İyiliği Desteklemez, Kötülüğü Kösteklemezsek İşin Sonu Böyle Olur
İnternette başlığını okudum, iğrendim, metni okumadım. Bir kadınla bir erkek herkesin ortasında sevişmeye başlamışlar, polis müdahale etmiş...
Polis herkesin arasında sevişmeyi engelledi ya, ne kadar çağdaş, ilerici, uygar varsa feryadı basacak: Özgürlükler engelleniyor!..
Bu hadise hakkında söylenecek çok söz var. Bir ikisini arz edeyim:
Önce Müslümanlara hitap ediyorum: Memleketi pislik götürüyor ve bunun baş sorumlusu Sünni Müslümanlardır. Yasal sınırlar içinde emr-i maruf ve nehy-i münker yapmadıkları için lağımlar taştı ve her yeri necaset götürüyor.
Kimse "Müslümanlar ne yapsın" demesin. Biz artık 1940'lardaki tek parti diktatörlüğünün pençesinde değiliz. Yüzde yüz olmasa bile memlekette insan hakları var, demokrasi var, özgür medya var, söylemek konuşmak var; günlük gazetelerimiz, dergilerimiz, televizyonlarımız, güçlü sivil kuruluşlarımız, baskı gruplarımız var. Biz bugünkü hürriyetten, imkânlardan, fırsatlardan yararlanarak dinimizin temel farzlarından biri olan emr-i maruf ve nehy-i münker vazifemizi yapıyor muyuz?
Bolu'da bir devlet hastanesinde hizmet gören iç hastalıkları uzmanı Dr. Zeliha Hanım, başı eşarplı olduğu için kovuldu. Kaç Müslüman bunu protesto etti?
Yeni Ceza Kanunu'nda zina suç sayılmıyor. Bizim milli kültürümüze, milli hukukumuza, milli ahlakımıza, örf ve adetlerimize ters düşen, zinanın suç olmaktan çıkartılışını yeteri kadar protesto ettik, siyasi iktidar üzerinde baskı yaptık mı?
Küçük çocuklara özel din ve Kur'an dersi vermek yasak, biz bunu gereği gibi protesto ediyor muyuz?
Evet, memleket bir meyhaneye dönmüştür, Müslümanlar seyrine bakıyor.
Çıplaklık, müstehcenlik, ahlaksızlık, fuhşun her çeşidi sokaklara taştı, Müslümanlarda ses yok.
Devlet, üzerinde TC başlığı bulunan resmi o.... vesikası vererek yasal fuhuş yaptırıyor, bundan KDV ve gelir vergisi alıyor. Biz Müslümanlar ne yapıyoruz? Seyrine bakıyoruz.
Rüşvet, haram rant, haram riba, haram gelirler çok yaygınlaştı, Müslümanların umurunda değil.
İşte yaz geldi, ahlaksızlıklar ve iffetsizlikler bir kat daha artacak.
Turistik bölgelerde durum rezalet.
Döviz gelsin de, ne olursa olsun.
Hiç mübalağa etmiyorum, vatanımızın bir bölümü ahlaksızlıkta, fuhşiyyatta, seks azgınlıklarında eski Sodom Gomore'yi geçmiştir.
Ülkemizde büyük dini cemaatler vardır.
Büyük tarikatlar vardır.
Doların milyarlarıyla oynayan güçlü İslam lobileri vardır.
On milyonlarca Müslüman vardır.
Onlara rağmen ahlaksızlık böylesine yaygın ve yoğun hale gelmişse elbette bunun bir suçlusu ve kabahatlisi vardır, o da öncelikle Müslümanlardır.
Peygamber efendimiz (salat ve selam olsun ona) emr-i maruf ve nehy-i münker farizasını dosdoğru yerine getirmeyen bir İslam toplumunun üzerine azap ineceğini haber vermiştir.
Ne yapabiliriz?
1. Bilgisayarda, çok düzgün bir üslupla, devlet büyüklerine (hürmette kusur etmeksizin) enerjik bir dilekçe, protesto mektubu yazarsınız, postahaneye gider, iadeli taahhütlü olarak gönderirsiniz. (Sizden kimlik isteyecekler, ayrıca gizli kamerayla fotoğrafınızı çekeceklerdir. Önce Allah'tan korkan bir Müslüman bunlardan korkmaz...)
2. Aynı metni e-mail olarak gönderebilirsiniz. Bu, taahhütlü mektup kadar güvenilir ve güçlü olmaz. Duyduğuma göre bazı kurumlarda bunları gelir gelmez silen çeteler varmış.
3. Bu gibi protesto metinlerinin birkaç yüz veya birkaç bin kişi tarafından gönderilmesi ile amaca ulaşılmaz. Yetmiş iki milyonluk bir halkız, önemli konularda en az bir milyon adet çok ciddi, çok vasıflı, ipe sapa gelir protesto dilekçesi gönderilmelidir.
4. Mektuplara, dilekçelere, e-maillere açık isim, soyadı, adres ve telefon numarası konulmalıdır.
5. Tekrar ediyorum, kesinlikle saldırgan, terbiyesiz, küstah, hakaretamiz bir üslup kullanılmamalıdır. Ters teper, aksi tesir yapar.
Bu yazdıklarımı medeni fertlerden (bireylerden) oluşan medeni bir Müslüman toplum yapabilir. Bedevi toplumlar böyle yapamaz.
Vazifesini yapmayan bütün İslami kuruluşları kınıyorum, protesto ediyorum, yapıcı şekilde eleştiriyorum.
(İkinci yazı)
2500 Liralık Telefon
BU kaçıncı uyarı... Rus bilim adamları cep telefonunun kansere yol açtığı konusunda insanlığı uyarmış. Kim dinler. Hele Türkiyeliler...
Bizde cep telefonu bir ihtiyaç olmaktan öteye gitmiş, bir oyuncak, bir statü, bir fetiş haline gelmiştir.
Adamın alnına tabancayı dayayın, ya cep telefonundan vaz geçersin, yahut canın gidecek deyin, yine vaz geçmez.
Geçenlerde tanıdıklarımdan biri yeni cep telefonunu gösterdi. Aynı zamanda bilgisayarmış. Küçücük bir şey, bin marifeti varmış. İki bin beş yüz liraymış!..
Yüz liralık cep telefonuna bir şey demem ama pahalı bir cep telefonu almak israftır, israf haramdır.
Otuz liralık bir cep telefonu da, iki bin beş yüz liralık bilgisayarlısı da kanser yapar. Ucuz kanser, pahalı kanser, ikisi de en sonunda ölüme çıkar.
İhtiyacı olmadığı halde iki bin beş yüz liralık cep telefonu alan kişi Kur'anın ve Şeriatın kesinlikle haram kıldığı israf günahını işlemiş olur.
İsraf günahını işlediği halde, benim bu yaptığım israf değildir diyen kimseye ne lazım gelir? Cevabını bana değil, takva sahibi gerçek müftülere sorunuz.
İki bin beş yüz liralık lüks cep telefonu gurur ve kibre de sebep olur. Pahalı cihazı cebinden çıkarır, kasılır.
Tıpkı pahalı otomobilleriyle övünen ve büyüklenenler gibi.
Şöyle bir cep telefonu düşününüz. Som altından, üzerinde pırlantalar, yakutlar, zümrütler, inciler var. Değeri bir milyon dolar. İşte bu telefonun bir zerre hikmet kadar değeri yoktur.
Böyle bir telefonun iki rekat gayr-i müekked namaz kadar da kıymeti yoktur.
Fani, sebatsız, aldatıcı, oyalayıcı hayatın kanserojen oyuncakları...