Yaralı aslan
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın ve Baas rejiminin meşruiyetini yitirdiği görüşü uluslararası platformlarda hızla yayılıyor.
Gerçekten de güney komşumuzda 15 Mart'ta başlayan protestoların geçen hafta sonunda silahlı başkaldırıya dönüşmesi ve gerek isyancıların pusularındaki, gerekse güvenlik güçlerinin misilleme operasyonlarındaki toplu ölümlerle bilançonun simgesel eşik olan bin rakamının çok üstüne çıkmasıyla, Esad ve yönetiminin meşruiyet temelleri iyice zayıfladı.
15 Mart'tan bu yana Suriye için masada üç seçenek ya da üç senaryo vardı:
1- Esad ve Baas rejiminin kaçınılmaz reformları yaparak iktidarını sürdürmesi.
2- Esad'ın yönetimden ayrılması ya da rejimin devrilmesi.
3- İç savaş patlak vermesi.
Suriye'nin Ortadoğu için kilit önemini kabul edenler, uzun süre ilk senaryonun gerçekleşmesini umut ettiler. Çünkü, Şam yönetiminin ayakta kalacağı son ana kadar bölgede her türlü istikrarsızlığı tetikleyecek güce ve potansiyele sahip olduğu herkes tarafından biliniyordu.
Ne var ki, Esad'ın hem reformlarda geç kalması, hem de "Makyaj" ya da "Göz boyamalık" açılımlardan öteye gitmemesi, ülke içindeki muhaliflerin düş kırıklığını öfkeye dönüştürdü, ülke dışındaki dostlarını veya destekçilerini uzaklaştırdı.
Son birkaç gündür Şam'dan Esad'ın ve Baas kadrolarının nihayet işin vahametini kavradıklarına ve ciddi adımlar atmak için yardım istediklerine ilişkin sinyaller geliyor.
Örneğin, "Le Monde" gazetesinin de geniş bir alıntıyla Batı kamuoyuna duyurduğu Lübnan gazetesi "Al Nahar"ın Şam muhabiri Johnny Abo, haberinde Esad yönetiminin son günlerdeki çırpınışlarını şöyle sıraladı:
Başkan Yardımcısı Faruk El-Şara'nın sağ kolu General Muhammed Nazif Heybek (güvenlikten sorumlu) geçen ay ortalarında Şam'daki ABD ve Fransa büyükelçilerini birlikte davet edip "Reform programı"nı yazılı olarak verdi. Bu belgede tüm alanlarda 2014'e kadar yapılacak köklü reformların dökümü yer alıyordu. Yine belgedeki takvime göre 2014'te Baas Partisi dışından biri ya da birileri de devlet başkanlığına adaylığını koyabilecekti. General Heybek, iki büyükelçiye "Bu belgedeki reform programının harfi harfine uygulanacağına güvence veriyorum. Yeter ki, bize destek olun" dedi.
Ondan birkaç gün sonra Suriye Dışişleri Bakanı Velid El-Muallim, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la yaptığı telefon görüşmesinin ardından Suriye'nin barış görüşmeleri için İsrail'le masaya oturmaya hazır olduğunu açıkladı.
30 Mayıs'ta Suriye hükümeti Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bir "Gizli yazı" gönderip, örgütle hiçbir engelleme olmaksızın işbirliği yapacağını taahhüt etti. (Not: İsrail'in 2007 Eylül'ündeki hava saldırısıyla imha ettiği Fırat kıyısındaki El Kibar gizli tesislerinin Suriye'nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndan sakladığı bir nükleer reaktörü barındırdığı kesinleşti.)
Hemen ertesi gün, yani 31 Mayıs'ta Suriye Dışişleri Bakanı Velid El-Muallim, Bağdat'a gidip bir zamanlar kanlı bıçaklı olduğu Bağdat yönetiminden, özellikle de Başbakan Nuri El-Maliki'den Batı'nın, özellikle de ABD'nin baskılarını hafifletmesi için yardım istedi.
Gururlu Esad yönetiminin bu adımların birini bile atacağı birkaç ay öncesine kadar düşünülemezdi bile.
Ne var ki, Esad ve yönetimi inandırıcılığını yitirdiği için çırpınışları, kaçınılmaz sonu geciktirmeye çalışmaktan öte anlam taşımıyor.
Ben en çok "Yaralı aslan"dan korkarım. Ne yapacağı, kime pençe atacağı kestirilemez. (Not: Esad'ın Arapça telaffuzu olan "Esed", aslan anlamına geliyor.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.