Devlet Bahçeli, “Şartlar uygun olursa, CHP ile koalisyon yapmak gibi bir düşünceniz var mı?” sorusuna hep aynı karşılığı verdi:

“Biz tek başına iktidarı hedefliyoruz. Dolayısı ile gündemimizde koalisyon yok!..”
Sayın Bahçeli meseleye böyle yaklaştığına göre, MHP’nin elde ettiği “sonuç” ile “hedef” arasındaki muazzam fark “başarısızlık” hanesine yazılır.
Milletvekili sayısının azalmış ve BDP’ye hayli yaklaşmış olmasını “YSK modelinin faturası” olarak görsek bile...
Oy oranında da ciddi bir azalma var.
Üç yıl önce yüzde 16’yı yakalamışlardı, bugün yüzde 13’teler.
Bir de şu:
Canlı yayınlarda bizzat şahit olduk; düne kadar Camia’ya etmedik hakaret bırakmayan amansız “ülkücü düşmanı” militan laikçi “yazar” makulesi,
bu seçim öncesinde açıkça MHP’ye destek verdi.
Bu “yazar”lar arasında CHP üyesi olan bile vardı...
Bu CHP üyesi, “Atatürk’ün kurduğu partiyi ne hale getirdiler!.. Bir ‘dış proje’ olan bugünkü CHP yönetimine destek vereceğime MHP’yi desteklerim daha iyi” yollu laflarla çıktı piyasaya!..
Hatırı sayılır “miktar”daki CHP’li, “çok daha laikçi” ve “çok daha Kemalist” bulduğu MHP yönetimine verdi oyunu.
CHP bu oyları MHP yönetimine kaptırmamış olsaydı, yüzde 30’a hayli yaklaşmış ve MHP de büyük ihtimalle baraj altında kalmış olacaktı.
¥
Bazı MHP yöneticilerinin “Kasetlere rağmen barajı aştık, bu da başarıdır” söylemi partideki “iç tartışmaların gün yüzüne çıkmasını” geciktirmeyi hedefliyor.
Unutmamak lazım ki; MHP yönetimini “kasetlerle” tehdit eden “ekip”, bir noktada “durmayı” tercih etti.
Niçin öyle yaptı?
Cevabını da uzun olmayan bir zaman diliminde alırız!..
¥
MHP’nin “barajı aşmasını” cân-ı gönülden istediğimi gerek bu sütunda, gerekse katıldığım canlı yayınlarda ifade ettim.
Bu partinin barajı “vitrin, söylem ve strateji” değişikliğine mecbur olacak şekilde aşacağı tahmininde bulundum.
Sonuç, tahmin ve temennim doğrultusunda tecelli etti.
Şimdi...
MHP’nin önünde iki yol var:
Bu parti ya, ‘İş’ değil ‘vehim’ üreterek;
“Asarım, keserim, 1 metreden fazla yaklaşanı şöyle yaparım, böyle yaparım’ diyerek...” yola devam edecek...
Ya da, bir “Hizmet Partisi” hâlini alacak!..
Devlet Bahçeli’nin “hayır”cı tavrı terk edilmedikçe, MHP hep “rağmen”lerden medet ummak durumunda kalır...
Bütün devlet imkanlarının kullanılmış olmasına “rağmen”,
üzerimize “alçakça” gelinmiş olmasına “rağmen...”,
şuna “rağmen”, buna “rağmen...”
MHP, bugünkü görüntüsü ile son seçimde bir defa daha “hizmetten yana” tavır almış olan bu Büyük Millet’in desteğine kavuşamaz.
Kampanya sürecini hatırlayın; MHP’nin “hizmet”e karşılık gelen ne gibi bir vaadi vardı?..
Hilâl kart, Helâl kart!
Bu neyin çözümüdür?..
İşte Bahçeli’yi izledik; çıktı milletin karşısına “Bu Hilâl Kart sayesinde kadınlarımız artık entari alabilecek!” müjdesini verdi.
Entari ne?..
Şöyle uzun, tek parça elbise...
Koca MHP’nin başındaki Sayın Bahçeli’nin müjdesi...
Her kadına bir entari!..
Kendisini izleyen hanımlardan kaçı sevinmiştir bu müjdeye...
Kaçı, “İyi bari, oyumu vereyim de hiç olmazsa bir entarim olsun!..” diye düşünmüştür?..
¥
Bu böyle olmaz.
MHP’nin bir “Hizmet” partisine dönüşebilmesi için öncelikle “yerel”de ispat etmesi lazım kendisini...
Parti, yegâne başarılı Belediye Başkanı olarak bir “Mahsur Yavaş”ı çıkarttı...
O da, şimdilerde kıymeti bilinmeyen, bir kenara itilenlerden!..
Ayıp değil; MHP’nin “Milli Görüş” tarafından gerçekleştirilen o muhteşem “Yerel Yönetimler” hamlesini iyice incelemesi lazım.
Rahmetli Erbakan Hoca ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “yürek” ile “teknolojiyi” birleştiren “seçim çalışmaları”nı tedris etmesi lâzım.
Bunlar olmayacaksa...
Bu camia, bir “Hizmet Partisi” üretemeyecekse...
Başarısızlıklara “mazeret” bulmakla vakit geçirecek demektir...
Bakalım, MHP önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyecek?..
“Yeni Anayasa” çalışmaları gündeme geldiğinde mesela...
“Referandum”daki “Hayır”cı MHP mi?..
Yoksa...
“Özgürlükçü” MHP mi?..
“Vehim” mi, “Hizmet” mi?..
Hangisi esas;
“Devlet” mi yoksa bu asil “Millet” mi?..