Meydandan masaya
Türkiye'yi "Doğu'ya seyreden bir geminin güvertesinde Batı'ya koşan insanlar topluluğu" na benzeten Sakallı Celal'den (filozof Celal Yalınız) esinlendi mi bilmiyoruz ama, seçim kampanyasında Avrupa medyasında en güzel başlığı İspanyol gazetesi "El Pais" attı:
"Türkiye ne Doğu'ya, ne Batı'ya; hep yukarıya, hep yukarıya..."
Gazete bu başlığıyla AB borç kriziyle boğuşurken ve ekonomik büyüme hızı yerinde sayarken, Türkiye'nin dinamizmiyle, özgüveniyle, istikrarıyla nasıl bir güneş gibi parladığını anlatıyordu.
Kasırgaların, tayfunların rejimleri savurduğu Afrika ve Ortadoğu'ya bakınca, Türkiye'deki istikrarın önemi herhalde çok daha iyi anlaşılıyor.
Seçmen de ekonominin dinamizmini sürdürmesinin siyasal istikrara bağlı olduğunu çok ama çok iyi bildiği için iktidar partisine eşi görülmemiş bir seçim zaferi sundu.
Daha önce Türk siyasi tarihinde üst üste üç kez seçim kazanan tek parti vardı: Adnan Menderes'in Demokrat Parti'si. Ama onun da oyu özellikle son (1957) seçiminde ciddi biçimde düşmüş, seçim sistemi (Bir ilde bir oy bile fazla alınsa o ilin tüm milletvekillerine sahip olma imkânını veren çoğunluk sistemi) sayesinde iktidarını koruyabilmişti.
Batı'da üst üste üç seçim kazanan çok az parti var. İngiltere'de Margaret Thatcher döneminde Muhafazakârlar, Tony Blair döneminde İşçi Partisi gibi.
Ama AK Parti'nin üçlemesinin bu örneklerden bile önemli bir farkı bulunuyor: Her seçimde oyunu daha da artırdı. Bir başka deyişle, "İktidar yıpranması" denilen olgu ya da kural AK Parti'ye işlemedi.
Hemen ekleyelim: Güçlü iktidarın yanı sıra oyunu artırmış bir Ana Muhalefet Partisi'nin varlığı da hiç kuşkusuz istikrarı pekiştiren bir unsur olacak.
Bu seçimin elbette belli başlı sürprizlerinden biri olarak ilk kez 30'un üstünde bağımsızın Meclis'e girmesini saymamız gerekiyor. Tümü de BDP şemsiyesi altında seçilen bağımsızlar, Ahmet Türk ve Leyla Zana'nın dün söyledikleri gibi gerçekçi, soğukkanlı ve yapıcı bir tutum izlerlerse, Kürt sorununun devletin temelleriyle oynamadan çözümünde tarihi bir rol üstlenebilirler.
"Durmak yok, yola devam": 2009 yerel seçimlerinden bu yana AK Parti'nin en önemli, en sevdiği seçim sloganlarından biri bu.
Evet; Türkiye dün önemli bir virajı aldı; şimdi hızlanarak yola devam etme zamanı...
Haydi beyler; herkes Anayasa taslağını veya öneri demetlerini masaya koysun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.