İmam Hatiplere Saldırılar ve Sandık
Amaç bellidir:
Seçimleri “sabote” etmek.
Böylece iktidarın önünü kesmek.
Bahçeli’nin tabiriyle “Ak Parti’yi alaşağı etmek.”
Sonuçta muhalefet blokuyla bir koalisyon hükümeti kurmak.
Ardından da, Erdoğan ve arkadaşlarını “yüce divan” a göndermek!
Peki, bunu gerçekleştirmenin yolu seçimler değil midir?
Öyleyse, bu şiddet, bu saldırı, bu terör hareketleri niye?
BDP başta olmak üzere iktidara muhalif bazı partiler ve güç odakları, eğer iktidar partisini seçim dışı yollarla alt edebileceklerini sanıyorlarsa hata ediyorlar, yanlış yapıyorlar.
İktidar partisine yapılan her saldırı, onun hanesine artı puan olarak yansımaktadır.
Muhalifler, iktidara “mağdur” rolünü kendi elleriyle hazırlıyorlar.
***
Son zamanlarda, özellikle İmam Hatip Liseleri’ne ve öğrenci yurtlarına yönelik saldırılar, toplumda nefret ve tepkiyle karşılanmıştır.
Bilhassa olayların yaşandığı bölge halkı bu durumdan son derece rahatsız ve öfkelidir.
Kendilerini “Kürt halkının temsilcisi” gören BDP’liler, bu olayların içinde yer almakla kendi ayaklarına kurşun sıktıklarının farkında değiller.
Allah kulunu şaşırttı mı böyle oluyor.
“Eceli gelen....” misali, ister özel ister tüzel kişiler hepsi, kendi sonlarını dini değerlere saldırarak çabuklaştırıyorlar.
Bilinen gerçek şu:
Terör örgütü PKK, Güneydoğu'da halkın çocuklarının din eğitimi almalarını istemiyor.
Öğrencilerin imam hatip lisesi ve yurtlarına gönderilmesinden son derece rahatsızlar.
Güneydoğu'da son bir ayda gerçekleştirilen üç saldırı da bunu gösteriyor.
Daha geçenlerde, Şırnak'ın Cizre ilçesinde imam hatip öğrencilerinin kaldığı yurda saldırı yapılmış, içindeki öğrenciler diri diri yakılmaya çalışılmıştı.
Bu saldırının hemen ardından yine Cizre'de bulunan Kırmızı Medrese'ye PKK yandaşları tarafından bir saldırı daha yapılmıştır.
Şimdi de, Diyarbakır’da Yenişehir İmam Hatip Lisesi Devlet Parasız Yatılı Öğrenci Pansiyonu, yüzünü poşuyla kapatan benzer bir grubun saldırısına uğradı.
Bu olayları planlayan, gerçekleştiren ve destekleyen odaklar ne yapmak istiyorlar?
Bu tür eylemlerle “sonuç” alacaklarını mı sanıyorlar?
PKK ve KCK ile bunların güdümündeki BDP, çıkmaz bir sokağın içindeler.
İktidara karşı cephe oluşturmak adına BDP’yle aynı kulvarda gözüken partiler de artık bu görüntüden sıyrılmalı ve ucu görünmez bu tünelden çıkmalıdırlar.
İktidar böyle devrilmez.
Başbakan ve arkadaşları “yüce divan”a böyle gönderilmez.
Nefret, tepki ve öfke doğuran söz ve eylemlerle siyasi bir sonuç asla alınamaz.
***
İktidarı devirmenin yolu halka gitmek, halkla bütünleşmektir.
Siyaseten ne yapmak istediğini halka anlatmak, halkı ikna etmek, halkın gönlüne girmekle iktidar olunur.
Karalama, kötüleme ve inkar politikası, bugüne kadar hiçbir partiye sonuç getirmedi.
Başkasının ne yaptığını ve ne yapmadığını anlatmak yerine, kendinin neleri nasıl yapacağını ve neleri yapmayacağını anlatmak ve halkı buna inandırmak en doğru olandır.
Ortalığı bulandırarak, etrafa saldırarak, köpüren ağızlarla bağırıp çağırarak bir yere varılmaz.
Hele terör örgütü ve yandaşlarının eylemlerinden medet ummak, iktidarın köşeye sıkıştığını, çaresiz kaldığını sanmak, bundan siyasi çıkar devşirmeye çalışmak, tek kelimeyle ahmaklıktır.
Sandığın yolu, terör, kan, kin, nefret ve saldırganlık olamaz.
Umarız, akıl ve sağduyunun hakim olduğu bir ortamda hakkaniyet ve meşruiyet içinde hep birlikte sandıklara gideriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.