Oy verirken hangi ölçütü kullanmalı?

Oy verirken hangi ölçütü kullanmalı?

Şu tip sözler duyuyoruz: "AK Parti çok iyi, çok önemli işler yaptı... Yapmaya da devam etsin... Ama ben oyumu X'e vereceğim."
Böyle düşünenlerin çeşitli gerekçeleri var:
Kiminin ailesi CHP'li olduğu için "eli varmıyor" AKP'ye oy atmaya...
Kimi işadamı olmasına rağmen gençlik nostaljisiyle oyunu minik sol partilere veriyor.
Kiminin Kürt damarları kabarıyor.
Kimi seçim bildirgelerini inceliyor, hoşuna giden "bir adet" vaat nedeniyle bezelye büyüklüğünde bir partiye yöneliyor.
Kimi tarikatının, cemaatinin yolundan gidiyor.
***

Bunların tamamı "yanlış bilinç" ürünü...
Çünkü 12 Haziran, "her bir partinin, diğer partilerle yarıştığı" olağan bir seçim değil.
Bu seçimde "CHP, MHP, BDP ve Sol" ittifak kurdu. Niye?
Cevap net: AKP öncülüğünde yeni bir Anayasa yapılmasını engellemek için...
Demireller, Kıraçlar, Ergenekon adayları, Batı medyası niye devreye girdi sanıyorsunuz?
***

"AKP, 330'dan az milletvekili kazansın ki Anayasa'yı uzlaşmayla yapsın" diyenler yanılıyor!
Öteki partilerin, yeni bir Anayasa yapmak gibi bir niyeti yok ki uzlaşma olsun!
Örnekler ortada:
Geçenlerde Süheyl Batum, CHP'nin Anayasa ilkelerini açıkladı. Baktık ki asıl amacı atanmışları (dolayısıyla askeri) devreye sokmak.
MHP zaten "Bölüneceğiz" diyor, başka bir şey söylemiyor. Ne gaz pedalı var, ne de vites. Sadece fren.
BDP'liler ise "400 milletvekili alsanız da Anayasayı size yaptırmayacağız" diye bağırarak tavırlarını belli ettiler zaten.
***

Özetle şu anda iki blok var:
Yeni bir Anayasa yapmak isteyen AK Parti ve statükoyu korumak için uğraşan Anti-Parti.
AKP'nin girişiminden dört dörtlük, ideal, gıcır bir Anayasa çıkmayabilir. Çıkmayacaktır da... Tamam ama 1924'ten beri ilk kez, sivil siyaset kendi Anayasasını yapmış olacak.
Bunun anlamı şu: Askerin Anayasasını bir kere kökten değiştirebilirsek... 30 yıl beklemeyiz; beğenmediğimizde, yine değiştiririz.
Halbuki CHP+MHP+BDP+Sol'dan oluşan koalisyonun amacı, tam da askerin devreden çıkmasını engellemek.
Özetle: Oyumuzu kime verirsek verelim, neticede iki bloktan birine gidecek... Bir tarafta; sivilleşme, demokratikleşme, serbestleşme... Diğer tarafta; 1982 Anayasası, vesayet rejimi, statüko...
Aslında zor bir tercih değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi