CHP'yi yabancılar iktidar yapacakmış!
Siz, The Economist ve New York Times gibi yayın organlarının 'oylar CHP'ye' kampanyasına bakmayın. Bu seçimlerde Kahire, Şam, Kudüs, Bağdat'a değil Londra ve New York'a da sandık koysak AK Parti birinci çıkar.
Seçimler, yerli ve 'yabancı Kemalistler'e Türkiye'nin siyaset mühendisliğine artık kapalı bir ülke olduğunu bir kez daha gösterecek.
Bu dergi ve gazete, Batı başkentlerindeki havayı bile yansıtmaktan uzak bence. Bana kalırsa İstanbul'da birkaç holding merkezinde dile getirilen tercihler bu iki yayın organında yazıya dönüşmüş. The Economist ve New York Times'ta halkı CHP'ye oy vermeye çağıran yazıların 'arkaplan yazarları' İstanbul'da mukim. Siz, TÜSİAD'ı dinlemez, Aydın Doğan'ın taleplerini karşılamaz, İnan Kıraç'a 'risk aldı, girdiği iddiayı kaybedecek' derseniz cevabı böyle gelir! Galiba kendi gazetelerinin halk nezdindeki itibarından emin değiller ki yabancı gazeteleri kullanıyorlar şu sıralar...
İşin ironik yanı ise şu; bu kesimler AK Parti döneminde 'küresel sermaye' ile bütünleştiler, ortaklıklar tesis ettiler ve de çok kazandılar. Daha on yıl öncesinde ise 'Türkiye dışa açılmasın' cephesindeydiler. Dün, gümrük birliğine karşı çıkanlar bugün Avrupa piyasasında bir numaraya geldiler. Şimdi, dışa açık Türkiye'de 'dış ortaklıkları'nı iç siyasal mücadelelerine payanda yapıyorlar. Yapsınlar, helal olsun da, bu pek bir işe yaramayacak gibi.
Altmış yıllık çok partili hayatta hiçbir serbest seçimde iktidar vermediği CHP'ye halk, The Economist'in editörleri istedi diye iktidar vizesini verecek değil ya. Bu bir şaka olmalı. Belki de panik durumlarında ortaya çıkan 'irrasyonel' bir davranış biçimi... Böyle dışarıdan çağrılarla seçimde istedikleri sonucu alabileceklerini nasıl düşünebilirler ki?
Bunu düşünebilmek için ya saf olmak lazım ya da siyasetin bu ülkedeki dinamiklerinden bîhaber. Türkiye'nin siyasetini ve toplumunu 'doğru okuyamamak' gibi kronik bir sorundan muzdarip olan 'beyaz Türkler'le muhatap oldularsa ikinci kuvvetle muhtemel. Wikileaks belgelerinde ortaya çıktığı üzere bizim büyük işadamlarımızın siyasal analizleri ve öngörüleri evlere şenlik.
Ama yabancı gazetelerin yaptıkları da tam 'kaş yapayım derken göz çıkarmak'. Bu bir şaka mı, yoksa CHP'ye karşı komplo mu, diye sorası geliyor insanın. Biliyorum, AK Partililer bu işe 'küresel çete' vs. diyecekler, ama bu kadar da beceriksiz, ufuksuz ve akılsız 'küresel çete' olunmaz ki.
Böyle bir açıklamanın destekleneni güçlendirmeyeceği, aksine zayıflatacağı, hedefe konulanı da 'aklayacağı' bilinir. Sanırım AK Parti seçimin bu son haftasında böylesine gollük bir pas attığı için bu uluslararası medya kuruluşlarına müteşekkir olacaktır. 'Oylar CHP'ye' kampanyasının 'küresel bir tezgâh', üstelik sadece AK Parti'ye değil, Türkiye'nin büyüyen küresel profiline ve de milli iradeye yönelik bir komplo olduğu tezi Türkiye coğrafyasında sağlam, popüler ve karşılığı bulunan bir tezdir.
Hatta ulusalcı, dışa kapanmacı CHP seçmeninin bile kafası karışmış olabilir. Neredeyse on yıldır bunlar AK Parti'yi yabancılara memleketi satmakla suçluyorlardı. Memleketi Batı'ya satan, AB'ye taviz üstüne taviz veren, Kıbrıs'ta Rum taleplerine teslim olan, özelleştirmelerle yerli şirketleri yabancılara satan, hatta yabancılara toprak satan, mülk satan 'işbirlikçi iktidar' diye AK Parti'yi suçladılar. Şimdi ne diyecekler?
O yabancılar 'CHP'ye oy verin' çağrıları yapıyorlar... Tuhaf olan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bu yorum ve çağrıya ilişkin memnuniyetini ifade etmesi. AK Parti'ye karşı yeni bir seçim yenilgisinden sonra bakarsınız yine farklı şeyler söyler. Bunun da, tıpkı 27 Nisan bildirisi gibi AK Parti'nin seçimlerde elini güçlendirmek için bir 'komplo' olduğunu iddia eder.
Son günlerde herkes 'saha'ya iniyor, her şey sahaya sürülüyor. Anlaşılan, İnan Kıraç 'seçim iddiası'nı kaybetmek istemiyor. Tabii, 'risk' insanı ürkütür.