Faruk Çakır

Faruk Çakır

Sadece ekonomi mi?

Sadece ekonomi mi?

Milletin tercihlerini ortaya koyarken ‘ekonomi’ye baktığı, iktidarların bu noktadaki başarılarına göre gelip gittiği ifade ediliyor ki ‘tesbit’ olarak doğrudur. Ancak hemen şunu sormalıyız: Milyonların sadece bu ölçüye bakarak tercihlerini ortaya koymaları uzun vadede faydalı mıdır? Ya da şöyle sorabiliriz: Tercihleri ortaya koyarken sadece ve sadece ekonomiye bakıp, diğer ölçülere, kıstaslara ve ‘gösterge’lere bakmamak ne ölçüde doğrudur? Sosyal meseleler, en az ve belki de ekonomik göstergeler kadar önemli değil midir?

Temelde itiraz edilmesi gereken nokta, insanların sadece ve sadece ekonomiyi ölçü alarak hadiseler karşısında karar veriyor olmasıdır. Tabiî ki bu tablo bir neticedir. Az çok hepimiz, bilhassa 12 Eylül 1980 sonrası estirilen ya da o tarihlerde Türkiye’ye ulaşan ‘dünyevîleşme’, her hadiseyi sadece ‘para’ ile, ekonomi ile değerlendirme hastalığına tutulduk. Darbeciler, bu anlayışın yaygınlaşması için gayret sarfettiler ve ‘ifsat şebekeleri’nin de desteğiyle maalesef bu noktada mesafe aldılar. O tarihteki referandumda, darbe anayasasına yüksek nisbette ‘evet’ denilmesinin altında, milletin yanıltılması, ürkütülmesi ve zorlamaların yanında her şeyi maddî ölçülerle değerlendirme anlayışı da vardır.
Gelişmeleri değerlendiren Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı şöyle demiş: “Meydanlarda söylenen kötü sözler orada kalmalı, vaadedilen iyi şeyler ise zaman kaybedilmeden fiiliyata dökülmelidir. (...) Enerjimizi boşa harcamadan, ekonomimizin yapısal dönüşümünü nasıl sağlayacağımızı, sanayimizin rekabet gücü ve teknoloji çıtasını nasıl zıplatabileceğimizi, gelir dağılımını nasıl daha adil hale getireceğimizi, bölgesel gelişmişlik farkını hızla nasıl kapatabileceğimizi, toplumun tüm katmanlarının yaşam kalitesini nasıl daha yukarı çekebileceğimizi planlayıp hızla harekete geçmeliyiz.” (AA, 14 Haziran 2011)
Büyük bir ilin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanının ekonomi ağırlıklı böyle bir değerlendirme yapması makuldur. Keşke, bu ‘liste’ye ekonomi dışındaki diğer önemli sosyal meseleler de ilâve edilebilse. Ama bunu, bir sanayi odası başkanından ziyade; toplumun manevî kalkınması için gayret sarfeden ya da o niyetle yola çıkan diğer sivil toplum kuruluşlarından beklemek lâzım. Meselâ, her hangi bir ilimizde faaliyet gösteren bir vakıf, sandıklardan çıkan neticeyi değerlendirirken keşke sosyal meselelerin de ihmal edilmemesi gerektiğini söylese. Keşke, ailedeki sıkıntılara dikkat çekse, gençlerin karşı karşıya olduğu problemler dile getirilse ve çocuklarımızın karşı karşıya olduğu tehlikelere çare aranması istense. Bunları ifade ederken, “Ekonominin bir önemi yok. Unutalım, fukaralık bize yeter” demiyoruz. Elbette ekonomimiz de iyi olsun, ekonomik göstergeler de izlensin, dikkate alınsın; ama ne olur aynı nisbette sosyal meseleler de dikkate alınsa? Onlara da kalıcı ve makul çözümler bulunsa, çareler sunulsa?
Batı dünyasının geldiği nokta, ‘sadece ekonomi’ diyenlerin son tahlilde kaybettiklerini gösteriyor. Tek başına paranın huzur getirmediği sadece bir ‘söz’ değil, tarihin tasdik ettiği bir gerçektir. Türkiye, ekonomisi bakımından dünya ülkeleri arasında ilk 3’e girmiş olsa, ama sosyal meselelerini halledemeyip gençliğini kaybetmiş olsa (Allah muhafaza) iyi mi olur? Aileleri dağılmış, eğitim sistemi çökmüş, fertleri arasındaki muhabbet kaybolmuş, gençliği ‘öldürücüler’e müptelâ olmuş bir Türkiye’den kim memnun olur?
Hiçbirimiz böyle bir tablodan memnun olmayacağımıza göre, insanlarımızın sadece ekonomi düşünmesinin yanlış olduğunu görmeli ve göstermeye çalışmalıyız. Seçim neticelerini değerlendiren ekonomistlere; sosyologlar, eğitimciler, psikologlar ve elbette ilahiyatçılar da katılsın. Onlar da mevcut hastalığa kendi bakış açılarıyla bir teşhis koysalar iyi olmaz mı? ‘Sadece ekonomi’ anlayışına mesafe koyalım, vesselâm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi