamadan önce, dün saat 13.00'te Diyarbakır'a uçacaktı.
İstanbul trafiği yüzünden, kalkışa yarım saat kala Atatürk Havalimanı'nın VIP salonuna nihayet ulaştığımda, boşuna telaş ettiği anladım:
Başbakan Erdoğan, bekleme salonundaki ekranda, İstanbul, Diyarbakır ve İzmir için hazırladıkları özel projeleri anlatıyordu.
Yani daha Diyarbakır'a gitmeden ve mitingde söyleyecekleri dinlemeden, Başbakan'ın hayallerinin yaklaşık yarısını biliyorduk!
***
Yine de Diyarbakır önemliydi: Çünkü burası çok boyutlu bir siyasi sorunun merkezi. "Kürt Sorunu" dendiğinde de akla Diyarbakır geliyor, "PKK Sorunu" dendiğinde de...
Normal programdan bir buçuk saat sonra kente vardık. Az sonra kara bulutlar kocaman damlalarını tepemize göndermeye başladı. Acaba İstasyon Meydanı'nı dolduranları kaçırtacak mıydı?
Hayır. Yağmur çabuk geçti. Diyarbakırlılar alanı çoktan doldurmuş, hatta yoğunluktan ve yorgunluktan bayılmalar bile başlamıştı.
Sunucunun, diğer sıfatların yanı sıra, "Büyük Usta" diye takdim ettiği Tayyip Erdoğan, halklar arasındaki "ortak noktalara" değinerek başladı konuşmasına...
Kürt (ve Türk) ulusalcılığının ayrıştırıcılığına karşı, Başbakan "birleştirici" bir söylem tutturdu.
Peki, neydi bu söylem? Elbette ki İslam dini... Ulusalcıların çatlattığı kardeşliği, ancak inançlar yapıştırabilirdi. Bu noktada ünlü, "Biz Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü severiz" söylemini kullandı.
***
İkinci birleştirici nokta ise tarihti: Türklerle Kürtlerin ortak tarihi...
Selahattin Eyyubi'den... Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşmış Kürt ve Türklerden söz etti Erdoğan...
Sık sık BDP'ye yüklenen Erdoğan, "Onlar insan değil, Kürt arıyor" dedi ve şöyle devam etti: "Ne Türk milleti, ne Kürt milleti... Biz insanı seviyoruz" dedi.
Öldürülen Kürt imamdan, saldırıya uğrayan Kürt imam-hatip öğrencilerinden söz ettikten sonra konuyu BDP'ye bağladı Erdoğan: "Niye böyle yapıyorlar? Çünkü onlar 'Kürtlerin dini Zerdüştlüktür' diyorlar."
Bundan üç beş yıl öncesi olsa, Erdoğan'ın sözleri laikçi başsavcıların kaşlarının kalkmasına yol açar, kapatma hazırlıkları başlar, askerci medya "İşte irtica" diye yaygarayı kopartırdı.
Halbuki bugün PKK şiddeti ve BDP'nin Kürt ulusalcılığı karşısında İslam dini, çok önemli bir "toplumsal çimento" olarak ortaya çıkıyor.
***
Başbakan Erdoğan'ın öne sürdüğü üçüncü faktör ise AKP'nin alametifarikası haline gelen yatırımlardı, kalkınma felsefesiydi...
Duble yolardan, hastanelerden, Dicle kıyısına kurulacak yaşam merkezlerinden, mevcut askeri havaalanı ile alakası olmayan, yeni ve modern bir havaalanından bahsetti Erdoğan... GAP ve Silvan projelerinden...
"Şu anda bakanlarımız, tam 71 tesisin açılışını yapıyor" dedi Başbakan. Diyarbakırspor'u Süper Lig'de görmek istediğini belirtirken 30 binlik stat sözü verdi.
"Müjde" diyerek sunduğu proje ise bütün okullara kara tahta yerine akıllı tahtaydı. (Bir ara anlatırım, müthiş bir şey bu akıllı tahta denilen büyük dijital ders ekranı.)
Şapkadan çıkan tavşan ise bence bütün öğrencilere bedava verilecek olan elektronik kitaptı.
Elektronik kitap sayesinde gerekli tüm kitaplar, tablet bilgisayara benzeyen alete sığacak.
Toparlarsak... Başbakan, PKK-BDP çizgisinin ulusalcılığına karşı, Kürt vatandaşlara ortak inançlarımızı, ortak tarihimizi ve kalkınan Türkiye'den alacakları payı sundu.
Hangisinin daha önemli olduğunu 12 Haziran'da göreceğiz ama benim daha söyleyeceklerim var. (Yarın...)